Suudi Arabistan'da yaşanan Hac faciasında son belirlemelere göre 753 kişi hayatını kaybetti, 887 kişi de yaralandı. Mina'da şeytan taşlamadan dönenlerle gidenlerin karşılaşması sonucu izdiham çıkan izdihamda 4 Türk hacı adayı da hayatını kaybetti. Bölgeye giden gazeteci Nevzat Çelik, “Kısa olması için farklı güzergâh kullanan ve girilmemesi gereken bir yola girenler nedeniyle yüzlerce insan hayatını kaybedebiliyor” dedi.
“Kural tanımayan, sokaklarda yatan, tavaf esnasında kol kola girerek kalabalıkları önünde sürükleyen özellikle Afrikalı ve Hintli Müslümanlar ezilmelere çok ciddi davetiye çıkarıyor” diyen Çelik, hacıların bir kısmının yaşlı olmasının da sorun olduğunu söyledi.
Habertürk’te yer alan (25 Eylül 2015) yazının tamamı şöyle:
“Burada sizi önce sıcak, sonra karmaşa bekliyor. Hac demek Arafat vakfesi demek. Arafat vakfesine duran Müslümanlar eğer bir organizasyonla gelmişlerse genellikle bir düzen içerisinde hareket ediliyor. Sokaklarda pet şişeler ve dağıtılan yardım malzemelerinin oluşturduğu kirlilikse aşılamıyor. Özellikle Hindistan’dan ve Afrika’dan gelenlerin bir kısmı sokakta kalıyor ve bu da düzeni bozuyor. Suud’da çalışan Bangladeş, Pakistan, Hindistanlılar ve diğer ülkelerden hacı olmak için gelenler, Arafat’ta rastgele yerlerde kalıyor. Su ve tuvalet ihtiyacını her yerde rahat karşıladıkları için kendilerine ait bir düzen kuruyorlar...
Arafat’a, Arafat’tan Müzdelife’ye, oradan Kâbe’ye ulaşım genellikle yaya yapılıyor ve bu 20 kilometre yürümek demek. En büyük sorun işte bu yol güzergâhlarında tavaf ve şeytan taşlamada çıkıyor. Organizasyonla gelmeyenler kendi kurallarını oluşturuyor ve bu kurallar ne yazık ki diğer insanların hayatına mal oluyor. Gerek Kâbe, gerekse Mina’da şeytan taşlamada kural tanımayan, sokaklarda yatan, tavaf esnasında kol kola girerek kalabalıkları önünde sürükleyen özellikle Afrikalı ve Hintli Müslümanlar ezilmelere çok ciddi davetiye çıkarıyor.
Mina’da yaşanan olay gibi kısa olması için farklı güzergâh kullanan ve girilmemesi gereken bir yola girenler nedeniyle yüzlerce insan hayatını kaybedebiliyor. Vinç hadisesinin yaşanmasından kısa süre sonra biz de tavaf sonrası vinçler altında namaz kılmak zorunda kaldık.
Suudilerin Kâbe’yi genişletme çalışmalarını ihtiyaca göre sürekli eklemleyerek çözmeye çalışması da hacılar açısından en büyük sorun. Kâbe’ye gelenlerin büyük kısmı bu alanları tanımadıkları ve inşaat bitmediği için açık buldukları yolu kullanmaya çalışıyor. Medine’de Mescid-i Nebevi’de inşaat çalışmaları ve plan çok önceden hazırlandığı, alan da büyük olduğu için hacılar veya umreciler büyük sorun yaşamıyor.
Hac büyük bir organizasyon ama Suudiler tam oturtmuş değil. Diğer taraftan gelen hacıların bir kısmının yaşlı olması da sorun. Kalabalıkta sendeler ve düşerlerse insanların onları ezmesi ve başkalarının da ezilmesi sonucu ortaya çıkıyor.
Peki bu faciaların yaşanmaması için ne yapılabilir? Öncelikle hac için bütün önlemler ve kurallar belirlenirken gelen ülke temsilcilerinin de yer alacağı bir organizasyon daha işlevsel hale getirilmeli. Kâbe’nin genişletilme çalışmaları bir an önce bitirilmeli ve bu sürekli eklemlenerek değil iyi bir planlamayla yapılmalı. Arafat’tan otobüsler belli aralıklarla hareket ettirilmeli. Bu yapılıyor ama çok gevşek davranıldığı için beraberinde yığılmayı getiriyor. Belli yerlerde toplanma alanları oluşturulmalı. Şeytan taşlama bölgesi giriş çıkışı ve belli yerlerde yürüyen bantlar oluşturulmalı. Raylı sistem daha cazip hale getirilmeli. Belli yaş grupları hacları için özel programlar oluşturulmalı.
Her hac döneminde böyle olaylar yaşanır. Ölen öldüğüyle kalır ama dünya Müslümanları ve Suudiler kendilerine yakışanı yapmalı. Hacda sevap almak için insanlara zulmedilmemeli.”