Defne Joy Foster’ın 2 Mart 2011 tarihindeki ölümüne ilişkin yeniden soruşturma açılması sürecinde önemli bir hukuksuzluk tartışması başladı. Altan ailesinin avukatları, hükmü kesinleşen davaya ilişkin süreci hatırlatarak “Kerem Altan hakkında takipsizlik kararı verildiği iddiası yalandır” açıklamasını yaptılar.
Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu yazar ve gazetecileri, “15 Temmuz darbe girişiminin medya ayağında yer almak” iddiasıyla tutuklatan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Can Tuncay, Ahmet Altan’ın oğlu gazeteci Kerem Altan hakkında Defne Joy Foster dosyası ile bağlantılı olarak ‘’terör şüphesiyle’’ yurtdışına çıkma yasağı kararı aldırttı.
Savcı Tuncay, bu karara ilişkin talebini İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği’ne 28 Kasım 2016 tarihinde yazdığı “2016/145238” soruşturma sayılı yazısıyla iletti.
Hâkimlik aynı gün karar vererek, Defne Joy Foster vefat ettiğinde yanında olan Kerem Altan hakkında adli kontrolle yurtdışı çıkış yasağı konmasına hükmetti.
Bu gelişme, dünkü bazı gazetelerde “Defne Joy Foster dosyası yeniden açılıyor”, “Defne Joy davasında ‘abi’ kuşkusu” gibi başlıklarla yer aldı.
Ancak Anadolu Ajansı’nın da aralarında olduğu birçok basın kuruluşunun Savcı Can Tuncay’ın hâkimliğe ilettiği yazıdan alıntı yaparak “doğru” biçimde aktardığı haberin, aynı zamanda önemli bir hukuksuzluğu da ortaya çıkardığına dikkat çekildi.
Kerem Altan’ın avukatlarına 1 Aralık’ta tebliğ edilen yurtdışına çıkış yasağı kararı ve bu karara ilişkin talep yazısı, Savcı Can Tuncay’ın İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği’ne “Defne Joy Foster davası” konusunda yanlış/eksik bilgi verdiğini, yurtdışına çıkış yasağı talebini de bu yanlış/eksik bilgiye dayandırdığını ortaya koyuyor.
Savcı Tuncay, hâkimliğe Kerem Altan hakkında “takipsizlik kararı verildiği” iddiasını aktarırken, yazısında Altan’ın söz konusu davada kesinleşmiş mahkûmiyeti bulunduğu bilgisine yer vermedi.
Savcı Tuncay, hâkimliğe yazısında aynen şöyle dedi:
“… Kadıköy (kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/4863 sayılı evrakı üzerinden soruşturma yürütüldüğü, sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ancak tahkikat kapsamında bir kısım çelişki ve eksikliklerin bulunduğu tespitiyle TEM Şube görevlilerince hazırlanan açık kaynak ve tahkikat evrakı tespit tutanağı, yeni delil vasfında değerlendirilebileceği mütalaa edilerek tarafımızca yukarıda yazılı evrak üzerinden yeniden açılmasına karar verildi.’’
Savcı Tuncay’ın hâkimliğe gönderdiği yazısında yer alan ‘’kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği’’ ifadesiyle, Kerem Altan hakkında yürütülen kovuşturma sonucunda mahkûmiyet kararı verilen süreç yok sayılmış oldu.
Bu durumun, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160/2 maddesinde yer alan, “Cumhuriyet Savcısı maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür’’ hükmünü ihlal ettiğine dikkat çekildi.
‘’Nüfuz kullanarak üzerini örttü’’ iddiası
Defne Joy Foster soruşturmasının yeniden açılması, Savcı Can Tuncay tarafından Ahmet Altan hakkındaki “Fetullahçı Terör Örgütü-FETÖ” üyeliği iddiasıyla birleştirildi.
Kerem Altan’ın daha önce bu soruşturmada ‘’takipsizlik’’ kararı aldığı yönündeki yanlış bilgi, “Ahmet Altan’ın nüfuz kullanarak, FETÖ ‘abileri’ marifetiyle bu sonucun alınmasını sağladığı iddiasına” da zemin oluşturdu.
