Dünya

Afrin Operasyonu'nun gidişatını etkileyecek faktörler neler?

Ortadoğu uzmanı Serhat Erkmen değerlendirdi

21 Ocak 2018 23:27

Operasyonun ikinci günü kara harekatı başladı. Bir önceki güne göre daha az olsa da hava akınları devam ederken Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kara operasyonlarını başlattığı görüldü. Beklendiği gibi, YPG, TSK’yı yavaşlatmak için bazı bölgelerde çatışmaya girse de yavaş ve kademeli olarak meskun mahallere çekilme stratejisini uyguluyor. İlk gün çatışma daha çok kuzey, kuzey batı ve batı hattında gerçekleşse de, ilerleyen günlerde asıl çatışmaların Afrin’in doğusu ve Tel Rifat’ta olacağı söylenebilir.

Çok fazla detay yayınlanmasa da ilk gelen görüntüler ve sosyal medya paylaşımlarından operasyona katılan ÖSO gruplarının önemli bir kısmının "Milli Ordu" bileşenleri olduğu anlaşılıyor. Milli Ordu, Fırat Kalkanı Bölgesi’ndeki grupların tek bir çatı altında toplanarak örgütlenmesiyle oluşan bir yapı. Bu yapı altındaki grupların bir kısmı Fırat Kalkanı Bölgesi’nin sakinlerinden oluşuyor. Ancak aralarında Tel Rifat ve civarı gibi bölgelerden gelenler de var. Operasyon’a katılan diğer ÖSO grupları arasında Idlib’ten gelen, henüz Milli Ordu’ya katılmamış kalabalık gruplar var. Feylaq El Şam başta olmak üzere çeşitli gruplar bu çerçevede değerlendirilebilir. Her ne kadar medyada sayıları 25-30 bin olarak telaffuz edilse de başlangıçta operasyona dahil edilen gruplar dikkate alındığında bu sayının çok abartılı olduğu görülüyor.

Reyhanlı'ya roket saldırıları

İlk günün sonunda iki mesele daha dikkat çekici hale geldi. Bunlardan birincisi Hatay’ın Reyhanlı ilçesine yönelik roket saldırıları. Hatırlanacağı gibi Fırat Kalkanı Operasyonu’nun ilk günlerinde IŞİD de benzer yöntemleri kullanmış, sonra sınırdan uzaklaşınca bu örnekler azalmıştı. Fakat, Zeytin Dalı’nda farklı bir olasılık daha var. Eğer, YPG çatışmayı Türkiye-Suriye sınırının doğusuna doğru taşırsa, çatışmanın boyutu ve gidişatı çok farklı bir biçim alır.

Dikkat çeken ikinci konu ise teyit edilememesine rağmen Halep’in Şeyh Maksut mahallesinden Afrin’e doğru YPG'lilerin getirildiği haberi. Eğer bu doğruysa Suriye rejiminin ve İran’ın operasyon hakkındaki yaklaşımı hakkında önemli bir fikir verecektir. Ancak bu bilgilere şüpheyle yaklaşmak lazım. Çünkü bir propaganda savaşı yaşandığı da unutulmamalı.

Operasyon, zamanlaması ve Suriye'nin kuzeyindeki dengeler çerçevesindeki önemi açısından en az Fırat Kalkanı kadar önemli olmaya doğru gidiyor. Operasyonun yaratabileceği etki tahmin edilenden daha farklı bir büyük olabilir. Bu nedenle değerlendirmelerde detaylardan sıyrılıp süreci etkileyecek faktörlere odaklanmak daha faydalı olur. Operasyonun gidişatını etkileyecek temelde dört faktör bulunuyor: Rusya'nın operasyona yaklaşımı; Türkiye'nin askeri hedeflerinin niteliği ve coğrafyaya göre dağılımı; YPG'nin direnç kapasitesi ve bu doğrultuda alacağı destek; İran'ın ve rejimin tutumları ve el altından atacakları operasyonu destekleyen ya da engelleyen adımlar.

