Mersin’de 1. İdare Mahkemesi, Enerji Bakanlığı’ndan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın, Akkuyu’daki nükleer santral projesi için Türk Hükümeti’ne Şubat 2014’te teslim ettiği misyon raporunu istedi. Ve Bakanlık şimdiye kadar halktan gizlediği raporu mahkemeye vermeyi de reddetti. Projeyle ilgili eleştirilerin sıralandığı rapor, Türkiye’nin nükleer sırrına dönüştü.
Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış'ın haberine göre, Türkiye’nin Rusya ile imzaladığı ikili bir anlaşmayla yapımına giriştiği Mersin Akkuyu’daki nükleer santralın üzerine bir sır perdesi indi. Ankara Yönetimi’nin isteği üzerine projeyle ilgili bir misyon çalışması yapan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), geçen sene bulgularını bir rapor haline getirip hükümete sundu. Hükümet, uluslararası birçok benzer çalışmanın aksine raporu kamuoyundan gizledi. Devreye mahkeme girdi. Enerji Bakanlığı’ndan bu raporun temin edilmesini istedi. Ancak Bakanlık, sır gibi sakladığı raporu mahkemeye vermeyi de reddetti.
24 tavsiye yer alıyordu
UAEA müfettişlerinin Akkuyu Projesiyle ilgili olarak hazırladıkları rapor, Türk Hükümeti’ne 24 tavsiye ve 15 öneride bulunuyordu. Ve uzun süre hazırlığı yapılan çalışma, UAEA temsilcileri tarafından 20 Şubat 2014’te Enerji Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanı Zafer Alper’e elden teslim edildi. Türkiye ve UAEA arasında varılan anlaşma uyarınca sadece Türkiye’nin açıklamaya yetkili olduğu “Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme” (INIR) misyon raporu, ilk olarak 7 Aralık 2014’te gündeme geldi. Ancak Türk Hükümeti, UAEA’dan benzer bir INIR raporu almış Polonya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Belarus gibi ülkelerin aksine raporu yine kamuoyundan gizlemeye devam etti. Konunun mahkemeye intikal etmesi ise aralarında İçel Tabipler Odası, Ekoloji Kolektifi Derneği, Mersin Barosu Başkanlığı’nın da bulunduğu 86 tüzel ve gerçek kişinin Akkuyu Nükleer Güç Santralı projesi için 1 Aralık 2014’te verilen ÇED Olumlu Kararı aleyhine açtığı yürütmeyi durudurma talebi davasıyla oldu.
‘ÇED raporunu dava edince’
Çevre Bakanlığı’nı ÇED raporu için dava eden avukatlar, mahkemeden Enerji Bakanlığı’nın gizlediği INIR raporunu da temin etmesini istediler. Mersin 1. İdare Mahkemesi, talebi olumlu buldu. Ve 23 Mart 2015 tarihli bir ara kararla, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Gülnar İlçe Jandarma Komutanlığı, Mersin Büyükşehir Belediyesi gibi kurumlardan talep ettiği bilgi ve belgelere ilave olarak, Enerji Bakanlığı’ndan da bu raporu göndermesini istedi. Ancak Enerji Bakanlığı’nın Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi’nden Başkan Vekili Sibel Gezer’in 27 Nisan 2015’te hazırladığı, Bakanlığın Hukuk Müşavirliği tarafından Mersin’deki mahkemeye 4 Mayıs 2015’te ulaştırılan cevapta ise mahkemenin talebi reddedildi. Ve Gezer’in yazısında aynen şöyle denildi: “Bakan Oluru çerçevesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından hazırlanan ve Bakanlığımıza sunulan Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme Raporu’nun (INIR Raporu) 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20’nci maddesi uyarınca mahkemelerle paylaşılmaması hususunda gereğini arz ederim.”
‘Devletin güvenliği ve menfaati’
Sibel Gezer’in yazısında belirttiği, belgeyi gizli tutmaya gerekçe olan kanun maddesinde şöyle deniliyor: “İstenen bilgi ve belgeler Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Başbakan veya ilgili bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir.” Çevre Bakanlığı’nı mahkemeye veren taraflar ise bu cevabın ardından şimdi mahkemeye INIR raporunun açıklanması için ilave gerekçeler sunmaya hazırlanıyor.
‘Paylaşılmaya yabancı değiliz’
Davacılardan Ekoloji Kolektifi’nin avukatı Cömert Uygar Erdem de kararla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme Raporu’nun, mahkemeyle paylaşılmaması durumuna yabancı değiliz. Sürecin esasına etki eden bilgi ve belgeler güvenlik, yüksek menfaatler, ticari sır gibi gerekçeler ileri sürülerek sistematik olarak gizlenmekte ve nükleer santral süreci denetimsizleştirilmeye çalışılmaktadır. Bakanlık burada gerekçe dahi göstermeksizin mahkeme kararını uygulamamıştır. Bu durum, bir yandan nükleer santrali yargısal denetimden kaçırma diğer yandan ise yargılama sürecini uzatarak yargı kararlarını fiilen uygulanamaz hale getirme niyet ve çabasını ortaya koymaktadır.”