Savcı Tuncay, hâkimliğe yazısında, medyadaki bazı yayınları referans göstererek “Kerem Altan’ın babası Ahmet Altan’ın nüfuzunu kullanarak, Emniyet ve Yargı’daki abiler eliyle olayın üzerinin örtüldüğü’’ yolundaki iddialara da yer verdi.
Savcı Tuncay’ın, “olayın üzerinin Ahmet Altan’ın nüfuzu ve FETÖ’cü yargı ve Emniyet mensupları eliyle örtüldüğü” iddiarını da dayanak yaparak Kerem Altan hakkında “takipsizlik kararı” verildiği izlenimi yaratması, Defne Joy Foster’ın hayatına kaybetmesinin ardından başlayan ve hükmü kesinleşen dava sürecindeki gerçeklerle çelişiyor.
Defne Joy Foster Davası’nda ne olmuştu?
Kerem Altan’ın mahkûmiyet aldığı Defne Joy Foster davasının seyri ve bu konuda son dönemde medyada yer alan bazı haberlerle ilgili olarak Altan ailesi avukatları adına Avukat Ergin Cinmen 30 Kasım’da bir yazılı açıklama yaptı.
Açıklamanın Kerem Altan hakkındaki mahkeme kararıyla ilgili bölümü aynen şöyle:
“Kerem Altan hakkında takipsizlik kararı verildiği iddiası yalandır. 02.02.2011 tarihinde Defne Joy Solmaz (Foster)’in rahatsızlanarak müvekkilimiz Halit Kerem Altan’ın evinde vefat etmesi ile ilgili olarak, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/4863 soruşturma numarası ile, ‘Ölüm nedeninin tespit edilmesi, ölüm olayında herhangi bir kimsenin kast, kusur veya ihmalinin bulunup bulunmadığının tespiti ile, bu süreç içinde ölene karşı yapılmış herhangi bir suç teşkil edici eylem işlenip işlenmediğinin tespiti amacıyla’ soruşturma başlatılmıştır.
Savcılık, ölüm olayında herhangi bir kimsenin kast, kusur veya ihmaline rastlanmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Takipsizlik kararı üzerine şikâyetçilerin Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesine yaptıkları itiraz ret edilmiş ve takipsizlik kararı kesinleşmiştir.
Kesinleşen takipsizlik kararına rağmen soruşturma Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebi ile Yargıtay’da incelemeye alınmış ve Yargıtay soruşturmanın bazı eksikliklerin giderilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı kanun yararına bozmuştur.
Yeniden açılan soruşturmada Savcı Davut Dağ 30.12.2012 tarihinde müvekkilimiz Kerem Altan hakkında TCK 98/2 (Yardım bildirim yükümlülüğün yerine getirmeme sonucu ölüme neden olma) suçlamasıyla iddianame hazırlamış ve yargılama İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi 2012/910 esas sayılı dosyası üzerinden başlanılmıştır.
Yürütülen yargılamada mahkeme; şikâyetçilerin iddialarını da dikkate alarak, olay yeri incelemesi, ölü muayene işlemi, otopsi, kriminal inceleme, Adli Tıp Kurumu raporları ve tanık beyanları sonucu tespit ettiği bulgulara göre, Defne Joy Solmaz’ın ölümünün aldığı alkol ve hastalığı nedeniyle kullandığı ilaçların bileşik yan etkileri sonucu meydana geldiğini tespit etmiştir. Kerem Altan ise Türk Ceza Kanununun 98/2 maddesi uyarınca yardım veya bildirim yükümlüğünün yerine getirilmemesi suçundan 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmış ve hükmün açıklanması geri bırakılmıştır.
İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği karara karşı hem müştekiler, hem de sanık vekilleri itiraz etmiş, yapılan itirazı İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi inceleyerek ret etmiştir. Netice olarak da İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı kesinleşmiştir.”
Savcılığın talebini kabul ederek Kerem Altan hakkında yurt dışına çıkış yasağı koyan hâkimliğin kararı:
Kerem Altan hakkında daha önce açılan davada mahkemenin aldığı karar: