AKP Ankara Milletvekili ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in "Türk ulusu ile Kürt milliyeti eşit değildir" sözleri üzerine, CHP'nin yayınladığı raporlardan Kürt sorununa bakışını ve söylemlerdeki farklılıkları eleştirdi. Akdoğan, "CHP içinde fikir ayrılığı, demokratik bir zenginlikten ziyade birbirinin varlığını sorgulayan bir çatışma görüntüsü veriyor" dedi.
Yalçın Akdoğan'ın Star gazetesinde "CHP ulusalcılığı ve CHP raporları" başlığıyla yayımlanan (1 Şubat 2013) yazısı özetle şöyle:
"Kürt meselesi bağlamında geçmişten bu yana CHP birçok rapor yayınladı, farklı söylemler ortaya koydu. Ama hiçbiri kalıcı ve güçlü bir politikaya dönüşemedi.
(...)
Kılıçdaroğlu’nun başkanlığını yaptığı Van çalıştayında ‘Kürtlerin eşit ve özgür vatandaş olarak yaşamalarının temin edilmesi gerektiği vurgulanıyor ve şöyle deniliyor: “Evrensel ölçüleri içerisinde etnik farklılıkların bulunduğu uygar ülkelerdeki etnik halkların aynısının Türkiye’de yaşayan farklı etnik yapıdaki halklara sağlanması. Tüm vatandaşların kendini eşit hissettiği bir Türkiye yaratmak.” Çalıştayda bölge insanıyla empati yapılması da isteniyor. Oysa CHP’nin ulusalcı milletvekillerinin ayrımcılık kokan söylemleri hiç de böyle bir anlayışı ifade etmiyor.
Uçtan uça savrulan bir böyle bir partinin inandırıcılık sağlaması ve güven oluşturması hiç kolay değildir.
1996’da hazırlanan CHP Tunceli Raporu’nda Türkiye ‘çok kültürlü, etnik çoğul bir toplum’ olarak tanımlanıyor. “Sorunların dar vizyonlu ve demokratik değerleri içine sindirememiş otoriter devlet yapısı çerçevesinde geliştirilen ırkçılık-militarizm-bağnazlık temelinde geliştirilen politikalarla aşılamayacağı bilinmelidir” denilen raporda çözüm olarak “etnik duyarlılıklara demokratik çözüm sağlanması ve Kürt kimliğinin tanınması” zikrediliyor. “Çoğulcu yerinden yönetim reformu” öneren CHP raporu, yetki ve sorumlulukları genişletilmiş, merkezi vesayetten azade bir yerinden yönetim modeli öneriyor. Bu gibi önerilerin sadece CHP içinde değil genel olarak tartışmalara sebebiyet vereceği düşünülebilir.
Elbette bugün bünyesindeki milletvekillerinin söylediklerine sahip çıkamayan CHP yönetiminin, geçmişte söylenenleri ne ciddiyetle algılayacağı tartışmalıdır. CHP içindeki ulusalcı kanadın bu raporların çoğunu tasvip etmemesi de mümkündür.
CHP içinde gözlemlenen bu fikir ayrılığı, demokratik bir zenginlikten ziyade birbirinin varlığını sorgulayan bir çatışma görüntüsü veriyor.