Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, Özgecan Aslan'ın katilinin hapishanede kurşunlanarak öldürülmesine ilişkin olarak, "Bizim inancımızda kadın veya erkek, evli olduğu halde, bir başkasıyla yasak ilişkiye girenin cezası ölümdür. Özgecan'ın katilini keşke devlet öldürseydi" dedi. "Tecavüzün cezası, ölümün katmerlisi olur" diyen Karahasanoğlu, "Kanunda olmayan ceza, Özgecan’ın katilinin başına yine geldi. Siz, kanundaki 'ölüm cezası'nı sildiniz ama gerçek hayatta, dün Özgecan’ın katilinin başına gelenlerde gördüğünüz gibi, 'ölüm cezası'nı silemediniz" ifadesini kullandı.
Karahasanoğlu'nun Akit'te "Keşke devlet öldürseydi!" başlığıyla yayımlanan (12 Nisan 2016) yazısı şöyle:
Kimsenin kınamasından çekinecek değilim..
Biliyorum, düne kadar “Özgecan’ın katili şöyle, Özgecan’ın katili böyle”diyenler..
“Erkek egemen toplumun sonucu işte bu” diyenler..
“Daha kaç Özgecan toprağa verilecek” diyenler..
Bu başlığı okuduklarında..
“Vay gaddar vay. Nasıl bir insansınız siz? Hiç mi vicdan yok sizde”diyecekler..
Benim cevabım net:
“Ben, Allah’tan daha fazla merhamet sahibi değilim..”
Öyle ya..
Bizim inancımızda.. Bir erkek ile kadın, rızaları ile karı-koca hayatı yaşadıklarında.. Dikkat buyrun.. İki tarafın da bu birlikteliğe rızaları olsa bile.. Nikahsız iseler cezaları çok ağırdır.
Kadın veya erkek.. Evli olduğu halde, bir başkasıyla yasak ilişkiye girenin cezası ölümdür.
Özgecan olayında ise..
Rıza yok.. Tecavüz var..
Bunun cezası ne?
Rızaya dayalı, nikahsız birlikteliğin bile cezası, evli olan için ölüm ise..
Tecavüzün cezası, ölümün katmerlisi olur..
Merhametlilerin en merhametlisi olarak inandığımız Yüce Yaratıcı’mızın emri bu iken..
Bize düşen de..
Onun adaletine inanmaktır..
Bizim bakış açımız budur..
İnancımız budur..
•
Bugünkü sistem ise..
Solakların dayatması ile..
Halkının % 99’u Müslüman olan bu ülkede..
“Ölüm cezası insani değildir.. Hayat hakkı her şeyin üstündedir. Hayat hakkı kutsaldır. Ölüm cezası, hangi suç işlenmiş olursa olsun, kimseye verilemez” mantığını ceza hukukuna egemen kılıp.
Asker katiline de..
Polis katiline de..
Onlarca insanın canına kasteden seri katillere de..
İşkenceciye de..
Tecavüzcüye de..
Somut olayımızda Özgecan’ın katiline de..
“Ömür boyu hapis cezasının yeterli olduğu”nu söylüyor..
Nitekim mahkeme de..
Özgecan’a alçakça tecavüze kalkışan ve sonrasında da vahşice öldüren sapık adama, ömür boyu hapis cezası vermekle yetindi..
Oysa, ömür boyu hapis cezası dediğiniz ne ki?
İnfaz yasası gereği, karşılığı şu kadar yıl hapis..
Yani, “ömür boyu hapis” ifadesi, kağıt üstünde..
Devletten ye, iç..
Arada bir de af veya cezada indirim çıktığında..
10-15 yılda, bir de bakarsınız, Özgecan’ın katili, yanıbaşınızda..
Ölüm cezasının varlığının suçlardaki caydırıcı rolüne hiç girmeyelim..
Ceza hukuku felsefesi yapmaya gerek yok..
Dedik ya..
Allah böyle emretmiş..
Allah’ın emri ortada iken..
“Ölüm cezasının kanunlarda yazılı olması.. Tek başına.. Caydırıcı role sahiptir.. Böylesine adice suç işlemeyi düşünenler ölüm cezasından çekinecekleri için.. O suçları işlerken üç defa, dört defa düşüneceklerdir..”türünden gerekçeleri anlatmaya gerek yok..
Allah’ın adaleti, hakedene “ölüm” ise..
Bize de boyun eğmek düşer..
•
“Yok” dediler..
“Allah’ın emri, bu tür suçlarda ölüm olsa bile.. Biz.. İşkence ederek, tecavüz ederek öldürenin de.. Ölüm cezasına çarptırılmasını doğru bulmuyoruz” dediler.
Kanundaki “ölüm cezası”nı kaldırttılar..
Peki ne oldu?
Adalet, bir başka vesile ile tecelli etti..
Kanunda olmayan ceza, Özgecan’ın katilinin başına yine geldi..
Siz, kanundaki “ölüm cezası”nı sildiniz ama..
Gerçek hayatta, dün Özgecan’ın katilinin başına gelenlerde gördüğünüz gibi, “ölüm cezası”nı silemediniz..
Cezaevine girdiği ilk günden bu yana..
Defalarca dedikodusu çıktı..
“Özgecan’ın katili vuruldu.. Kendisini astı.. Öldürüldü..”
Sonunda..
Beklenen oldu..
O sapık, dün öldürüldü..
Hakettiği cezayı bulmuş oldu..
•
Şimdi ne olacak?
Devletin vermediği cezayı..
Devletin sağlayamadığı adaleti..
Durumdan vazife çıkaran birileri..
Bir anlamda, yazılı kanuna göre suç işleyerek..
Yani “cinayet” işleyerek..
Gerçekleştirdi..
Şimdi buyrun, “Özgecan’ın katilinin ölümüne sebep olan kurşun, hangi tabancadan çıktı”dan başlayan..
“O tabanca, cezaevine nasıl girdi”den devam eden..
Tedbir almayan cezaevi görevlilerinden tutun..
Dış güvenliği sağlamakla görevli memurlara kadar..
Bir dizi soruşturmalar..
Ve dünkü “infaz”ı gerçekleştiren ile birlikte.. Bir sürü kamu görevlisinin başını ağrıtacak soruşturmalar..
Değer miydi?
Halkın vicdanında kabul gören o ceza..
Şu kişinin eli ile..
Bu kişinin yardımı ile..
Bir anlamda suç işlenerek gerçekleşeceğine..
Devlet tarafından verilip.
Devlet tarafından infaz edilse idi..
Daha iyi olmaz mıydı?
Solaklar varsın, “Hayat hakkı” desinler..
Varsın, “Hayat kutsaldır” desinler..
Onlar hangi dediklerinde samimiler ki?
“Hayat hakkı kutsaldır” diyenler, patır patır bombalarla, askerleri-polisleri şehit etmiyorlar mı?
İşlerine geldiğinde, katilleri savunmuyorlar mı?.. Teröristlerin cenazelerine katılıp, “Çok üzüldük” demiyorlar mı?
Bırakalım, kompleksi..
Allah’ın uygun gördüğü cezaya..
İtiraz etmeyelim..
Kimsenin de..
Durduk yerde.. Devletin sağlayamadığı adaleti.. Sağlamaya kalkışmasına sebebiyet vermeyelim..