Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, "1915'te Ermeni katliamı yaşandığını" söyleyen HDP'li AB Bakanı Ali Haydar Konca'yı eleştirirken, "Oha yani... Sana ne Ermenilerden? Sana ne 1915'te yaşananlardan" ifadesini kullandı.
Karahasanoğlu'nun "Azledin o bakanı!" başlığıyla Yeni Akit'te yayımlanan (1 Eylül 2015) yazısı şöyle:
"Henüz Bakanlar Kurulu belirlenmemiş iken, teorik olarak izah etmiştim..
Anayasa gereği HDP’den de bakan belirlemek zorunlu.
Ama..
Yaramazlık yaparlarsa..
Azletmek de, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın yetkisinde..
İlk yaramazlığı AB Bakanı Ali Haydar Konca yapmış bile.
Sormuşlar kendisine..
“Sözde Ermeni soykırımı konusunun Avrupa Birliği’nde gündeme gelmesi halinde alacağınız tavır ne olur?”
Ben şahsen ondan, “Ne soykırımı? İç isyan yaşanmıştır. İç isyanda da, maalesef ölümler olmuştur” demesini beklemiyorum..
Ama lütfen..
Edepli bir siyasetçi..
2 aylığına bakanlık koltuğuna oturan bir politikacı..
Bakanlar Kurulu’nun büyük çoğunluğunun kendisi gibi düşünmediğini bilen, zaten yurtdışından gelen oylarla kıl payı milletvekili seçilen bir hukukçu..
Böyle bir soru karşısında..
En hafifinden, “Bir istişare edelim” demez mi?
“Bir konuşalım, ona göre de tavrımızı açıklarız” demez mi!
Kendisine de..
İçinde bulunduğu Bakanlar Kurulu’na da..
Halkına da saygısı olmayan bu bakan, hemen cevabı yapıştırıyor:
“Bir katliam yapıldığı çok açık ve nettir. Bunu herkes kabul ediyor. Esas itibariyle kabul etmeyen de yok. Asıl olan onun tanımlanması noktasındadır. Onu da partimizle tartışıp konuşup ve birlikte vereceğimiz karar doğrultusunda görüşümüzü netleştireceğiz.”
Oha yani..
“Bir katliam yapıldığı çok açık”mış!
Katliam çok açık ise..
Katili de sensin demektir..
Bu kadar emin.. Bu kadar net konuştuğuna göre..
•
Böylesi küstahlıkları tahmin ettiğimiz için.
Önceden uyarıda bulunmuştuk.
Anayasa’nın 109. maddesindeki düzenlemeyi hatırlatmıştık:
“Bakanlar, (..) Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir.”
Şimdi bu maddeyi uygulamanın zamanıdır..
TBMM’nin çoğunluğunun..
Bakanlar Kurulu’nun çoğunluğunun..
Milletin çoğunluğunun dışında bir “kabul”ü dillendiren bakanı,“Başbakan’ın önerisi ile, Cumhurbaşkanı görevden almalı”dır..
Diyeceksiniz ki, “Daha koltuğuna oturalı iki gün oldu.”
Orası da doğru ama..
Koltuğa oturalı daha iki gün olduğunu..
Önce kendisi düşünmeliydi..
Kendisi düşünmeliydi ki..
Oturur oturmaz, görevden alınmasın..
•
Hem içinde bulunduğu hükümete..
Hem de ferdi olduğu millete hakaret eden bu bakanı..
Alırsınız görevden..
Anayasa gereği, bağımsızlardan birisini atarsınız yerine..
Böylece..
Diğer HDP’li bakan için de..
Her gün, “Acaba ne diyecek, hangi sözlerle ortalığı karıştıracak”endişesinden kurtulmuş olursunuz.
•
Görüyorsunuz değil mi..
Adamların kafası nerde..
Türkiye yangın yerine dönmüş..
Hemen her gün, askerlerimiz-polislerimiz şehit ediliyor..
Bölgede sivil insanlarımız dahi, PKK’lıların saldırılarında.. Bazen direkt hedef gözetilerek.. Bazen de hedef şaşması sonucu öldürülüyor..
9 yaşındaki, 10 yaşındaki çocuklarımız bile, terör eylemlerinde can veriyor..
Bu zorlu dönemde bakan koltuğuna, anayasal zorunluluk gereği oturmuş bir HDP’li..
İşi gücü bırakmış..
100 yıl önceki olaylarda ne yaşanmış, ne yaşanmamış onunla uğraşıyor..
Hem de, kendinden emin ifadelerle, “Bir katliam olduğu kesin de..”diyerek..
•
Boşver sen be adam, 100 yıl önce yaşanılanları..
Sen bugün ile ilgili bir şey söyleyebiliyorsan, onu söyle..
PKK’lı teröristlerin hainlikleri hakkında bir şey söyle..
Sivil araçta öldürülen 65 yaşındaki Makbule teyze hakkında bir şey söyleyebiliyorsan, onu söyle..
Evinden, manava gitmek üzere çıktıktan sonra... Yolda yürürken.. Asker aracı geçiyor diye patlatılan mayınla ölen, 12 yaşındaki Fırat çocuğumuziçin bir şey söyleyeceksen, onu söyle..
Kandil dağından, senin de içinde bulunduğun milletvekillerine laf saydıran teröristlere söyleyeceğin bir şey varsa, onu söyle..
Sana ne Ermenilerden?
Sana ne 1915’de yaşanılanlardan?
Bugün dahi, her an bölgede katliamlar yaşanırken..
100 yıl önceki olaylardan bahsederek, gündem değiştireceğinizi mi sanıyorsunuz siz?"