Gündem

"Adnan Oktar operasyonu gündemden düştü; acaba zülfiyâra mı dokunuldu?"

"Oktar'ın çok ciddi bir kirli arşiv tuttuğunu biliyoruz"

01 Ağustos 2018 12:51

Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan Adnan Oktar ve grubuna yönelik olarak başlatan operasyonların son günlerde medyanın gündeminden çıkmasını değerlendirdi. Eski AKP Milletvekili Emin Şirin'le görüşen Takan, "Oktar'ın çok ciddi bir kirli arşiv tuttuğunu biliyoruz" sözlerini aktardı. 

Şirin, "1 hafta 10 gündür bir durgunluk var. Bu durgunluk; acaba zülfiyâra dokunanların* müdahalesiyle mi oluyor?" sorusunu gündeme getirerek, "Benim gördüğüm kadarıyla mesele hakikaten aşikâr olan ahlaksızlıkla beraber MASAK'ın finansman kollarında yaptığı bir rapora dayanıyor" ifadesini kullandı.

Takan'ın "Adnan Oktar'ın arşivi nerede?.." başlığıyla (1 Ağustos 2018) yayımlanan yazısında Şirin şunları kaydetti:

Adnan Oktar örgütüne yönelik başlatılan operasyon birden bire gündemden düştü. Medyanın ilgisi azaldı. Her nedense!.. Siyasetçilerden de hâlâ çıt çıkmıyor... Sadettin Tantan'ın İçişleri Bakanlığı döneminde başlattığı operasyonun neden yarım kaldığını, eski AKP İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in ısrarla bu irin çetesinin üzerine giderken neden yapayalnız bırakıldığını bugüne bakınca da anlamak, yorumlamak çok mümkün!..

İstanbul polisine ve adliyesine mesafe olarak uzak bir gazeteciyim. Operasyonla ilgili bilgi ve belgelere ulaşmam teknik olarak hayli zaman alıyor. Ancak, konuyu çok yakından takip eden zaman zaman mağdur ailelerle görüşen bir isim Emin Şirin. "Acaba, operasyon ustaca gündemden mi düşürülüyor" hissine kapıldığım için kendisini aradım. Önce bu soruyu ve diğerlerini sordum. İşte telefon söyleşimiz: 

"Bu Adnan hoca meselesi başta bizi heyecanlandırdı çünkü hakikaten 20 küsür senedir Türkiye'yi kangren gibi sarmış bir çete. Fakat 1 hafta 10 gündür bir durgunluk var. Bu durgunluk; acaba zülfiyare dokunanların müdahalesiyle mi oluyor yoksa çok ciddi çalıştığını duyduğumuz savcılarımız ve polisimizin gizliliğe riayetinden mi oluyor?.. Bilmiyoruz. İnşallah ikincisidir. Ancak bir takım konular hâlâ ortada. Benim gördüğüm kadarıyla mesele hakikaten aşikâr olan ahlaksızlıkla beraber MASAK'ın finansman kollarında yaptığı bir rapora dayanıyor yani ahlaksızlık ve mali konular etrafında yürüdüğü intibaını ediniyoruz. Hâlbuki bu Adnan hoca meselesi çok daha derin bir mesele. Bir kere FETÖ ile iş birliğinin ortaya çıkarılması lazım. 98'de 'FETÖ'yü ilk ben yazdım ben ortaya çıkardım' diyen Adnan hocanın bu kirli kumpaslarda güya delil toplamada ya da delil imal etmekte FETÖ ile nasıl bir iş birliği içinde olduğunu görmemiz lazım. Bunun bir uzantısı Adnan hocadan çıkan ve ifade veren bir hanım kızımızın basına da intikal eden bir polis ifadesi var. Orada, Zarrab davasının bilirkişilerinin FETÖ tarafından organize edilip, Türkiye'ye yollandığını, bu organizasyonu Adnan Oktar'ın yaptığını ve CHP'deki bazı kişilerle görüşüp bilgi aldıklarını söylüyor. Bu işin de ortaya çıkartılması lazım. Ondan sonra bir başka konu bunun siyasi ayağı ve şantaj ayakları. Biliyorsunuz FETÖ konusunda nasıl olduysa 15 Temmuz'dan 2 sene geçmesine rağmen siyasi ayağa hiç dokunulmadı. Devlet Bahçeli'nin ısrarla hatırlatmalarına rağmen bu duyulmuyor, siyasi ayağın tetkik edilmesi. Yani muhalefet de bunu pek tabii istiyor da özellikle İYİ Parti, iktidarın yanında duran MHP'nin talepleri de kulaklara girmiyor veya duyulmuyor. Şimdi bunların nasıl olacağını göreceğiz. Beni en fazla alakadar eden konulardan bir tanesi arşivler. Şimdi Adnan Oktar'ın çok ciddi bir kirli arşiv tuttuğunu biliyoruz. Bu arşivin içinde kimler var kimler yok bilmiyorum ama önemli ve tehlikeli bulduğum konu bu kirli arşivin bir kopyası FETÖ'ye veya dışarıya çıkartılmış olması. FETÖ'ye verilmiş olması. Onun için burada ne kadar temizlik yaparsanız yapın arşivin bir kopyası iş birliği yaptığını düşündüğümüz FETÖ'de ise onun sonunda ne olacağını görmemiz lazım. Yani şu anda bir sessizlik var. Bu sessizlik ciddiyetten mi gülmemek için kendimi zor tutuyorum ama neyse ciddiyet bazen olmuyor ama ciddiyetten mi yoksa tavsamadan mı bilemiyorum ama inşallah ciddiyettendir. Ve sadece ahlak ve MASAK boyutunda kalmaz bu iş. Bu FETÖ iş birliği, siyasi etkiler şantaj vs.. konuları da ortaya çıkar diye ümit ediyorum. FETÖ'nün siyasi ayağına benzemesin inşallah.

