Gündem

Akif Beki: FETÖ'ye o değil, bu hizmet eder

"Ağzını açanın üstüne Ergenekoncu, darbeci yaftasıyla gidilmesinin işi nerelere getirdiği ortada"

02 Mart 2018 15:00

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde basın danışmanı olarak görev yapan Karar yazarı Akif Beki, dünkü yazısı üzerine Twitter'dan cevap veren Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin'e teşekkür etti. Beki, "Kimi yanlışları dile getirmek ve eleştirmek, FETÖ’ye değil FETÖ’yle daha başarılı mücadele edilmesine hizmet eder. FETÖ’ye hizmet edecek şey, mücadeleyi rayından çıkaracak idari yanlışlarda ısrar edilmesidir" dedi.

Beki'nin "FETÖ’ye o değil bu hizmet eder" başlığıyla (2 Mart 2018) yayımlanan yazısı şöyle:

MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, dünkü yazım üzerine Twitter’dan bir düzeltme yaptı. ‘Sorunlu’ dediğim sözlerine açıklık getiriyor.

Özetle, “İlgili öğretmen suçsuz bulunmamıştır” şeklindeki ifadesinin yanlış anlaşıldığını söylüyor.

Bakanlığın disiplin hukuku açısından sarfetmiş o sözleri. Yoksa yargı süreciyle ilgili bir değerlendirme yapmak değilmiş kastı.

Tepkilere duyarsız kalmayıp üstüne düştüğü için teşekkür ederim.

“FETÖ’yle mücadele ediyoruz burada FETÖ’yle, ıvır zıvır detaylarla kaybedecek vaktimiz yok” diyebilirdi...

“Bilmez misiniz ki FETÖ’yle mücadele söz konusuysa gerisi teferruattır, kalabalık yapıp bizi uğraştırmayın” diye kestirip atabilirdi...

Hatta daha ileri gidip eleştirileri kötü niyetli görebilir, altında bir FETÖ’ye hizmet amacı arayabilirdi...

Nadirattandır ki kripto FETÖ’cülükle suçlanmadan FETÖ’yle mücadelede yapılan hataları konuşabileceğimiz bir yetkili var karşımızda.

İfadesi maksadı aşmış olabilir ama Tekin bunu tartışmaya açık.

***

Bu vesileyle buyurun, bir daha hep birlikte hatırlatalım...

Kimi yanlışları dile getirmek ve eleştirmek, FETÖ’ye değil FETÖ’yle daha başarılı mücadele edilmesine hizmet eder.

FETÖ’ye hizmet edecek şey, mücadeleyi rayından çıkaracak idari yanlışlarda ısrar edilmesidir...

Ekmeğine yağ sürecek şey, yargılamaların amacından saptırılmasına göz yumulmasıdır...

Davaların araçsallaştırılma tehlikesi hakkında kimsenin konuşturulmamasıdır. Sulandırma girişimlerine karşı uyarılara kulak asılmamasıdır. Kurunun yanında yaşın da yanmaması yönündeki eleştirilerin dikkate alınmak yerine bastırılmasıdır vesair...

Ergenekon davaları sürecinde seyrettiğimiz film yani. Mücadelenin toplumsal meşruiyetinden alınan gücün kötüye kullanılmasının sonunu yaşayarak görmedik mi?

Ağzını açanın üstüne Ergenekoncu, darbeci yaftasıyla gidilmesinin işi nerelere getirdiği ortada.

Zamanında fark edilse, zamanında müdahale edilse hukuk ve yargı, bunca kumpasa alet edilebilir miydi?

Ama...

Mücadelenin büyüklüğünün yanında kıymet-i harbiyesi yoktur denilerek, insani ve hukuki facialara karşı duyarsızlaştırıldığımız için bu mümkün oldu.

***

Şayet Gökhan Açıkkollu adlı bir öğretmen, FETÖ’yle irtibat şüphesiyle alınıp gözaltında hayatını kaybettiyse...

Yargı, şüphelinin ölümü sebebiyle hakkında kovuşturmaya yer kalmadığından takipsizlik verip sanık sandalyesine oturtmadan dosyayı kapattıysa...

Hakkındaki FETÖ’cülük suçlaması, savunma hakkı tanınarak adil yargılama sonucunda kesinleşmiş bir mahkeme kararına bağlanmamışsa...

Ve bir buçuk yıl sonra, konusu ‘göreve iade’ olan çok gecikmiş bir resmi yazışmayla olay gündeme gelmişse...

Suçluluğundan ya da suçsuzluğundan söz edilemez, olsa olsa bir mağduriyet hikayesinden söz edilebilir.

Ve eğer FETÖ’nün eline ‘yargılamaların hukuki değil siyasi olduğu’ karalamalarıyla istismar edeceği bir propaganda malzemesi vermeyeceksek...

Aynı filmi tekrar seyretmek de istemiyorsak...

Medyaya ve siyasete düşen, gördüğü hataları ‘neme lazım’ demeden sorgulamaktır.

Sorumlulara düşen de Yusuf Tekin’in yaptığını yapmaktır. Vurdumduymazca kulağının üstüne yatmak ya da ‘en iyi savunma saldırıdır’ taktiğine sarılmak değil.