Adli tıp uzmanlarının ortak kanaati Cemal Kaşıkçı’nın öldürüldükten sonra cesedinin parçalara ayrıldığı yönünde. Cesedin asitle eritildiği yönündeki iddialara ilişkin uzmanlar, “Kemik parçası kalır” diyor.
Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın cesedinin nerede olduğuna ilişkin tartışmalar devam ediyor.
- Mete Uzgur (Adli Bilimciler Derneği Adli İstihbarat Komisyonu Başkanı): “Bana göre, Kaşıkçı’nın cesedi Suudi adli tıp uzmanı tarafından parçalara ayrılarak valizlere konuldu. Ceset parçaları 15 kişilik ekip tarafından Türkiye’den kaçırıldı. Cesedi ufalamak için kanının tamamen akıtılmış olması gerekir. Parçalara ayrılan ceset parçaları, X-ray cihazında tespit edilemez. Kaşıkçı’nın cesedinin Türkiye’de bırakılması, asitte eritilmesi veya bir yere gömülmesi mümkün değil. Asidin yapılan işlemden sonra bir yere dökülmesi gerekir.
Böyle bir durum, Türk uzmanlar tarafından tespit edilirdi. Geçtiğimiz hafta Yalova ve Belgrad Ormanı’nda ceset olabileceği izlenimi ise hedef yanılmak için ortaya atılan iddialar. Fotoğrafın tamamını göremiyoruz. Sorguda ters giden bir şeylerden bahsedilse de 15 kişilik infaz timinin gelmesi ‘ters giden şeyler’ söylemini çürütüyor. Konsoloslukta delil için gerekli olan her noktaya bakılmıştır. Suudiler delilleri karartmış bile olsa büyük bir hata yaptılar. Olayın bu boyuta ulaşacağını tahmin etmediler. Başkonsolosluğa gelen 15 kişilik Suudi timin içinde üzerinde durulması gereken en önemli isim Suudi Arabistan Adli Tıp Kurumu’nun başındaki Al Tubaigy. Suudi Adli Tıp elemanı Kaçıkçı’yı parçalara bölme görevini yürütmüştür.”
‘Yakarak yok edilemez’
- Prof. Dr. Hamit Hancı (Adli Tıp Uzmanı): “Kaşıkçı’nın cesedi parçalandıktan sonra denize veya büyük çöp toplama merkezlerinden birine de atılmış olabilir. Ancak ormanda, çiftlikte, konsolosluk binasında gömülmesi en son ihtimal olarak düşünülmeli. Cesedin aside atılması gibi bir durum da söz konusu olamaz. Çünkü insan cesedi asitte tamamen erimez. Kemik ve diş parçaları mutlaka kalır. Yakarak yok etmeleri mümkün olmamıştır. Bir insanı 2 bin derecelik fırında yaksanız da kemik veya diş parçaları kalır. Kaldı ki, konsolosluk binasında üretebilecekleri en yüksek ısı şöminede 150 derece olacaktır. Cesedi toprağın derinlerine, duvarın içine veya binanın tabanına üzerine beton dökerek gömseniz bile kadavra köpekleri, naaşı bulur. Kaşıkçı’nın canlı olarak ülkesine kaçırıldığı ve geride öldürüldü süsü bırakıldığına ihtimal vermiyorum. 60 yaşında birini canlı olarak paketleyip götürmek için uyutmanız gerekiyor. Bu işlem için anestezik madde kullanmanız gerekir. Ancak bu durumda bayılttığınız kişinin nabzı, nefesi ve tansiyonun sürekli kontrol etmeniz gerekir. Ayrıca bayıltılan kişiye oksijen desteği de vermeniz gerekecektir. Bavul içerisine bütün halinde koyduğunuz kişiyi havalimanından elinizi kolunuzu sallayarak çıkartamazsınız. Bana kalırsa canlı götürmeye geldiler. Arbede sırasında veya işkence yaparlarken öldü. Paniğe kapılıp adli tıp elemanını devreye soktular. Cesedin nasıl yok edildiğine dair en ufak ipucu yok. Yüzde 99 parçalayıp götürdüler.”
‘Ceset bulunmadan cinayet diyemeyiz’
- Prof. Dr. Serhat Gürpınar (Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi): “Ceset, asitte eritilmiş, yakılmış, parçalanmış olabilir. Tüm bunlar mümkün. Ancak biz Kaşıkçı’nın ölüp ölmediğini bilimsel olarak bilmiyoruz. Cinayete kurban gittiği ancak cesedin ortaya çıkması ile mümkün olacaktır. Tek kanıt ceset ancak kanıt ortalıkta yok. Ceset bulunmadan konuşmak spekülasyondan ileri gitmez.”