Rusya’nın, operasyona yeşil ışık yaktığı ancak bu yeşil ışığın sonsuz bir destek olmadığı söylenebilir. Bazı yorumlarda Rusya’nın, Afrin'de vereceği desteğe karşılık İdlib'te Türkiye'nin muhalif gruplara desteğini kesmesini isteyeceği belirtiliyor. Bu yorum Ebu Zuhur Operasyonu başlamadan doğru olabilirdi. Fakat, Batı ve Kuzey Halep'ten hedeflerine yavaş yavaş ulaşan Suriye Ordusu'na dikkat edilecek olursa Rusya'nın pazarlığı "Ver İdlib'i-Al Afrin'i" şekilde kurgulamadığı gibi görülebilir. Yakın gelecekte Rusya muhtemelen İdlib'teki ilk aşama planlarını tamamlamış olacak. Bu nedenle Rusya daha fazlasını hedefliyor gibi.

Rusya'nın hedefleri

Rusya'nın hamlesi daha farklı ve uzun vadeli iki hedefi içeriyor: Birincisi ABD'nin Suriye'deki varlığına önemli bir darbe vurmak. "ABD ve Rusya, Suriye'de anlaştı" görüşü tam doğru değil. Rusya Suriye'deki etkinliğini Şam üzerinden kurmaya çalışmasına karşılık aynı şeyi ABD PYD üzerinden yapıyor. Rusya, Zeytin Dalı Operasyonu'nu Türkiye'nin YPG'ye karşı bir kazanımı olarak değil kendisinin ABD'nin etki alanını sınırlandırma politikasının uzantısı olarak görüyor. Her ne kadar ABD, "Afrin bizim alanımız değil" şeklinde bir mesaj verse de operasyonun Menbiç'e uzanması tüm dengeleri değiştirecektir. Bu nedenle, Rusya’nın operasyon sırasında Afrin'de bazı hamlelerle Türkiye’yi kısıtlamaya çalışacağı, ancak Menbiç'e doğru teşvik edeceği söylenebilir. Özetle, bu operasyon sonuçları açısından sadece Afrin’de değil, Suriye’deki Rus-Amerikan güç mücadelesi üzerinde sonuç üretecektir.

Türkiye'nin hedefi

Operasyonun ikinci belirleyicisi Türkiye'nin ulaşmak isteyeceği hedefler olacak: Türkiye kısa sürede net bir başarı elde ederse, Suriye'den kaynaklanan tehditleri ya da Suriye konusunda yaşadığı açmazları askeri güç kullanarak aşmak yolunda çok önemli bir adım atmış olur. Başka bir deyişle Fırat Kalkanı'ndan sonra Zeytin Dalı Operasyonu ile birlikte, koşullara bağlı olsa bile Türkiye'nin askeri güç kullanma kapasitesinde süreklilik yaratmış olur. Uzun vadede bu durum Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda da benzer bir politika geliştirmesini sağlayabilir. Bu nedenle operasyon boyunca Türkiye'nin tüm aktörler tarafından engellenmesi ya da yavaşlatılması beklenmeli. Operasyonun Afrin'den çıkıp Menbiç'e doğru yönelmesi tüm süreci değiştirecek bir hamle olacağından bu süreçte ABD’nin de el altından farklı araçlar kullanması mümkündür.

YPG'nin kapasitesi

Operasyonun kaderini belirleyecek üçüncü faktör YPG'nin direnç kapasitesi olacak. ABD'nin uzun süredir silahlandırdığı ve çatışmaya hazırlık yapan YPG'nin bir anda çekilip gitmesi veya çökmesi gerçekçi değil. YPG, gerek yerleşim yerlerinde gerekse seçtiği stratejik alanlarda Türkiye'ye ciddi kayıplar verdirmeye ve böylece iç kamuoyunda tepki yaratmaya çalışacaktır. Muhtemelen TAK gibi örgütler de Türkiye'nin içinde 2016 yılındakine benzer terör eylemleri gerçekleştirme arayışına gidebilir. Bu durum Türkiye’nin kararlılığını etkilemese de YPG’nin operasyonu etkilemek için başvuracağı yöntemlerden birisi olacaktır.

Son olarak, Şam yönetiminin ve İran’ın pozisyonlarını atlamamak lazım. Şam, diplomatik tepkisini ortaya koydu. Ancak asıl önemli olan Halep’in güneyinde ve İdlib’te operasyonu etkileyecek pratikteki adımlar. İran’ın Nubbul ve Zehra üzerinden atacağı adımlar, Şam’ın Menbiç-Afrin bağlantısını kesmesi ya da işler tutması operasyonu etkileyecektir. PYD’nin ABD’ye yakınlaşması her iki aktörün sürece yaklaşımını etkilese de Türkiye’nin bölgede güçlenmesini istemeyeceklerini düşünmek yanlış olmayacaktır.


Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı olarak görev yapıyor.