"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla beşi tutuklu yargılanan Cumhuriyet yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki davanın üçüncü duruşmasında İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen "imzasız" dilekçenin eski Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanvekili Alev Coşkun'a ait olduğunu söyledi.
Atalay, Coşkun’un emniyete götürdüğü 23 Mayıs 2015 tarihli gazete kupürü ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne gönderilen isimsiz ihbar metninin ekindeki kupürde bulunan el yazılarının aynı olduğunu ifade etti.
Çoşkun'un "Senin Atatürkçü diyerek attığın kişilerden biri göndermiştir" diyerek reddettiği ihbar mektubuna ilişkin olarak Atalay, Alev Coşkun'un, 'Yalan tanıklık'tan yargılanması gerektiğini belirtti.
Cumhuriyet'te yer alan haber aynen şöyle:
Cumhuriyet davasının önceki gün tanıklarından biri de yıllarca Cumhuriyet'te görev yapmış olan, Turizm eski Bakanı ve İBB Genel Sekreteri görevini üstlenen Alev Coşkun 'du.
Coşkun, 31 Ekim 2016 tarihinde Cumhuriyet çalışanları Vatan Emniyet Müdürlüğünde gözaltına alındığında, tanık ifadesi vermek için, aynı binaya elinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ve beğenmediği bazı başlıkların olduğu kupürlerle birlikte gitmişti. Aynı belgeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Cumhuriyet yönetimini şikayet etme gerekçesiyle mektup olarak yolladığı ortaya çıktı.
Alev Coşkun, Avukat Tora Pekin'in "siz gazeteci misiniz" sorusuna , 'Hayır' yanıtını verdi.
Avukat Tora Pekin'in "Gazeteci değilseniz, gazetenin mizanpajı ve haberleri hakkında nasıl değerlendirme yapıp şikayetçi oluyorsunuz, ifade vermeye nasıl böylesine hazırlıklı geliyorsunuz" sorusuna Alev Coşkun , önce belge vermediğini inkar etti, ardından sıkışınca kabul etti.
'Yalan ifade' belgelerle ortaya koydu
Ardından, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay , soru sormak için söz aldı.
Atalay, “Bu Cumhuriyet Vakfı davası, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam ederken 22 Mart 2016’da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne isimsiz şikâyet dilekçesi verildi. Bundan haberi var mı?” diye sordu.
Atalay, salondaki barkovizyonda Alev Coşkun’un emniyete götürdüğü 23 Mayıs 2015 tarihli gazete kupürü ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne gönderilen isimsiz ihbar metninin ekindeki kupürün aynı olduğunu belgeleri üst üste getirerek ortaya koydu.
Alev Coşkun'un polis ifadesinde verdiği belgelerin üzerine yazdığı yazı ile Saray'a gönderdiği şikayet mektubundaki belgede bulunan yazı aynı.
Alev Coşkun'un yemin etmesine rağmen yalan tanıklık yaptığını kanıtlayan ve bunun cezası olduğunu hatırlatan Akın Atalay şöyle konuştu: “Bu gazetenin tarihine geçecek bir yargılama yapılıyor. Hukuk davasına girmemek için özellikle kaçınıyorum. Anlatsaydım bir ilkokul öğrencisine anlatır gibi anlatırdım hukuk davasını.”
"Sadece Alev Çoşkun para aldı"
Atalay, ayrıca, Alev Coşkun’un Yeni Gün A.Ş’de yönetim kurulu üyeliği ve başkan vekilliğinin 2004 yılında bittiğini belirterek, şunu sordu: “Cumhuriyet Vakfı’nın resmi muhasebe kayıtlarına göre vakfın kuruluşundan bu zaman kadar vakıf yönetim kurulunda başkanlık, başkanvekillliği, genel sekreterlik, genel saymanlık ve üyelik yapan kişiler arasında başkaca kimse olmadığı halde huzur hakkı adı altında kendi para almıştır. Doğru mudur? Şikâyet etme motivasyonu açısından soruyorum.”
Alev Coşkun ise bu konudaki teklifi İnan Kıraç ve Akın Atalay’ın yaptığını öne sürerken, “21 yıl en az maaş alan veya telif hakkı alan benim” dedi.