Metropoll Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Özer Sencar, Eylül 2012'de yaptıkları kamuoyu araştırmasına göre PKK ile görüşmeye destek verenlerin oranının yüzde 42'yi bulduğunu söyledi. İlgili araştırmaya göre, "AKP seçmenin yüzde 46'sı, CHP'li seçmenin ise yüzde 48'i PKK ile yeniden görüşmeden yana." A&G Araştırma'nın Sahibi Adil Gür de Aralık 2011'de yaptıkları araştırmanın sonuçlarını ilk kez kamuoyuyla paylaştı. Araştırmada yöneltilen "Öcalan'la görüşülmeli mi" sorusuna olumlu yanıt verenlerin oranı yüzde 19 çıktı.
İmralı'yla yapılan görüşmelerin yankıları sürerken kamuoyunun gelişmelere bakışı merak konusu. A&G Araştırma'nın Sahibi Adil Gür, 2011 yılının sonunda 48 ilde, 6 bin 500 hanede gerçekleştirdiği ve aralarında "Öcalan'la görüşülmeli mi?" sorusunun da yer aldığı anket sonuçlarını ilk kez Akşam gazetesine açıkladı. Buna göre;
- Her iki Kürt'ten biri 'PKK terör örgütü değildir' diyor. Bu oran, BDP'ye oy veren seçmene gelince, dörtte üçüne yükseliyor.
- Kürtlerin yüzde 63'ü 'PKK'nın silah bırakıp aktif siyasete katılması gerektiğini' düşünüyor. Türklerde bu oran yüzde 25.
- Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması ve ya ev hapsine alınması fikrine Türkler şiddetle karşı. Yüzde 75'lik kesim, o tarihte Öcalan'ın idam edilmesini istiyor. Kürtlerde ise Öcalan'ın şartlarının iyileştirilmesiyle alakalı olarak yüzde 34'ü 'Serbest bırakılsın', yüzde 27'si 'Ev hapsi olsun' diyor.
Yüzde 19 evet diyor
- Kürtlerin yüzde 66'sı devletin Öcalan'la görüşmesi gerektiğini söylüyor. Türklerde bu oran yüzde 11. Ortalamaya vurunca yüzde 19 'Görüşülsün' diyor.
- Ancak, Adil Gür'e göre Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun görüşme konusundaki olumlu sözleri, bu oranı bir miktar daha artırmış ve yüzde 25-30'lara çıkarmış olabilir.
Vatandaş ikna olmalı
Yaklaşan üç seçim öncesi böyle bir girişimi 'Ateşten gömlek giymek'le eşdeğer bulan Gür, kamuoyunun çoğunluğunun İmralı ile müzakereye 'Hayır' dediğini vurguluyor. İşte Adil Gür'ün tespitleri:
- Türkiye'de, 2014 Martı'nda yerel seçim, sonra Cumhurbaşkanının halk tarafından belirleneceği seçim ve sonra milletvekili genel seçimleri var. Böyle bir tabloda, samimi olabilirler ama gerek AK Parti'nin, gerek CHP'nin çok radikal adımlar atabileceğini zannetmiyorum.
- 2009'DA benzer bir tablo yaşandı. Bazı adımlar atıldı ama Habur olayıyla yarıda kaldı. Bu konuda ilerleme sağlanması için tüm siyasi partilerin elini taşın altına sokması, sokaktaki vatandaşın Türkiye'nin üniter yapısının bozulmayacağı konusunda ikna edilmesi gerekiyor.
Metropoll Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Özer Sencar, Eylül 2012'de yaptıkları kamuoyu araştırmasına göre PKK ile görüşmeye destek verenlerin oranının yüzde 42'yi bulduğunu söyledi. Sencar'ın değerlendirmeleri şöyle:
Yüzde 49 hayır diyor
- 27 ilde, 14-19 Eylül 2012 tarihleri arasında, toplam bin 275 kişi ile 'Türkiye'de Siyasal Durum Araştırması' yaptık. Araştırmadaki sorularımızdan biri de PKK ile görüşmelere ilişkindi. Araştırmaya katılanların yüzde 42'si, PKK ile hükümetin yeniden görüşmesi fikrine destek verdi. Oranın yüzde 40'ın üzerine çıkması önemli bir rakam. AK Partili seçmenin yüzde 46'sı, CHP'li seçmenin ise yüzde 48'i PKK ile yeniden görüşmeden yana. Ancak siyasi parti yönetimlerinin tabanlarındaki bu talep ve beklentiyi bugüne kadar yansıttıkları söylenemez. Görüşülmemesini isteyenlerin oranı yüzde 49'u buluyor. Kararsız kitle de var.
- Sorun şu: Milliyetçi-muhafazakar kesim, örgütle veya Öcalan'la her türlü ilişkiye, görüşmeye tavır alıyor. Bunda, MHP'nin tavrı ve sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın milliyetçi söylemi etkili. Başbakan, daha önce 'Biz olsak asardık' diyor, şimdi 'Görüşülür' diyor. Dolayısıyla bu söylem, insanlarda PKK, Öcalan ve Kürtlere karşı negatif hava üretiyor. Sonra araştırmalarda biz sorunca çoğunluk 'Görüşülmesin' diyor. Yine de bu tabloda yüzde 42'lik bir kesimin görüşülmesi taraftarı olması önemli bir orandır. 'Görüşülmesin' diyenler, görüşmelerden olumlu sonuç çıkarsa alkışlarlar.
Erdoğan risk aldı
- Siyaset risk almaktır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan da risk alıyor. Başarırsa bundan hem önemli oranda rant elde eder hem de sorunu çözmüş olur. Şu an, sorunu çözmede birinci derecede de kendisi sorumludur. Alınan bu insiyatifi ilk andan 'olumsuz' diye etiketlemek yanlış olur.
- Önümüzde üç seçim var. 1.5 yıl sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimleri çok önemli. Ama bu sürede böyle bir sorun çözülemez. Dolayısıyla burada ilk beklenti, silahların bırakılmasından çok silahların susmasıdır. Uzunca süre şehit cenazesi gelmez, Kürt delikanlıları dağda ölmezse, sorun çözülememiş olsa bile bu hem Türkler hem Kürtler üzerinde pozitif etki yaratır. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önceki 6-8 aylık süreçte silahlar susarsa, bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine büyük bir pozitif etki yapar.