Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti hakkında, "Bütün boyutlarıyla soruşturuluyor. Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacak, her yönüyle aydınlatılacak. Kimsenin şüphesi olmamalı, yargı işliyor" dedi. Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın seçim sürecine girilmesiyle sosyal medyada aktif olmasına ilişkin de isim vermeden değinen Bozdağ, hükümlülerin sosyal medya kullanımına ilişkin çalışma yapılması gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hukuken yeniden cumhurbaşkanı adayı olamayacağı yönündeki açıklamaların sorulduğu Bozdağ, "Bunlar hukuk uydurmaya çalışıyorlar." diye yanıtladı.
Gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Bozdağ, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Bozdağ, eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin soru üzerine, soruşturma kapsamında 13 kişi hakkında tutuklama kararı verildiğini, 3 kişi için adli kontrol tedbiri uygulandığını söyledi.
Olayla ilgili bir kişinin ise halen arandığını aktaran Bozdağ, "Şu an tetiği çektiği belirtilen kişi aranıyor ama kimlik bilgileri net. Onunla ilgili kolluk kuvvetleri ve Cumhuriyet Başsavcılığı birlikte çalışıyorlar. İnşallah yakın bir zamanda o da kolluk güçlerimiz tarafından yakalanıp adalete teslim edilecek. Yani bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve kolluk güçleri, büyük bir titizlik ve itinayla soruşturmayı yürütmektedir." dedi.
Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bu konu, bütün boyutlarıyla soruşturuluyor. Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacaktır ve konu her yönüyle aydınlatılacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmamalıdır. Yargı işliyor, burada yargının ilk günden beri yaptıklarına bakılırsa kolluğun yaptıklarına bakılırsa meselenin üzerine ciddiyetle gidildiği çok açık ortada. Ama buna rağmen bu konu üzerinden de bir istismar siyaseti üretiliyor. Bu da fevkalade yanlış bir şey. Yani burada kolluğun yapması gerekir. Veyahut da yargının yapması gerekir. Yapmadığı bir şeyi kimse iddia edemez. Çünkü araştırılması gereken her konu araştırılır ve elde edilen delillere göre de soruşturma yürüyor."
Bakan Bozdağ, tetikçi olduğu iddia edilen kişinin yurt dışına çıkıp çıkmadığına ilişkin soruyu ise "Yani şu anda bir bilgi yok bu yönde elimizde. Resmi yollardan çıkması mümkün değil, hakkında yakalama kararı olduğu için resmi yollardan çıktığına dair hiçbir veri yok. Ama kaçak yollardan çıkmış olabilir mi? Ona dair de şu anda elimizde bir bilgi yok. Arama tarama titizlikle yürütülüyor." diye cevapladı.
"Kenan Deniz ve İlhan Kılıç hakkında rapor çıkmış durumda"
Bekir Bozdağ, soru üzerine, Anayasa'nın 104. maddesine göre, cumhurbaşkanının sürekli hastalık, sakatlık ve engellilik halinde hükümlülerin cezasını hafifletme ve kaldırma yetkisi bulunduğunu hatırlattı.
