Güneydoğu'da yaşanan sokağa çıkma yasakları ve çatışma ortamı neticesinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Aydın müsveddeleri" sözleriyle eleştirdiği Barış için Akademisyenler İnisiyatifi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın haklarında soruşturma başlatması nedeniyle bir basın açıklaması düzenledi. "1128 akademisyenin imzaladığı bildiriyi kamuoyuna sunduğumuzdan beri çeşitli düzeylerde ve biçimlerde suçlamalara ve saldırılara maruz kaldık" ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, "Önümüzdeki haftalardan başlayarak Sur'da ve diğer yıkıma uğrayan bölgelerde akademik nöbette olacağız, Barış için Akademisyenler metni imzacılarının işten çıkarıldığı üniversitelerin önlerinde sokak dersleri düzenleyerek bu üniversiteleri teşhir etmeye devam edeceğiz" dendi.
Nişantaşı Üniversitesi'nden bildiriye imza attığı için kovulan Yrd. Doç Dr. Muzaffer Kaya ise, bildiriden imzasını çeken 3 akademisyene sorulan sorular hakkında konuştu. Kaya, "PKK sizce terör örgütü müdür? Bu basın bildirisini imzalamadan okuyup içeriğini anladınız mı? Devlet katliam yapmış mıdır?" şeklindeki sorular için, "Bu soruların bizim yayınladığımız metinle uzaktan yakından ilgisi yok, zaten bunlara cevap vermeyeceğiz" dedi. Ana akım medyası başta olmak üzere hedef gösterilmeye devam ettiklerini belirten Kaya, "Avukatlarımızla konuştuk, Emniyet'e ifade vermeye gitmeyeceğiz. Sadece 22 Şubat'ta savcılıkta toplu bir ifade vereceğiz. Önümüzdeki günlerde de barış için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
İstanbul'daki Barış için Akademisyenler İnisiyatifi'nin yaptığı açıklama şöyle:
"Barış için Akademisyenler olarak 11.01.2016'da "Bu suça ortak olmayacağız!" bildirimizi kamuoyuna sunduğumuzdan beri çeşitli düzeylerde ve biçimlerde suçlamalara ve saldırılara maruz kaldık. Bazı imzacıların can güvenliğinin tehdit edilmesine kadar varan bu saldırılar, her şeyden önce sözümüzü söyleyemez hale gelmemiz için, yükseköğrenim kurumları içerisindeki varlığımızı yok etmeye yöneldi. Buna karşın, barış ve demokrasi taleplerine sahip çıkan meslektaşlarımız aynı süreçte bizimle güçlü bir dayanışma gösterdiler. Bunun en somut örneklerinden biri, 11 Ocak'ta 1128 olan imzacı sayısının bir hafta sonra 2212'ye yükselmesidir. Özellikle üzerimizdeki baskıyı arttırmak üzere İstanbul Savcılığı'nın da harekete geçtiği bu günlerde, imzacılar olarak barış talebinin etrafında kararlı bir şekilde kenetlenmeye devam ediyor olmamız mutluluk vericidir.
11 Ocak'tan bu yana YÖK'ün üniversitelere talimat vermesi ve pej çok üniversite yönetiminin buna boyun eğmesi sonucunda çok sayıda imzacıyla hukuki temelden yoksun disiplin soruşturmaları açıldı. Birçok imzacı tümüyle keyfi biçimde üniversitelerinden uzaklaştırıldı, evleri ve iş yerleri basıldı, gözaltına alındı. 11 Ocak'tan bu yana kamu üniversitelerinde en az 9 işten çıkarma, 5 istifa, 464 soruşturma, 27 uzaklaştırma, 153 ceza soruşturması ve 33 gözaltı vakası yaşandı. Vakıf üniversitelerinde ise en az 21 işten çıkarma, 1 zorla emeklilik ve 43 idari soruşturma gerçekleşti."
"Devlet 'temizlik' yaptığını iddia ediyor"
"Ancak bugün yüreğimizi dağlayan ve çok daha acil olarak çözüme kavuşturulması gereken konu, ülkede barış koşullarının sağlanmasıdır. Geçtiğimiz iki ay boyunda Kürt illerindeki savaş tüm şiddetiyle sürmüş, devletin "temizlik" yaptığını iddia ettiği il ve ilçelerden geriye, içinden insan kemiklerinin ve tanınamayacak haldeki yanmış bedenlerin çıkarıldığı, tüm canlıların ve tarihin tahrip edildiği harabeler kalmıştır."
"Can güvenliğimize yönelen tüm tehditlere rağmen geri adım atmayacağız"
Haftabaşı itibariyle, İstanbul Savcılığı, henüz bize hangi suçun isnat edileceğini dahi belirtmediği halde, adli soruşturmalar için harekete geçti. Ancak Barış için Akademisyenler olarak can güvenliğimize ve meslek hayatımıza yönelen tüm tehditlere rağmen geri adım atmayacağımızı belirtmek istiyoruz. bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olmanın bize yüklediği sorumluluğa yakışır şekilde hareket edeceğiz. Hem ülkede özgür br akademinin var olması, hem de kalıcı barışın sağlanması için tüm imkanlarımızla ve var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
"Akademik nöbette olacağız"
Bu amaçla, öncelikle adli soruşturmaya uğrayan hiçbir arkadaşımızı yalnız bırakmayacağımızı ve adliyelerde dayanışma içerisinde davaları takip edeceğimizi belirtiriz. Önümüzdeki haftadan başlayarak sur'da ve diğer yıkıma uğrayan bölgelerde akademik nöbette olacağız. Barış için Akademisyenler metni imzacılarının işten çıkarıldığı üniversitelerin önlerinde sokak dersleri düzenleyerek bu üniversiteleri teşhir etmeye devam edeceğiz.
Biz bu tasfiye projesine karşı, dayanışma içinde hukuki mücadelemize sürdürmekte, akademik üretim alanımızı korumakta, ayrıca barış talebimizi yüksek sesle dile getirmeye devam etmekte ısrarcıyız"
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriyi imzalayan 1128 akademisyen için "Çoğu maaşını devletten alan sözde aydınların ihanetiyle karşı karşıyayız. Ey aydın müsveddeleri, sizler karanlık ve cahilsiniz" ifadelerini kullanmış, suç örgütü lideri Sedat Peker ise, "Sözde aydınlar çanlar ilk önce sizim için çalacak. Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız!" demişti.