Gündem

Adalet Bakanlığı'ndan nafakayı 6 yılla sınırlama önerisi

22 Ekim 2020 08:25

AKP, iki yıldır üzerinde çalıştığı nafaka konusunu yeniden ele aldı. Cumhurbaşkanlığı ve parti grubunda toplantılar yapıldı. Adalet Bakanlığı, nafaka süresini 6 yılla kısıtlayan bir öneri getirdi. Alt sınır da 2 yıl olarak öngörüldü.

Nafaka konusunda yeniden düzenleme yapılması için geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanlığı ve parti grubunda toplantılar yapıldı. Adalet Bakanlığı nafaka süresini 6 yılla kısıtlayan bir öneri getirdi. Bakanlığın önerisinde, alt sınır da 2 yıl olarak öngörüldü. Toplantıda, “Süre koymak doğru değil, bazı boşanmalarda nafaka vermeye gerek yokken, bazı davalarda ömür boyu nafaka ödemek zorunda bırakılması gerekebilir. Bu konuda takdir hâkimlere bırakılmalı” değerlendirmesi yapıldı.

Hürriyet'ten Nuray Babacan'ın haberine göre bakanlığın daha önce yaptığı alternatifli çalışmada, ‘nafakanın 5 yıl süreli olması’, ‘evliliğin süresiyle sınırlandırılması’, ‘evliliğin yarısı kadar süreyle sınırlandırılması’ önerileri yer almıştı.

Ortalaması 370 lira

Kamuoyunda aylardır tartışılan nafaka konusunda çarpıcı bir tablo ortaya çıktı. Kadın Dayanışma Vakfı’nın “Yoksulluk Nafakası Araştırması Raporu”, 11 ilde, 1994-2019 tarihleri arasında açılmış 140 boşanma davası üzerinden hazırlandı. Buna göre hükmedilen nafakanın yüzde 66.4’ü 0-500 TL, yüzde 10’u 500-1000 TL arasında, yüzde 2.1’i 1000-2000 TL arasında, yüzde 2.2’si ise 2000 TL’den yüksek. Nafaka ortalamasının 370 TL olduğu görüldü. 

Hürriyet Gazetesi yazarı Fulya Soybaş, nafaka tartışmalarıyla ilgili uzmanlarla görüştü. Adalet Bakanlığı’nın ‘2- 6 yıl arası süre sınırı’ önerisini AKP'li vekiller desteklemezken, nafaka süresinin davanın durumuna göre hâkim inisiyatifine bırakılmasını isteyenler çoğunlukta. 

"Süresiz değil"

Avukat Selin Nakıpoğlu nafaka konusunda asıl mağdurun erkekler değil, kadınlar olduğunu söylüyor. Peki nasıl? Boşandığı ya da boşanma aşamasında olduğu kadına 200-300 lira nafaka vermemek için baskı yapan ve hatta şiddet uygulayan erkekler olduğunu hatırlatan Nakıpoğlu, “Nafaka miktarları kadınları yoksulluktan kurtaracak ya da çocukların bakımını karşılayacak düzeyde değil. Nafaka ödemekle yükümlü erkeklerin çoğu gelirlerini asgari ücretten göstermek, kayıt dışı çalışmak ve malvarlıklarını başkasının üzerine yapmak gibi yöntemler ile nafaka miktarını düşürmekte. Nafakasını düzenli alamayan kadınların çoğu icra takibi yoluna gitmemekte, gidenlerin ise çoğunun erkeğin ikametgâh adresini değiştirip tebligatı almaması gibi nedenlerle eli boş kalmakta” diyor.

Birçok kadının “Yeter ki yakamdan düşsün” diyerek nafaka hakkından feragat etmek zorunda kaldığını da hatırlatan avukat Nakıpoğlu “Toplumsal cinsiyet ve cinsiyete dayalı işbölümünün bu kadar keskin hatlarla çizilmiş olduğu bizim gibi toplumlarda kadınların işgücüne katılım oranı düşük. Evlilik birliği içerisinde hiç çalışmamış, çocuklara bakmış, tüm emeğini eşinin ve çocuklarının hizmetine sunmuş kadınlara boşandıktan sonra ‘Ne yaparsan yap!’ deniliyor. 45 yaşına gelmiş, 3-4 çocuk bakmış ve hiç çalışmamış bir kadın iş bulabilir mi? Evliyken ‘Aman çalışmasın, evinin kadını olsun’ boşandıktan sonra ‘Gitsin çalışsın!’ Kadının yok sayıldığı onca yıl ne olacak?” diye soruyor.

"Magazin figürleri örnek değil"

Ünlülerin ya da magazin figürlerinin yahut 2-3 zenginin eski eşlerinden aldığı nafakalardan yola çıkarak kadınların genelinin nafaka ile zenginleştiğini düşünmenin toplum gerçeğini yansıtmadığını söyleyen avukat Nakıpoğlu, “Türkiye’de yüksek nafaka oranı yüzde 1, geriye kalan yüzde 99’un 200 liralık nafakayı dahi alamadığını biliyoruz. Diyelim kadın çalışmak istedi, iş de buldu. Çocuğunu nereye bırakacak? Bakım emeğini kim üzerinden alacak?”diyor. Avukat Nakıpoğlu ‘Süresiz nafaka kaldırılsın’ şiarıyla yapılan tartışmaların anlamsızlığına Türk Medeni Kanunu’na atıfta bulunarak şu örneği veriyor: “176. maddede nafakanın kaldırılmasına ilişkin şartlar belli. Buna göre nafakasını ödeyemeyecek durumdaki kişi, dava açıp durumunu ispatlaması halinde bu yükümlülükten kurtulabilir. Ayrıca nafaka yükümlülüğü evlilik ve ölüm durumunda otomatik, nafaka alanın yoksulluktan kurtulması ve şartlarının iyileşmesi halinde ise dava ile ortadan kalkar.”