Yeni Akit yazarı Hüseyin Öztürk, gazeteci Cem Küçük'ün “Artık AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da, yani bu Mavi Marmara’daki manyak tipler, yani kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşmanı, kafadan her şeye düşman tipler var, bunlarla da yolların ayrılması lazım" ifadesiyle başlayan tartışmalarla ilgili olarak "İslamcılık' kavramını siyasette ve değişik kulvarlarda satanlar, fitne ve fesat taciridirler. 'İslamcılık' tabiri, zihni kirliliğin bir tezahürüdür" dedi.
Hüseyin Öztürk'ün "İslamcılık kavramı fitneye yelken açmaktır" başlığıyla yayımlanan (5 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
İslam’a karşı duyarlı olan ve İslam ahlâkı ile ahlaklanmış insanları iki tip kimseler çok yormaktadır.
Birinci tipler; arkasında bir sürü kul hakkıyla yaşayıp, İslam adına ahkâm kesenlerdir.
İkinci tipler ise İslam’a mesafeli yanaşıp, bencil duruş ve ifadelerle, İslam adına bilgelik (!) taslayan hadsizlerdir.
Bu iki tipolojiden siyasette ve medyada bol miktarda bulmak mümkündür. Hangisinde ararsanız karşınıza çıkar ve paçasından akan pisliklere bakmadan nutuk çekerler.
Samimi her Müslüman bilir ki, dinin ve din gününün sahibi Allah’tır.
Allah adına kimseye; “İslamcılık veya dincilik” adı altında, dini ve değerlerini pazarlama vazifesi verilmemiştir.
“İslamcılık” kavramını siyasette ve değişik kulvarlarda satanlar, fitne ve fesat taciridirler. “İslamcılık” tabiri, zihni kirliliğin bir tezahürüdür.
Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e tam iman etmiş, amentüsü sağlam hiçbir Müslüman, bu kavramı kullanmaz ve üzerinden dini bir tebliğde bulunmaz.
•
Malum son günlerde Ak Parti üzerinden yine bir İslamcılık fitnesi dolaşmaya ve Ak Parti’den İslamcıların tasfiyesi gibi çok iğrenç ifadeler yer almaya başladı.
O ne edepsiz bir beyandır. Bu ifade öncelikle İslam’a karşı yapılmış ciddi bir hıyanetlik örneğidir.
Öte yandan Ak Partili yetkililerin de bu söylemi derhal reddetmeleri beklenir (di).
Şimdi aklı eren ermeyen, dost düşman herkese; “Ak Parti’de imanı en kavi insan kim” diye sorsanız, alacağınız cevap “Cumhurbaşkanı Erdoğan” olacaktır.
Mesela TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti’deki amentüsü en sağlam olanların başında gelmektedir.
Bir Cumhurbaşkanı düşünün ki, ekranlarda, meydanlarda, Tecvidle Kur’an-ı Kerim okuyor. Beş vakit namazını kaçırmıyor, Peygamberimiz (s.a.v)’den söz ederken, salavatı şerifeyi eksik etmiyor.
İslam dininin bir mensubu olduğunu ve bu kimliğini, bütün dünyada bangır bangır “anlattıkları ve amelinde” görebiliyoruz.
Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan, fitnecilerin çıkardığı “İslamcılık” kavramının içine girmiyorsa, onun dışındakilerin girmesi asla mümkün değildir.
İslamcılık kalıbını gündemde tutmaya çalışanlara şunu da sormak gerekir. Zihni çepelleşmiş bu kimselere göre acaba hangi tip Müslümanlara “İslamcı” denilmektedir.
•
“İslamcılık” yaftası dışında dinimize yapılan diğer ihanetlerden birisi de “dinci-dinciler” damgasıdır.
“Dinci-dinciler” yahut “İslamcı-İslamcılar” benzetmesi, insan olan ve herhangi bir inanca mensup bulunan hiç kimsenin kabullenebileceği bir tabir değildir.
Peki, şimdiye kadar; “Hıristiyancı”, “Katolikçi”, Protestancı” gibi kavramları duyan var mı?
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti üzerinden bu meseleyi çeşitli şekillerde ekerek fitne sahalarını genişletenlerin, bilinçaltlarındaki İslam’a olan hoşnutsuzluklarını iyi bellemelidir.
Bu kavramlar üzerinde duranlar, topluma fitne ve fesat tohumu saçmayı görev edinmiş kesimlerdir.
Yalnız amentüsü sağlam hiçbir mümin, böyle bir tuzağa düşmemelidir. Yeter artık!