Adalet Bakanlığının bu konudaki genelgesine de değinen Bozdağ, şunları söyledi:
"Genelgenin yazımında birtakım yanlışlıklar vardı. Adli tıbbın uygulamalarında yanlışlıklar vardı. Adli tıp raporlarında, adeta cumhurbaşkanı yetkisini kullanır gibi şu ifadeleri kullanıyorlardı, '104. madde kapsamına girmez, 104. madde kapsamına girer.' Halbuki bu konuda kanun ve cumhurbaşkanlığı kararnamesi var, yasalarımız var. 'Adli Tıp Kurumuna sadece bilimsel ve teknik görüş sorulur' diyor. Ama onlar öyle bir yetki kullanıyorlar ki 104. madde kapsamına girip girmeyeceğine karar veriyorlar. Bu kararı verme yetkisi Sayın Cumhurbaşkanı'mıza aittir. O yüzden biz genelgemizi güncelledik. İnfaz kanununun 16. maddesine göre infaz tehiri de bu genelge içinde düzenleniyordu. İkisi bir gidince de daha çok infaz tehiri yönünde karar veriyorlardı. 'İkisi varken ondan yararlansın' diyorlardı. Şimdi biz ayırdık. Cezasının infazını tek başına cezaevinde yapamayacak kişiler hakkında ayrı rapor ama cumhurbaşkanı özel yetkisini kullanmak istediğinde de ayrı rapor verecek. İki konu tek raporda görüşülmeyecek. Bir defa bunu ayırdık. Çok net yazdık, Adli Tıp Kurumu, sadece sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali olup olmadığına dair teşhis ve tespit yapacak. Derecesini de yazmayacak. 'Kocama vardır' o kadar. 'Sakatlık vardır' o kadar. 'Sürekli hastalık vardır' o kadar. Onun dışında geri kalan konu cumhurbaşkanının takdirine aittir. Affeder, etmez veya cezasını azaltır, azaltmaz. Onun takdirinde. Şimdi bizim yayınladığımız yeni genelge, bu konudaki kargaşayı ortadan kaldıracaktır. Biz genelgeyi değiştirdik. Şimdi bir bahane kalmamış oldu. Şu anda iki kişiyle ilgili kocama haline ilişkin raporlar çıktı. Süreç devam ediyor."
Bu kişilerin isimlerinin sorulması üzerine Bozdağ, 28 Şubat davası hükümlüleri Kenan Deniz ve İlhan Kılıç hakkında Adli Tıp Kurumunun 'kocama hali'ne ilişkin rapor düzenlediğini söyledi.
Bozdağ, "Tabii o ceza işlerine gelecek, ceza işlerinden Cumhurbaşkanı'na iletilecek. Bu bir süreç tabii. Yani o yüzden henüz daha tekamül etmiş değil. Süreç işliyor." dedi.
Başörtüsü teklifi konusunda bazı muhalefet partilerinin randevu vermediği hatırlatılarak, Cumhur İttifakı'nın süreci nasıl işleteceğine dair soruyu cevaplayan Bozdağ, bunun kamuoyuna yansıyan gerekçesinin Anayasa teklifinin içeriğine ilişkin bir reddi içermediğini belirtti. Bozdağ, "Bu konu, Meclisten büyük bir uzlaşmayla geçmesi için tam uygun bir zeminde ve zamanda gelmiş durumda. Gündeme getiren de biz değiliz, Sayın Kılıçdaroğlu'dur." cevabını verdi.
"Yasal güvence istenen bir konuya, 'anayasal güvence geliyor' diye karşı çıkacaklarsa, çıkmak isteyeceklerse onların bileceği iş." ifadesini kullanan Bozdağ, "Yani herkes sorar, 'Sen yasal güvence istedin. anayasal güvence geliyor. Daha büyük bir güvenceye niye karşı çıkıyorsun?' derler." diye konuştu.
Altılı masanın ortak bildirisinde birtakım önerilerin olacağının aktarıldığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
"İpe un sermek için bahane mi arıyorlar, yoksa destek vermek için bir şey mi yapmak istiyorlar? İkisi arasında gidip geliyorum. Yani umarım sermezler. Umarım bu konuda herhangi bir bahane üretmeye girmezler. Çünkü çok açık. Yani ailenin korunmasıyla ilgili maddeye hangi saikle karşı çıkacak? Merak ediyorum, görelim ne diyecekler? Hem başını açan, hem başını örten kadınların hakkını, anayasal düzeyde koruyan bu düzenlemeye nasıl karşı çıkacaklar? Bu düzenlemelere kökten karşı çıkmayı Türk halkı affetmez."
FETÖ davalarının bilançosu
Bakan Bozdağ, kesinleşen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) davalarına ilişkin bilgiler verdi. Açılan 289 fiili darbe davasında 8 bin 725 kişinin yargılandığını, 1634'ünün ağırlaştırılmış müebbet, 1366 kişinin müebbet, 1891 kişinin süreli hapis cezası olmak üzere toplam 4 bin 891 kişinin ceza aldığını bildiren Bozdağ, sanıklardan 2 bin 870 kişinin beraat ettiğini, 964 kişi hakkında da ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğini aktardı.
