Gündem

Ahmet Hakan, Ahmet Altan’ın çağrısını kabul etti: Restini görüyorum, hadi programa gel!

Ahmet Altan önceki yazısında "Senin bir programın var… Orada canlı yayına ikimiz çıkalım" diye yazmıştı

05 Mayıs 2016 03:32

CNN Türk'teki 'Tarafsız Bölge' programının sunucusu Ahmet Hakan, Hürriyet gazetesindeki köşesinde "Senin bir programın var… Orada canlı yayına ikimiz çıkalım" teklifinde bulunan Ahmet Altan'a cevap verdi. Yargıtay'ın "Ergenekon örgütü yok, hukuka aykırı deliller var" hükmünü vermesinden sonra iki yazar arasında başlayan tartışmada en son Ahmet Hakan "Restini görüyorum Ahmet Altan! Talebine 'Evet' diyorum. Hadi gel. Çık canlı yayına!" diye yazdı.

Hakan'a programa çıkma teklifi yapan Altan, "Ergenekon’u, Ergenekoncuların ilişkilerini, Balyoz’u, darbe girişimlerini, 17-25 Aralık’taki hırsızlıkları, ‘bağımsız’ yargıyı, yeni ittifakları, senin desteklediğin Erdoğan’ın ‘başkanlığını’, medyayı konuşalım… İstediğin soruyu sor… İstediğin gibi sor… İstersen PKK konusundaki ilginç sorularını da sorabilirsin” diye yazmıştı. Ahmet Hakan, "O halde... Programdaki 'yargılanmana', bazı tanıkların katılmasına itirazın olmayacaktır sanırım" diyerek, programa Mehmet Ali Çelebi, Dursun Çiçek, Nedim Şener, Ahmet Şık ve Kuddusi Okkır'ın eşi Sabriye Okkır'ı davet edebileceğini yazdı.   

Hakan, bir önceki yazısında, Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın Oda TV soruşturması kapsamında 2011'de tutuklanmasının ardından attığı "Gazetecilikten tutuklanmadılar" başlığı nedeniyle eleştirdiği Altan'a  "Yargılanacaksın" demişti. Altan "Herhalde aynı başlığı Erdoğan için de atacak yüreklilikte, cesur ve özgür bir delikanlısındır" diye cevap vermişti. Hakan, "Herşeyi tartışalım! Hatta benim Tayyipçiliğimi tartışalım... Ama Senin de Tayyipçiliğini tartışalım" dedi. Hakan, sözlerine "Mesala senin 'Eğer bu ülkede bir çocuğun başı derde girerse o çocuğun yardımına koşacak bir başbakan var. Bu, benim için de ülke için de çok önemli bir güvence' diye yazdığın yazıyı da tartışalım" şeklide devam etti. 

Ahmet Altan'ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (5 Mayıs 2016) nüshasında yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:

Öyle boş sallamak olmaz bizde. Al işte, tarih de veriyorum. Mesala önümüzdeki pazartesi akşamı gel. 'İşim var' falan dersen... Önümüzdeki çarşamba akşamı gel. Yeter ki gel. Kaçma gel. 

Madem "Yargılanmayı mahkemeye ya da 'ahiret'e bırakmayalım... Geleyim de senbin programında yargılanayım" diye meydan okuyup üst perdeden atıyorsun. 

O halde... Programdaki "yargılanmana", bazı tanıkların katılmasına itirazın olmayacaktır sanırım. 

Mesela kendisine kumpas kurulmasına destek verdiği Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin tanıklığına bir diyeceğin olmaz herhalde.

Mesala "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nı hazırlayıp ıslak imzayla imzaladığını söylediğin, aylarca manşetlerden infaz ettiğin ve kendisine asla söz hakkı vermediği Dursun Çiçek'in tanıklığından korkup çekinmezsin herhalde.

Mesala "Gazetecilikten tutuklanmadılar" diye manşetler attığın Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tanıklıkları da senin gibi bir cengaveri ürkütmez herhalde.

Mesala orta halli bir geliri olduğu halde "Ergenekon'un Kasası" ilan ettiği ve attığın iftiralarla kanserden ölümüne yol açtığın Kuddusi Okkır diye bir adam var. Kendisine ne yazık ki ölüp gittiği için eşi Sabriye Okkır'ı tanık olarak gösterebiliyorum. Bir şey demezsin herhalde.