Gündem

"AK Partililer Selvi’ye 'Erken seçim olmaz' demişler, ama; Akif Beki de 'medeni ölü' oldu"

"Devlet sözcüğünü büyük harflerle yazanlar..."

09 Ağustos 2017 15:42

Fehmi Koru*

Seçimin ne zaman yapılacağı önemli mi?

Aslına bakılırsa kâğıt üzerinde önemsiz gözükür seçimin zamanı; oysa zamanlama her konuda olduğu gibi seçimlerde de hayati önemdedir. Bugün yapılacak bir seçimle bir yıl veya birkaç yıl sonra yapılacak seçimlerde alınabilecek sonuçlar arasında fark olur.

İnanmayan, her ay muntazaman kamuoyu yoklaması kotaran güvenilir şirketlerin yöneticilerine sorsun; alacağı cevap inanmamaya hazır kuşkucuyu şaşırtacaktır.

Bundan bir asır sonraki seçimin zamanı şimdiden belli ülkeler vardır; ABD gibi… “Her dört yılda bir Kasım ayının ilk Pazartesini takip eden Salı günü” diye tanımlanmıştır seçim tarihi ABD’de ve hiç aksatmadan, asla değiştirilmeden 1800’lü yıllardan beri sürekli uygulanır.

Bizde durum farklı. Hükümetler önceden kararlaştırılmış tarihleri, çıkarları gerektirdiğinde, değiştirmekten geri durmazlar.

MHP lideri isterse.. olur..

AK Parti’yi iktidara taşıyan 2002 seçimi sözgelimi; DSP-ANAP ve MHP’den oluşan üçlü koalisyon, seçimin normal zamanına bir yıldan fazla bir zaman bulunduğu halde tarihi öne çekmiş, 3 Kasım 2002’de yapılan seçim yeni bir dönemin kapılarını aralamıştı.

O seçimin tarihinin erkene çekilmesini koalisyon ortaklarından MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’ye borçluyuz.

Henüz seçim sözcüğü kimse tarafından telaffuz edilmezken, MHP lideri Bahçeli, “Erken seçime gidilmeli” diye ortaya atılmış, ‘3 Kasım’ tarihini de ilk günden yine kendisi belirlemişti.

Davranışının nedeni bugün bile bilinmiyor.

Bugün de AK Partililer, “Bize kalsa seçimi zamanında yapacağız ama..” diyor ve cümlelerini “Ya Devlet Bahçeli partisinden ayrılanların da katılacağı yeni bir oluşumun lideri olacağı anlaşılan Meral Akşener yeterince palazlanmadan ‘erken seçim’ derse” ihtimalini dillendirerek tamamlıyorlarmış…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı seçimi zamanında yapma kararlılığından döndürecek en önemli unsur buymuş…

“Bu devletin yerine yeni bir devlet kuruyoruz” açıklamasına gelen tepkilere fazla kulak asmayan AK Parti yönetimi, görüş sahibini dışlama ihtiyacını, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sert çıkışı üzerine duymuştu.

Anlaşılan, Bahçeli şimdi de partisinin çıkarı için ‘erken seçim’ isterse AK Parti de “Hadi seçime gidelim” demek zorunda kalabilir.

Küçük bir ihtimal olarak bunu bugün Abdülkadir Selvi AK Parti çevresiyle görüştükten sonra yazdı. Yazısının başlığı şu: “2018’de seçim mümkün mü?”

15 yıl önce “Erken seçim” diye ortaya atılıp tarihini bir yıl öne aldırdığında, Devlet Bahçeli, partisinin sandıkta eridiği ve yüzde 10 barajına takıldığı için Meclis’te temsil edilemez duruma düştüğünü görmüştü. Bu defa aynı talebi seslendirmeden önce bayağı düşünecektir.

Neden 2019’a kalmaz?

MHP istemese bile AK Parti’nin kendisinin genel seçimi 2019’a bırakmayacağı kanaatindeyim.

Dün bazı gerekçelerini uzun uzadıya yazdım; merak eden o yazıma göz atabilir. Hükümet içeride ve dışarıda sıkışabileceği bir sürece girdi; ekonomide henüz alarm zilleri çalmıyor, ancak 2019’a varmadan zillerin sesini duyabiliriz.

Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimden aylar önce yerel yönetimler için sandık başına gidilecek.16 Nisan referandumunda seçmenlerinin elleri ‘Evet’ oyu vermeye gitmeyen üç büyük kenti AK Parti’nin kaybetme ihtimali korkutucu; İzmir’e ek olarak İstanbul ve Ankara’nın da kaybedilmesi genel seçimi de cumhurbaşkanlığı seçimini de AK Parti için olumsuz etkileyebilir.

Hükümetin özellikle ekonomik alanda aldığı veya almaktan kaçındığı kararlar iyi incelendiğinde, fazla uzak olmayan bir geçmişte seçim olabileceğinin kokusu alınabiliyor.

Abdülkadir Selvi yazısının sonunda “Erdoğan’ın seçimlerin 2019 yılında olacağı taahhüdüne inananlardanım” kanaatini yazmış. Cumhurbaşkanı şimdiye kadar hep zamanında seçimden yana olmuş; AK Parti 2018’i ‘icraat yılı’ ilân etmiş; referandumdan ‘Evet’ oyları yüzde 55 veya üzerinde çıksaymış başkaymış ama…

Benim hesabım daha değişik. Bakalım hangi hesap doğru çıkacak…

Akif Beki’ye çağrımdır

Akif Beki de benim gibi ‘medeni ölüler’ arasına karıştı.

Devlet sözcüğünü büyük harflerle yazanlar medyada kimlerin kalıp kimlerin kalamayacağına da karar veriyorlar.

Ben meselâ ‘orta zekâlı’ olduğum ve muhafazakarları kendileri kadar iyi temsil edemediğim için yazamaz hale gelmişim.

Pardon, ‘medeni ölü’ olmuşum.

Artık gazetelerde yazamaz hale gelmiş kimler varsa hepsi için bu sıfat kullanılıyor: Medeni ölü…

Hürriyet iyi bir okuyucu kitlesi bulunduğu bilinen Akif Beki ile yollarını ayırmaya hangi gerekçeyle karar verdi, bilmiyorum. Genel yayın yönetmeninin kuru bir “Artık sizinle birlikte olamayacağız” mesajını ilettiği anlaşılıyor.

Ortalıkta ‘üstün zekalı’ yazarlardan ve televizyon yorumcularından geçilmiyor artık.

Ne yapalım, bu da böyle bir dönem işte.

Geçmiş olsun Akif Beki. Sana yazdıracak gazete umarım çıkar; ama çıkmazsa aramızda her zaman yerin olduğunu biliyorsun.

*Bu yazı ilk kez fehmikoru.com'da yayımlanmıştır.