FETÖ kapsamında "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla 203 bin 511 dosyanın karara çıktığını, derdest dosya sayısının 64 bin 58 olduğunu aktaran Bozdağ, derdest dosyalarda 107 bin 492 kişinin yargılandığını, karara çıkan dosyalarda ise 577 bin 616 kişi hakkında hüküm verildiğini bildirdi.
Bozdağ, tutuklu sayısının 1299, adli kontrol altında olan kişi sayısının 22 bin 636, yakalama kararı bulunan kişi sayısının 29 bin 93, hükümlü sayısının ise 16 bin 212 kişi olduğunu ifade etti.
Hükümlülerin sosyal medya kullanımı
Adalet Bakanı Bozdağ, hükümlülerin sosyal medya kullanamayacağını ancak adlarına açılan hesaplardan avukat ve aileleri aracılığıyla paylaşım yapılabildiğini söyledi.
Bu konuda çalışma yapıldığını bildiren Bozdağ, dünyadaki örneklerin incelendiğini, değerlendirme yapılmasının ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
"Sistemsizlik önerisi"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun, "Biz altı lider ortak imzayla karar alacağız" şeklindeki açıklamaları anımsatılarak, "bunun yeni bir sistem önerisi olup olmadığı" sorulan Bozdağ, bunun "sistemsizlik önerisi" olduğunu söyledi.
Anayasa'nın 8'inci ve 104'üncü maddelerini anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:
"Yürütme yetkisi ve görevi Anayasa ve kanunlara göre cumhurbaşkanı tarafından kullanılır. 104'üncü maddede cumhurbaşkanı, devletin başıdır, yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanına aittir. Bu iki madde yürütme yetkisinin münhasıran cumhurbaşkanına ait olduğunu gösterir. Çünkü cumhurbaşkanı bu sistemde yürütme organıdır. Halkın seçtiği daha önceki parlamenter sistemde olduğu gibi adı cumhurbaşkanı olan cumhurbaşkanıyla şimdiki Cumhurbaşkanı'nın adı dışında benzer hiçbir yönü yok. Çünkü o temsili görevi olan bir cumhurbaşkanı, bu doğrudan yürütme organı cumhurbaşkanı. Eskiden Bakanlar Kurulu kararı olurdu. Sistem bambaşka bir yerde. Dolayısıyla cumhurbaşkanına ait yetkileri başkalarının kullanmak istemesi ve 'Kullanacağız, imzamız olmadan olmaz' demesi, 'Protokole yazacağız' demesi bana darbecileri hatırlatıyor."
Geçmişteki darbelerde Milli Birlik Komitesi, Milli Güvenlik Konseyi ve Yurtta Sulh Konseyi'nin yer aldığını aktaran Bozdağ, "Şimdi bunlar darbecilerin 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de yaptıklarını demokratik bir seçimle eğer mümkün olursa ki öyle bir şey de gözükmüyor, boş yere kendi kendilerini yoruyorlar. Ama halk çok net bu konuda. Cumhurbaşkanı adaylarına şimdiden kabul ettirmeye çalışıyorlar. Yani 'Biz konsey kuracağız, eşgüdüm konseyi' dedi Sayın Karamollaoğlu. Sayın Davutoğlu daha ileri götürdü." ifadelerini kulandı.
Bu şekilde cumhurbaşkanı adayının vatandaşa verdiği sözleri yerine getiremeyeceğini söyleyen Bozdağ, "Sayın Davutoğlu'nun dediği olursa dün de Cumhurbaşkanı söyledi, bu Anayasa'nın yürütmeye ilişkin hükümlerinin kısmen askıya alınmasıdır ve hükümetin görevinin başkaları tarafından Anayasa'ya aykırı olarak fiilen gasp edilmesidir. Anayasa'yı ihlal olur ve sivil bir darbedir. Bu darbe teşebbüsüyle, sivil darbe hükümeti etkisiz kılmakla, hükümeti yetkisiz kılmakla, hükümeti kenara atmak arasında hiçbir fark yoktur." diye konuştu.
"FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğunu bizden daha iyi ABD bilir"
Bazı FETÖ mensuplarının iade taleplerinin çeşitli ülkeler tarafından reddedilmesine ilişkin soruyu yanıtlayan Bozdağ, konuyla ilgili süren davaların bulunduğunu, FETÖ'nün gerçek kimliğini ortaya çıkaran adli süreçlerin işletildiğini bildirdi.
"FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğunu bizden daha iyi ABD bilir." ifadelerini kullanan Bozdağ, "Türkiye düşmanlarını ve Türk düşmanlarını özel himayeye mazhar terörist statüsünde koruyorlar." dedi.
"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın adaylığı Anayasa'ya da yasalara da uygundur"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hukuken yeniden cumhurbaşkanı adayı olamayacağı yönündeki açıklamaların sorulduğu Bozdağ, "Bunlar hukuk uydurmaya çalışıyorlar." diye yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığının Anayasa ve yasalara uygun olduğunu söyleyen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın adaylığı Anayasa'ya da yasalara da uygundur. Adaylık konusunda hukuken bir şüphe yoktur. Adaylık Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı'mızın anayasal hakkıdır. Çünkü bakarsanız Anayasa'nın 101'inci maddesiyle 75 ve 77'inci maddesinin yürürlüğünü düzenleyen o kanunun 18'inci maddesi der ki Anayasa'nın 75, 77 ve 101'inci maddelerinin ilk seçim takviminin ilan edildiği tarihte yürürlüğe girer. İlk seçim ne zaman oldu? Bu 17 değişikliğinden sonra 2018'de oldu. Dolayısıyla bu maddelerin yürürlük tarihi 2018'dir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız o zaman ilk defa yürütme organı devletin başı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk başkanı olarak seçilmiştir ve 2023'teki seçimi ikinci seçimdir. Anayasa çok açık. Hiç yoruma ihtiyaç yok. Yoruma da izin vermiyor. Bu maddelerin yürürlüğünü koyuyor. Siz yürürlüğünü 2018'de başlatan Anayasa hükmüne rağmen, 'Geçmiştekinin adı da cumhurbaşkanıydı, o da iki defa seçiliyordu. Sizin bu yeni hakkınızı geçmişteki hakkınızdan mahsup ederiz.' diyen bir yorum yapılıyor. Bu kabul edilemez. Hiçbir hak bir defa geçmişte kullanıldı diye mahsup edilemez."
Bozdağ, artık Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı adaylığının tartışma konusu yapılmasının bırakılması gerektiğini ifade ederek, "Boş yere orada enerji harcamalarına hacet yok. Ama yok şunu diyorlarsa 'Tayyip Bey meydana çıkarsa biz bunu yenemeyiz. Hiç olmazsa adaylığını engellersek biz avantajlı oluruz' diyorlarsa, uğraşsınlar. Engellik bir şey yok. Çünkü Anayasa açık, yasa açık, Anayasa Mahkemesi kararı açık. Burada herhangi bir Anayasa'ya aykırılık kesinlikle söz konusu değil." diye konuştu.
Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nun birleştirilmesi konusunda geçmişte çalışma yaptıklarını ama gerçekleşmediğini belirten Bozdağ, "Yeni dönemde biz bunları birleştireceğiz, tekleştireceğiz. Bu tartışmaları sona erdiren bir adım atacağız." dedi.
Bozdağ, Cumhurbaşkanının seçimi yenileme kararı alma yetkisinin "Meclisin feshi" olarak anlatıldığını ancak bunun doğru olmadığını dile getirdi.
