Gündem

Af Örgütü: Hak savunucuları davasında sadece adalet istiyoruz

11 insan hakları savunucusunun yargılandığı Büyükada davasında yarınki duruşmada karar çıkması bekleniyor

18 Şubat 2020 16:54

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç, eski direktörü İdil Eser ve üyelerinin de aralarında bulunduğu 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı Büyükada davası Çarşamba günü kararın açıklanması bekleniyor. İki buçuk yıldan uzun bir süredir asılsız suçlamalarla mücadele eden hak savunucuları, suçlu bulundukları takdirde 15 yıla kadar hapis cezasına mahkum edilebilirler.

Çağlayan Adliyesi’nde görülecek duruşma öncesinde açıklama yapan Uluslararası Af Örgütü, adaleti sağlayacak tek kararın, 2017 yazında temelsiz terör suçlamalarıyla gözaltına alınan 11 aktivistin tamamının beraat ettirilmesi olduğunu belirtti. Dünyaca ünlü kişiler ve siyasetçilerin de aralarında bulunduğu iki milyon insan bu duruşmada adalet talep ediyor. Uluslararası Af Örgütü’nün üst düzey temsilcilerinden oluşan bir heyet, duruşmaya katılacak.

 "Beraat dışında her karar zulümdür"

 UAÖ Avrupa Direktörü Marie Struthers konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu aktivistlerin yaşadığı zorluklar, Türkiye’de başkalarının özgürlüklerini savunmanın, kişinin kendi özgürlüğüne mal olabileceği ve insan haklarını savunmanın suç haline getirildiğini gösteriyor. Bu karar, Türkiye’deki adalet sistemi için bir turnusol kağıdı olacak. Uzun zamandır devam eden bu adaletsizliğe artık bir son verilmesini istiyoruz” dedi. Struthers, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Gözaltına alındıkları günden beri bu davanın Türkiye’deki bağımsız sivil toplumu susturmayı amaçlayan, siyasi güdümlü bir dava olduğu açıktı. 11 aktivist, kendilerine yöneltilen suçlamaları kanıtlayabilecek güvenilir hiçbir kanıt olmaksızın aylarca cezaevinde tutulduktan ve yıllarca yargılandıktan sonra, bu duruşmada hepsinin beraat ettirilmesi dışında verilecek her karar zulümdür.”

 10 duruşma boyunca 11 hak savunucusuna yöneltilen terör suçlamalarının asılsızlığı, devletin kendi kanıtlarıyla da olmak üzere defalarca ve kesin olarak kanıtlandı. Savcılığın meşru insan hakları faaliyetlerini hukuka aykırı fiillermiş gibi sunma girişimi tamamen başarısız oldu. Karar, bu gerçeğe uygun olmalıdır.

 “Bu kararın anlamı, mahkeme salonunun çok ötesine ulaşacak. 11 insan hakları savunucusunun beraat ettirilmesi, bundan böyle Türkiye’de sivil topluma yönelik baskıların sona ereceğinin ve insan haklarına yeniden saygı gösterileceğinin müjdecisi olmalıdır.” diyen Struthers, sözlerini şöyle sonlandırdı:

 “Tüm dünyanın gözleri mahkeme salonunda olacak. Beraat dışında verilecek her karar, hakikat ve adaletin Türkiye’ye yabancı hale geldiğini tüyler ürpertici biçimde hatırlatacaktır.”

 Dünyadan tepki yağmıştı

 Aralarında sanat dünyasından ünlü isimlerin de yer aldığı iki milyonun üzerinde kişi 11 hak savunucusu için adalet talep ediyor.  2017’de yayınlanan açık mektubun imzacıları arasında şu isimler yer alıyor:

 Edward Snowden, Ben Stiller, Mark Ruffalo, Zach Galifianakis, Whoopi Goldberg, Juliette Binoche, Ai Weiwei, James McAvoy, Anish Kapoor, Peter Gabriel, Zoë Kravitz, Nazanin Boniadi, Don Cheadle, Marisa Tomei, Adam McKay,Paul Haggis, Joshua Malina, Fisher Stevens, Claire Danes, Mike Farrell, Eva Orner, Peter Sarsgaard, Tim Roth, Kathy Najimy, Bruce Cohen, Shira Piven, Mike White, Tim Kring, Catherine Deneuve, Francois Morel, Elif Şafak, Bianca Jagger, Juliet Stevenson, Angélique Kidjo, Jane Birkin, Isabelle Huppert ve Tanita Tikaram.

