Gündem

Ak Saray'da Erdoğan'ın misafiri olursanız nelere dikkat etmelisiniz?

İşte Cumhurbaşkanlığı Protokol Uzmanı İhsan Ataöv'den sorular ve cevapları ile protokol kuralları...

17 Ocak 2015 09:46

Cumhurbaşkanlığı Protokol Uzmanı İhsan Ataöv, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığından beri dünya liderlerinin ağırlanmasına imza atıyor. ‘Köşk’ün ve şimdi de Ak Saray’ın tüm ikramları ve nezaket kurallarında onun bilgisine başvuruluyor. Bir protokol yemeğinde çiçeğin nerede olduğundan fotoğrafta kimin nerede duracağına kadar her şeyin bir kuralı var.

Hürriyet'ten Aynur Tartan'ın haberine göre, olur da bir gün protokol masasında yer alırsanız nelere dikkat etmelisiniz?

İşte sorular ve cevapları ile protokol kuralları:

Protokolle ilk ne zaman tanıştık?

Protokol ilk kez 1330’da, resmi tutanak anlamında ilk Fransa’da ifade edilmiş. 1829’da ilişkileri düzenleyen kurallar bütünü olarak düşünülmüş. Osmanlı’da ilk defa Fatih Sultan Mehmet tarafından dile getirilmiş. Protokol; resmi tören ve yemeklerde düzen sağlar, ast ve üst arasındaki ilişkiyi düzenler. Statüyü korur, güçlendirir, yüceltir. Özünde saygı, nezaket ve zarafet vardır. Yani birine baktığınızda “Ne kadar ince bir insan...” dedirten tüm vasıflardır. Layık olana layıkını vermektir.

Bir de ‘protokol krizi’ diye bir şey var. Nedir bu?

Unutulmuş masum bir ayrıntı, küçük bir hata bile protokol krizine neden olabilir. Ama genel olarak konuşma sıralamasındaki hata, karşılamanın olacağı yerdeki zevatın yanlış davranışları, sağda oturması gerekenin solda oturması gibi meselelerden çıkar. Her hata da programın gidişatını sıkıntıya sokmaz. Fırtınalı havada halı serilemeyebilir, yürüyemeyen yaşlı bir beyefendi yakın koltuğa oturtulabilir. Ama resme baktığınızda o beyefendi yanlış yerde oturuyordur.

Resim nasıl olmalı? 

Kurallara uygun, şık olmalı... Türk bayrağının kanunda bir yeri var; o, doğru yerde olmalı. Oturma düzeni devletin bize verdiği protokol listesine göre olmalı. Resme baktığımız zaman ortada her zaman onur konuğunu ya da ev sahibini görmeliyiz. Bir çiçek de fotoğrafı güzelleştirir.

Protokol kurallarını uygulamak stresli bir şey de olabilir değil mi?

Protokol kurallarını az biliyorsanız stres yaşarsınız. Ama nezaket, zarafet ve saygı kurallarını karakterinize oturttuysanız rahat olursunuz, stresli olmazsınız.

Protokol deyince hep ‘çok önemli insanlar’ı anlıyoruz. Herkes protokol olamaz mı? 

Herkes nezaket kuralları çerçevesinde en kibar ve zarif şekilde davranılmaya layıktır. Ancak protokol için resmiyet ve unvan gereklidir. İsim önemli değil, devlet protokol listesinde yer alan ve alacak herkes protokol kuralları uygulanarak ağırlanmalıdır. Protokolde İhsan, Aynur yoktur. Sayın müdürüm, sayın genel müdürüm; yani temsil gücüne göre belirlenmiş unvanlar vardır.

Daha da ötesi, mesela ‘protokol üstü’ kişiler var mıdır? 
Devlet protokol listelerini onaylayan ya da bu listelere karar veren krallar, kraliçeler, emirler, devlet başkanları protokol üstüdür. Onlar her yerde onur konuğudur.

Biraz da kadınların devlet protokolündeki yerlerinden bahseder misiniz? 

Devlet protokolü ast ve üst liste ya da ‘başkent protokol listesi’ne göre belirlenir. Bu davetlerde kişinin yeri unvana göre belli olur, cinsiyete göre değil. Kadının unvanı neyse o unvanın içinde yerini bulur. Eş ise protokolde her zaman eşinin sağındadır. Beraber yürürler, oturma düzeninde de yan yanadırlar.

‘Devletin önemlileri’ listesi kaç kişi?

Kişi olarak değil ancak 83 maddelik bir başkent protokol listemiz var.

Ülkelere göre farklı kurallar uyguluyor musunuz? 

Avrupa ve Amerika’da kadınlar oturma düzeninde en sona bırakılmaz, nezakette aralarında kıdem farkı yoksa kadın el uzatmadan erkek el uzatmaz. Birleşik Arap Emirlikleri’nde burun tokuşturulması, Hindistan’da avuç içlerini birleştirip eğilerek (namaste) selamlanması gibi değişik kuralları olan ülkeler de var.

Davet edildik diyelim, ne giyeceğiz?

Kıyafet koduna uygun giyinmek gerekir. Ancak hanımefendiler kendilerine yakışanı iyi bildikleri için daha esnek bakıyorlar. Bayandaki bu esneklik dikkati çekmiyor, gayet zarif taşıyorlar. Ancak erkekler kıyafet koduna uygun giyinmediklerinde ortamda yalnız kalırlar. Erkekler için kıyafet kodu genelde koyu renk takım elbise, beyaz manşetli gömlek, siyah ayakkabı, siyah çorap ve uygun kravattır.