---Siz, mağdur ailelerle görüşüyordunuz. Görüşme trafiğiniz devam ediyor mu?

Yok, hayır trafik kesildi. Şöyle söyleyeyim, dışarıya çıkan, seneler evvel kurtulan insanlar telefon edip hatta Amerika'dan bile telefon edip bugünkü gayretlerimizi hatırlayıp teşekkür ettiler. Ama bugünkü ailelerin bir sessizliği var ve bunu çok anlayışla karşılıyorum. Çünkü çocukları özellikle kızları hapiste. Ve maalesef bir beyin yıkamaya maruz kalmış bu insanlar hâlâ konuşup anlatıp adaletle de iş birliği yapmıyor gibi görünüyor. O bakımdan da ailelerin de bizle de konuşmamasını anlayışla karşılıyorum çünkü onlar da 10 sene, 20 sene, 25 senedir kaybettikleri çocuklarını kazanma arzusundalar. İnşallah içerdeki insanlar da bu tavsiyelerimizi duyarlar da Adnan Oktar'ın ve başındaki çetenin haricindekiler konuşup bu rezaletleri ortaya anlatıp polisle iş birliği yapıp her türlü hafifletici imkândan faydalanırlar diye ümit ediyorum.

---Acaba bu ailelere bir tehdit mi söz konusu?

Onu söyleyemem, olabilir yani. Adnan Oktar'ın zamanında kendisine faaliyetlerini ortaya çıkarmaya çalıştığımız zaman yaptığı tehditler ve kirlilikler düşünülürse ve Adnan Oktar'ın 2 numarası dahil bazı insanların hâlâ dışarıda olduğu düşünülürse bir tehdit veya bir ürkeklik söz konusu olabilir. Bu iş daha temizlenmedi.

---Siz medyayı da yakından tanıyan bir isimsiniz. Benim dikkatimi çeken bir husus daha var, medyanın da çok acayip bir şekilde gündeminden birden bire düştü. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Zaten sessizliğe büründü derken o manada söylüyorum. Yani polisten veya savcılıktan bilgi alamadıkları için mi sustular veya susmaları rica edildiği için mi sustular veya bilgi geldiği halde aman başıma bir şey gelmesin diye mi sustular? Onu bugün değerlendiremiyorum. Hepsi mümkün.

---Operasyonun sonunu ne görüyorsunuz?

Valla herhalde Adnan Oktar'ın faaliyetleri büyük ölçüde sınırlanmış olacak ancak tekrar söylüyorum, arşivler nerede? Arşivleri devlet ele geçirip imha ediyor mu, edecek mi, bir adli süreç sonunda mahkeme kararıyla imha edecek mi yoksa bu arşiv başka maksatlarda kullanılmak üzere bir yerlerde saklanacak mı? Veya bu arşivin bir kopyası dışarıya kaçırıldı mı? Bu konuları bilmeden nereye gideceğini öngörmek zor. Tabii benim temennim bir adli sürecin sonunda bu kirli arşivlerin tamamının imha edilmesidir. Göremiyorum bugün nereye gittiğini nerede bu arşivler? Yani poliste mi, savcılıkta mı, emanette mi? İddianameye ne kadarı girecek? Çünkü anladığım kadarıyla MASAK ve ahlaksızlık vs.. gibi konularsa tutulan arşivlerin bir kısmı, açılacak davalarla ilgisiz kalacak. İlgisi olmayan şantaj dosyaları da olabilir. Bunlar inşallah başka ellerin elinde başka maksatlarla kullanılmaz ve gerektiği şekilde adaletin elinde imha edilirler."


Zülfiyâra dokunmak: Hatırlı bir kimse veya makamı gücendirmek, darılıp gücenmesine yol açacak bir şey yapmak.