Dünya

'Adil yargılama hakkına ulaşılamıyor'

Gezi olayları sırasında polis kurşunuyla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük davasında Ahmet Şahbaz'ın 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası almasını, hukukçular Deutsche Welle'ye değerlendirdi.

03 Eylül 2014 20:01


Gezi olayları sırasında polis kurşunuyla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük davasında yargılanan polis Ahmet Şahbaz, ‘olası kastla’ adam öldürme suçundan 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. 26 yıldan 33 yıla kadar hapsi istenen polise bu cezanın verilmesi kamuoyunda tepkiyle karşılanırken, Türkiye’de ‘adalet ve ceza’ sistemindeki sorunları bir kez daha tartışılmaya başlandı.

Türk Ceza Hukukçuları Derneği Başkanı Fikret İlkiz, Sarısülük davası üzerinden Türkiye’de adalet sisteminde yaşanan asıl sorunun ne olduğunu Deutsche Welle’ye anlatırken, “Türkiye’de yıllardır adalet ve demokrasi ceza davalarıyla aranıyorsa, hukuk sisteminin en baştan gözden geçirilmesi gerekir” diye konuştu. Sarısülük davasının bir ‘ceza davası’ olduğuna dikkat çeken ve her ceza davasının ardından olduğu gibi bu davada da ‘beklenen adalet’in gerçekleşmediği sonucunun çıkarıldığını söyleyen İlkiz, “Demek ki burada çok ciddi, büyük bir sorun var. Bu sorun da, Türkiye’de adil yargılama hakkına bir türlü ulaşılamadığıdır. Demek ki, bu ülkede insanlar yargıya, adalete bir türlü ulaşamıyor” diyor.

'Yeni bir hukuk sistemi şart'

Türkiye'de yıllardır ‘ceza ve yargı sistemi’ üzerindeki tartışmaların bitmediğinden yakınan İlkiz, her ceza davasının ardından ‘kamuoyu vicdanının tatmin olmadığı’ yönünde çıkarılan sonucun, Türkiye’yi büyük bir kısır döngünün de içine ittiğine dikkat çekiyor. “Ne oluyor; her yeni davanın ardından sistem iyi mi, kötü mü? İnsan hakları ihlali oluyor mu, olmuyor mu? tartışması yaşanıyor. Beklenen adalet diye adlandırılan o adalet, bir türlü sağlanamıyor” diyen İlkiz, bu soruna nasıl son verilmesi gerektiğini de şöyle anlatıyor:

“Yeni bir hukuk sistemine ihtiyaç olduğu bir gerçektir. Bu da, hukuk devleti olmakla ilgili bir sorundur. Ne yapacaksınız? Alacaksınız tüm uluslararası hukuk metinlerini, standart olarak gördüğünüz kanunları, Türk hukuk sistemindeki kanunlarla karşılaştıracaksınız. Tüm eksikliklerinizi ortaya çıkaracaksınız. Neyi yanlış yaptığınızı, nerde standartlardan saptığınızı ortaya koyacaksınız. Sonra da sil baştan kanunlarınızı yenileyeceksiniz. Bunu yaparken, hukukun ‘kimsenin hukuku’ olmadığı ilkesinden sapmayacaksınız. Demokrasi ve adalet isterken, ararken herkes için isteyeceksiniz. Sadece kararlı olmak yeter.”

Madalyonun iki yüzü

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden İbrahim Kaboğlu ise Sarısülük davasında bardağın bir dolu bir de boş tarafı olduğu prensibini hatırlatıyor. Deutsche Welle’ye dava sonucunu değerlendiren Kaboğlu, “Elbette, sonucun olumlu bir tarafı var. Önce onu söyleyelim” diyen Kaboğlu, şöyle konuşuyor:

“1 yıl sonra da olsa Ethem Sarısülük’ü vuran polisin bir ceza almış olması konunun olumlu tarafıdır. Maalesef Türkiye’de devlet görevlilerinin hak ihlalleri hep cezasız kalıyor; ya haklarında dava açılamıyor ya da açılan davalar sonuçlanamıyor. Türkiye ne yazık ki; kolluk güçlerine karşı ceza sisteminin işletilemediği bir ülke.”

Gezi olaylarına karşı bir devlet politikası geliştirildiğini, protestolara katılanların devlet tarafından karalandığını, onların dışlandığını, marjinalleştirildiğini öne süren Kaboğlu, “Davanın sonunda bir ceza var artık. Böylesi bir ortamda bu cezanın gelmesi bile Türkiye kamuoyunun iyi noktada olduğunun göstergesidir” diyor.

Kaboğlu, konunun olumsuz tarafını da “Açık öldürmeye rağmen, polise düşük ceza verilmesi, sembolik hapis cezasıyla konunun kapatılmaya çalışılması” olarak açıklıyor. Bu noktada, kamuoyunun ‘çok uyanık’ olmasını isteyen Kaboğlu, “Devlet görevlilerinin yargıyı baskı altına alma girişimlerine karşı özellikle insan hakları savunucularının harekete geçmesi gerekir” diyor. Yargı sistemi konusunda devletten gelen açıklamaların ‘çelişkili’ olduğundan yakınan Kaboğlu, “Ne yazık ki; zaman zaman ‘bağımsız yargı var’ diyen devlet yetkilileri, zaman zaman da yargıyı hedef alan açıklamalarla kamuoyunun kafasını karıştırıyor. İşte bu durumlara karşı herkesin uyanık olması gerekiyor. Yargıdan umudu kesmemek ve tüm yaşananları kayıt altına almak da hepimizin görevi” değerlendirmesini yapıyor.

Twitter'da büyük tepki

Polis Ahmet Şahbaz hakkında verilen karar, özellikle sosyal medyada büyük yankı buldu. Kararın sert eleştirildiği Twitter mesajlarında Türkiye’de adalet sisteminin insan haklarını hiçe saydığı görüşü öne çıktı. Duruşma sırasında son sözleri sorulan sanığın açıklamaları da dikkat çekti. Şahbaz, Twitter’da kimlik fotoğraflarının yayınlandığından yakınırken, tehditler aldığını söyledi. Polis olana kadar karakoldan bihaber olduğunu anlatan Şahbaz, silahını Ethem Sarısülük’e doğrudan yönlendirmediğini savundu. Ethem Sarısülük, Gezi Parkı protestoları sırasında 1 Haziran 2013’te başından vurulduktan sonra 14 Haziran’da hayatını kaybetmişti.