 

'Tuvalete gidiyorum' demeyin

 

Davet masalarında “Tuvalete gidiyorum” mu denir, “Lavaboya gidiyorum mu?” denir? 

Herkes o masada yemek yiyor ve kimse sizin nereye gittiğinizi merak etmiyor. Masadan ne için kalktığınızı söylemenize gerek yok. “İzninizle... Müsaadenizle...” diyerek kalkıp, masadaki bez peçetenizi sandalyenize bırakmak en şık davranış olur. Döndüğünüzde peçetenizi alıp, “Kusura bakmayın...” diyerek oturmak da yine doğru olandır.

Hediyeleşme nasıl olmalıdır? 

Protokolde karşılıklılık diye bir ilke vardır. Önemli olan hediyenin zarif sunulmasıdır. Ülkeyi ve veren kişinin ruhunu yansıtmalıdır. Maddi olarak karşı tarafı ezecek kadar yüksek değerli bir hediye vermek nezaket kurallarında saygısızlıktır.

Aslında geleneklerimizde gizli protokol kuralları var... 

Kesinlikle katılıyorum. Gerek atalarımızdan gerek ailemizden öğrendiklerimizi derinlemesine irdelersek bu gerçeği anlarız. Bizim gelenek ve göreneklerimizde baba ve anneden sonra sofraya oturulmaz, büyüklerin sözü kesilmez, büyükler geldiğinde ayağa kalkılır, misafirlere kapıyı ev sahibi açar ve uğurlar, ikramları evde çalışanlar değil ev sahibi yapar. Mükemmel ve zarif toplumun sırrı da anne-babalarının çocuklarını nezaket, saygı ve görgü kuralları ile büyütmelerinde saklıdır.

6 kişilik protokol masası nasıl kurulur?

- Beyaz kolalı masa örtüsü ve beyaz kolalı peçeteler
- Çiçek - Obje
- Tuzluk, biberlik 
- 42 Tabak (Supla / Ana Yemek Tabağı / Ara Sıcak Tabağı / Çorba Tabağı / Çorba Kâsesi / Salata Kâsesi / Ekmek Tabağı)
- 36 Çatal, Bıçak, Kaşık 
- 18 Bardak (Beyaz Şarap, Kırmızı Şarap, Su Bardağı) 
- 6 Şampanya Bardağı (Masada sürekli bulunmaz. İkram varsa ikramdan sonra masadan kaldırılır)

 

‘Cep telefonunu masaya koyma ellerini masanın altından çıkar’

 

Hazırız, masadaki yerimizi aldık... Sayısız çatal, bıçak, bardak... Onlar bize bakıyor, biz onlara... Kafalar karıştı. Eller kollar nereye konacak? Çantayı, telefonu nereye saklayacağız? 

Protokol yemeklerinde onur konuğu ya da ev sahibi “Buyurun” der ve yemek başlar. Hoş geldin konuşması yapılır, yemekle ilgili iyi dilekler söylenir. Bazı kültürlerde şampanya kadehi kaldırılır. Ancak İslam devletlerinde bu yapılmaz. Duruma göre masada yaklaşık 60 ile 75 santimlik bir alanımız vardır. Bu alan tabak, çatal, bıçak, ekmek tabağı, bardaklar gibi kullanılacak eşyaların dizilmesi ve bizim rahat yemek yememiz için kabul görmüş bir alandır. Bu alana cep telefonu, araba anahtarı, çanta gibi özel eşyalarımızı koymak, masaya oturduğumuzda iki elimizin birden masanın altında olması ya da kollarımızı masaya koymamız doğru değildir. Masaya en fazla bileklerimizi koymalıyız. Çatal ve bıçağı diziliş yönüne doğru dıştan içe başlayarak kullanmalıyız. Bez peçeteyi dizimize almalıyız. Bu tür masalarda kürdan olmaz, kâğıt peçete olmaz, ıslak mendil olmaz. Sıyırarak değil sadece dokundurarak ağzımızı silmeliyiz ve peçeteye hiç bakmadan yapmalıyız bunu. Kürdan ihtiyacımız olduğunda şık olanı masadan izin isteyerek kalkmaktır. Ancak mutlaka kullanılacaksa el siper edilerek kısa süreli kullanılabilir. Bu masalarda balık çatal-bıçakla yenmesine karşın kılçığın elle çıkarılması doğaldır ayıp karşılanmaz.

Bir de ‘4.20 kuralı’ var, o nedir?

Çatal ve bıçağın yemek yerken tabaktaki pozisyonlarının kolay anlaşılması için kullanılır. Çatal ve bıçak saat 4.20 pozisyonuna getirilip bırakılırsa yemeğim bitti, tabağımı alın demektir. Çatal ve bıçak bize göre ters ‘V’ şeklinde ise devam ediyorum anlamındadır. Çorba içerken kaşık kâse ya da tabağın içinde ise içmeye devam ediyorum, kaşık kâsenin sağ dışındaysa bitti anlamındadır.

Sohbetin konusu ne olmalı?

Herkesin ilgi duyabileceği konulardan sohbete başlamak en doğrusu. Din, siyaset,futbol, arabalar gibi konular konuşmamalıyız. Bayanın olduğu masada onun da ilgi duyabileceği konuların konuşulması daha şık olur. Küçük espriler ya da fıkralar da işe yarar. Konuşulan konu ev sahibinin verdiği o güzel yemeğin üzerine çıkmamalıdır.