 11 hak savunucusunun cezaevinde tutulduğu dönemde onlarca ünlünün imzaladığı açık mektupta şu ifadelere yer veriliyordu: “İnsan hakları savunucularının susturulduğu yerde tüm haklarımız tehlikeye girer. Onlar bizim için harekete geçti. Şimdi biz de onlar için harekete geçmeliyiz.”

"Türkiye’ye hakim baskı ortamı hak savunucularını hedef alıyor"

 Taner Kılıç, 14 aydan uzun bir süre cezaevinde tutulduktan sonra Ağustos 2018’de adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Yaklaşık dört ay cezaevinde tutulan diğer sekiz hak savunucusu Ekim 2017’de serbest bırakılmıştı. Ancak Türkiye’de muhalefete yönelik geniş kapsamlı ve şiddetli baskılar nedeniyle gözaltına alınan 10 binlerce kişi halen cezaevinde. Konu hakkında Af Örgütü'nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullandıldı

"2016’daki darbe girişiminden bu yana Türkiye’ye hâkim olan baskı ortamında daha da şiddetli hale geldi. Hükümetin darbe girişimi sonrasında uyguladığı baskılar kapsamında, sivil topluma yönelik süregelen saldırılar nedeniyle 1.300’ün üzerinde sivil toplum örgütü ve 180 medya kuruluşu kapatıldı, yaklaşık 130 bin kamu sektörü çalışanı keyfi şekilde işinden ihraç edildi."

 UAÖ’nün üst düzey temsilcilerinden oluşan ve duruşmayı izlemek üzere dünyanın dört bir yanından İstanbul’a gelen uluslararası heyette UAÖ Birleşik Krallık Şubesi Direktörü Kate Allen, UAÖ Norveç Şubesi Direktörü John Peder Egenaes, UAÖ İsveç Şubesi Direktörü Anna Lindenfors ve UAÖ Almanya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Gabriele Stein, UAÖ İsviçre Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Stefanie Rinaldi ve UAÖ İspanya Şubesi Türkiye Koordinatörü Yolanda Vega yer alıyor.

Ne olmuştu?

İstanbul Büyükada'da "insan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği" konulu bir atölye çalışması için bir otelde bir araya gelen 10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da otele düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alınmıştı.

18 Temmuz’da İnsan hakları savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla tutuklandı.

Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Yurttaşlık Derneği) ise savcının itirazı üzerine 23 Temmuz’da tutuklandı. 25 Temmuz'da Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli haftada iki gün adli kontrol şartıyla ve yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı.

Hazırlanan iddianameye Haziran 2017’den beri tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç da "şüpheli" olarak eklendi.

Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler "FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C" olarak sıralandı.

Hak savunucuları, 25 Ekim 2017’de ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Günal Kurşun, İlknur Üstün, İdil Eser, Nalan Erkem, Peter Steudtner, Özlem Dalkıran, Ali Garawi ve Veli Acu'nun tahliyesine karar verdi. Ayrıca Özlem Dalkıran ve Veli Acu hakkında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Tutuksuz sanıklar Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan hakkında 25 Temmuz 2017'de verilen adli kontrol kararı ise kaldırıldı.

Mahkeme dosyaya sonradan "şüpheli" olarak eklenen Taner Kılıç hakkında "terörizmin finansmanı ve casusluk" iddiasıyla tutuklu bulunduğu, İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dosyanın Büyükada davasıyla birleştirilmesine de karar verdi.

Taner Kılıç hakkında da 15 Ağustos 2018 günü tahliye kararı verildi.

Kasım 2019’da görülen son duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, Taner Kılıç’ın “terör örgütüne üye olma” suçundan; İdil Eser, Özlem Dalkıran, Günal Kurşun, Veli Acu ve Nejat Taştan’ın ise “terör örgütlerine yardım etme” suçundan mahkum edilmesini istedi. Savcı, Nalan Erkem, İlknur Üstün, Şeyhmus Özbekli, Ali Gharavi ve Peter Steudtner’ın ise tahliyesini talep etti