Gündem

Akif Beki: Kim bu Zarrab davasının telaşe müdürü, derhal bulunmalı!

"Ya davayı izleyen büyükelçilik görevlilerinden de gizlendi bu hassas bilgi, dışarıya sızdırılmadı"

17 Kasım 2017 13:34

Karar yazarı Akif Beki,  ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla Mart 2016'dan bu yana tutuklu bulunan Türkiye ve İran vatandaşı Reza Zarrab hakkında, "Kim bu Zarrab davasının telaşe müdürü, derhal bulunmalı" dedi.

Beki'nin "Kim bu Zarrab davasının telaşe müdürü?" başlığıyla (17 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Meğer dün duruşması varmış, hakim karşısına çıkacakmış. Yani nerede olduğu konusu bir biçimde açıklığa kavuşacak...

Ama önceki gün Amerikan makamlarına nota verdik; nerede olduğu bilinmiyor, akıbetinden haber alınamıyor, Rıza Zarrab’ın can güvenliğinden endişe ediyoruz diye.

New York’ta davaya bakan savcılık, tahliye haberlerini yalanladı yalanlamasına...

Zarrab’ın kayıplara karışmadığı, sırra kadem basmadığı, federal cezaevinde tutulmaya devam ettiği, sağlığının da yerinde olduğu anlaşıldı anlaşılmasına...

Sanık vatandaşımızın canından endişeye mahal olmadığı, ortalığı telaşa vermenin yersizliği görüldü de...

Bir şeyin gizemi hala çözülemedi.

Biri bizim Dışişleri’ni, mahkemede ortaya çıkmasına bir gün kala ABD’ye nota vermeye sevk etti. O kim?

Biri bizi işletiyor mu?

Garabet, dava savcılığının tahliye haberlerini yalanmasıyla görünür hale geldi.

27 Kasım’da jürili yargılamanın başlayacağı ve ondan önceki son ön duruşmanın da dün yapılacağı açıkça belirtiliyor yalanlamada.

Oysa Dışişleri Bakanlığımız, medyaya yansıyan haberler üzerine Zarrab’ın ortadan kaybolduğu endişesiyle Amerikan tarafına nota verildiğini bildiriyor.

Süreci takipte yaşanan sakarlıklardan, sarsaklıklardan, iş bilmezliklerden değilse, demek ki büyükelçiliğimiz dünkü duruşmadan haberdar değildi.

Karambolde, ortalığı bulandıran iddialara gün doğdu. Buna fırsat verilmeyebilirdi demek ki.

Yok avukatları da 5 gündür haber alamıyormuş, yok bilinmeyen bir yerde saklanıyormuş, yok yer yarılmış da içine girmişmiş...

Peşinden sökün eden türlü spekülasyonlar da cabası. İtirafçı olmuş da yeraltına çekilmiş havası yayılmadığı mı kaldı...

Bir skandalın pimini çekmiş de ardında sır bırakmadan doğru-yalan ne varsa faş edip gaybubete adım atmışlığına dair söylentiler mi ayyuka çıkarılmadı...

Aslı astarı bilinmez ne senaryolar, ne şayialar dolaşıma sokuldu, tevatür üstüne ne tevatürler patlatıldı...

Sanki rivayetlere kaynak gösterilen avukatları bile, davanın gidişatından, sıradaki duruşma tarihinden tamamen habersizmiş gibi.

Bu kaçıncı zıplatma?

Bir Allah’ın kulu da Zarrab’ın hangi gün adliyede boy göstereceğini söylemez mi? ‘Bir gün önce nota vermeyelim, akıllıca görünmez, durun soğukkanlılığı kaybetmeyelim’ deyip de uyarmaz mı kimse?

Ya davayı izleyen büyükelçilik görevlilerinden de gizlendi bu hassas bilgi, dışarıya sızdırılmadı. Kimseye dünkü duruşmanın yapılacağı çıtlatılmadı, avukatlara bile çaktırılmadı. Onlar da bu bilgiye ulaşacak beceriyi gösteremedi...

Ya da birileri gerçeğe vakıf olduğu halde, ‘24 saat bekleyelim,  ortalığı velveleye vermeyelim, yarın nasılsa her şey ortaya çıkar’ demedi, karartma uyguladı. Yani kasten yanılttı, bilerek panikletti büyükelçiliğimizi...

İkincisi doğruysa, kim bu telaşe müdürü? Derhal bulunup devletçe düşürüldüğümüz durumun hesabı sorulmalı.

Kah yeni bir Zarrab muamması, kah başka bir Zarrab bilmecesi derken...İkide bir hükümeti alarme edenler ‘yumuşak karın’ yoklaması mı çekiyor diye şüphelenilecek kadar var.

Ama yetmez mi oynandığımız?