Her akıllı telefon altın, gümüş, platin gibi değerli metaller içerir. Sorun, onları güvenli ve ekonomik bir şekilde çıkarmaktır.
Akıllı telefonlar altın, gümüş, bakır, platin ve paladyum gibi metaller içerir. Bu değerli metaller bugün her zamankinden daha önemli; zira bir gün onları yerden çıkarmak mümkün olmayacak.
Eski elektronik eşyalarımızdaki metallerin taşıdığı potansiyel ve bunları ayırıp yeniden kullanıma sunma sorunu BBC Future'un Kasım ayında Sidney'de yapacağı Dünyayı Değiştiren Fikirler Zirvesi'nde ele alınacak konulardan biri.
Akıllı telefonlar değerli metal ve nadir elementlerle yüklüdür. Örneğin tipik bir iPhone 0,034 gr altın, 0,34 gr gümüş, 0,015 gr paladyum ve gramın binde biri kadar platin içerir. Ayrıca biraz daha ucuz olan alüminyum (25 gr) ve bakır (15 gr) da vardır.
Akıllı telefonlar ayrıca itriyum, lantan, terbiyum, neodim, gadolinyum, praseodim gibi nadir elementler de içeriyor. Bunlar aslında yerkabuğunda bolca bulunan, ama ekonomik olarak çıkarması çok zor olan elementler.
Tabi bir de plastik, cam, pil gibi maddelerle bu liste uzatılabilir.
Bunların hepsi akıllı telefonlarda az miktarda bulunuyor. Ama İki milyarı aşkın insanda akıllı telefon var ve bu sayı giderek artıyor. Ayrıca bu cihazlarda, doğada bulunan aynı ağırlıktaki maden cevherinden daha yüksek oranda altın ve gümüş gibi değerli metal vardır.
Bir ton iPhine'daki altın miktarı, bir ton ağırlığındaki altın cevherinden 300 kat daha fazla altın, aynı ağırlıktaki gümüş cevherinden ise 6,5 kat daha fazla gümüş içerir.
Akıllı telefon kullanan bu iki milyar kişi yaklaşık her 11 ayda yeni bir telefon alıyor; eskileri ise evin bir köşesinde unutuluyor ya da atılıyor. Bu telefonların ancak yüzde 10'u geri dönüşüm merkezlerine ulaşarak değerli metalleri yeniden kullanıma sokulabiliyor.
Yani gerçekten de çekmecede, kutularda ya da yere gömülü halde duran bir altın madeninden söz edilebilir. Petrolün yanı sıra birçok doğal kaynağın maksimum seviyede çıkarıldığı günümüzde böylesi değerli maddeler konusunda savurganlıktan kaçınmak hem ekonomik hem de çevre açısından önem taşır.
Bir birey olarak bu elektronik altın madeninden yararlanmak istiyorsanız her birinin içerdiği önemsiz miktarlar nedeniyle bir kez daha düşünmeniz gerekir. Ama geniş kapsamlı düşünüldüğünde durum değişir. Zira bir milyon telefondan 16 ton bakır, 350 kg gümüş, 34 kg altın ve 15 kg paladyum elde edilebilir.
Fakat sorun, bu mineral ve metallerin güvenli ve ekonomik bir şekilde çıkarılmasındadır. Eski telefonların önemli bir kısmı Çin gibi ülkelere gönderilmekte, burada işçiler veya çocuklar çok az maaşla bu telefonları kırarak ve çoğunlukla tehlikeli kimyasallar kullanarak değerli parçaları çıkarmaktadır.
Çin'in güney doğusundaki Guiyu kenti dünyanın en büyük elektronik çöplüğü haline gelmiştir. Toprağa, nehirlere ve havaya karışan cıva, arsenik, krom ve kurşun gibi maddeler birçok hastalığa yol açmaktadır.
Telefonun bulunduğu ülkede geri dönüşüme sokulması da ayrı sorunlara neden oluyor. Örneğin Avustralya'da elektronik cihazların geri dönüşümü sınai eritme yoluyla yapılmakta ve bu hem masraflı hem de çevreye zararlı olabiliyor.
Bunun yolu akıllı telefonlarımızı çamaşır değiştirir gibi değiştirmemekten geçiyor. Ancak tüketici alışkanlıklarını değiştirmek belki de en zor olanı. Bu nedenle başka bir yol bulmak gerekiyor.
Madde bilimcisi Avustralya'daki New South Wales Üniversitesi'nden Veena Sahajwalla bu küresel soruna daha küçük çaplı bir yaklaşım getiriyor. Kasım ayındaki etkinlikte sunum yapacak olan Sahajwalla bu sorunun çözümünü, telefondaki bütün değerli metalleri güvenli ve etkili bir şekilde çıkaracak ve işe yaramaz kısımlarını yakacak "mikro fabrikalar"ın belli merkezlerde kurulmasında görüyor.
Bu, telefon içindeki tehlikeli maddelerle insan kontağını asgariye indiren güvenli bir yaklaşım. Cep telefonu yüksek voltaj elektrik akımıyla parçalanıyor. İçerdeki değerli metal içeren devre kartı robot vasıtasıyla çıkarılıp küçük bir endüstriyel fırında kontrollü ve yüksek ısı altında tepkimeler yoluyla özel bölmelere aktarılıyor. Zehirli ve istenmeyen diğer maddeler ise güvenli bir şekilde yakılıyor.
Bütün bu düzenek bir gemi konteyneri kadar yer kaplıyor.