Açık cezaevindekilere Covid-19 salgını nedeniyle verilen iznin süresinin 31 Temmuz'da dolacağı hatırlatılarak, sürenin uzatılıp uzatılmayacağı ve yeni bir infaz düzenlemesi yapılmasının gündemlerinde olup olmadığı sorulan Bozdağ, her iki konunun da şu an gündemlerinde olmadığı cevabını verdi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 13 Kasım 2022'de İstanbul İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısına ilişkin de Hazni Gölge'nin Bulgaristan tarafından Türkiye'ye iade edildiğini anımsattı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve avukatlarının, "kamu görevlisine hakaret" suçundan yargılandığı davanın hakimleri hakkında reddi hakim taleplerinde bulunduğunu belirterek, "CHP Genel Merkezinden hakim mi bulacağız? Böyle şey mi olur? Hakimler bu milletin hakimleridir. Kararı verirken bu milletin hakimleri Anayasa'ya, kanuna ve hukuka bağlı, vicdani kanaatlerine göre karar verirler." dedi.
Bozdağ, gazete, televizyon ve ajansların Ankara temsilcileriyle Dikmen Hakimevi'nde 2022 Yılı Değerlendirme Toplantısı düzenledi, soruları yanıtladı.
Kira artışlarının yüzde 25 ile sınırlandırılmasına ilişkin soru üzerine Bozdağ, 1 yılı kapsayan kira artış oranına ilişkin düzenlemenin süresinin dolmak üzere olduğunu söyledi. Tarafların anlaşması halinde farklı oran üzerinden kira kontratı yapabileceklerini, düzenlemenin itilaf halinde uygulanacak hukuku ortaya koyduğunu bildiren Bozdağ, "Kanun çok açık, çok net. Ama taraflar farklı bir değerlendirme yaptığında, o tarafları bağlar. Konu yargıya intikal ettiğinde yargı, kanun neyi emrediyorsa o çerçevede gereğini takdir eder." dedi.
Bozdağ, kara para aklama soruşturması kapsamında ABD'de hakim karşısına çıkan Sezgin Baran Korkmaz'la ilgili iade talebi bulunduğunu, Korkmaz'ın iadesine ilişkin şu ana kadar bir karar olmadığını, Türkiye'nin süreci takip ettiğini, iadesi halinde yasal sürecin kaldığı yerden devam edeceğini söyledi.
"Dezenformasyon yasası" olarak bilinen düzenlemeye ilişkin soruyu yanıtlayan Bozdağ, yasanın kamu güvenliği, genel sağlık ve ülkenin iç ve dış yararları gibi genel konuları kapsadığını belirtti. Bozdağ, "Bu suçun oluşması kanunda o kadar zor şartlara bağlanmış ki bir kişi 'bir yazı yazdı, kamu barışını bozdu' denemez. Buradan benim gördüğüm kadarıyla kolay kolay soruşturma açılması yasal şartlar açısından zor gözüküyor. Kamu barışının bozulması şartı öyle kolay oluşan bir şart değil." dedi.
Yargıda cezasızlık algısını ortadan kaldırmak için ceza miktarı düşük suçlarla ilgili bakanlıkça yürütülen bir çalışma olduğunu kaydeden Bozdağ, bazı suçlarda ise cezanın kamu yararına çalışma şeklinde düzenleneceğini söyledi.
"Çocuklarla ilgili alınması gereken tedbirleri alıyoruz"
"Kadın ve çocuklara yönelik taciz suçlarında şüphelilerin gözaltına alındıktan sonra hemen serbest bırakıldıklarının" ifade edilmesi üzerine Bozdağ, çocukların hak ve hukuklarını koruyacaklarını söyledi. Anayasa'da çocuklarla ilgili pozitif ayrımcılık düzenlemesi yaptıklarını, çocukların korunmasına ilişkin kanun çıkardıklarını, çocuk ağır ceza mahkemelerini kurduklarını anlatan Bozdağ, çocuklarla ilgili önemli reformlara imza attıklarını vurguladı.
Ancak soruşturmaların delille işlediğini belirten Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İddia varsa, onu teyit eden delil yoksa karşı taraf da bunu reddediyorsa savcı ne yapacak? Böyle bir durumda savcı ne yapıyor? Elinde bir delil olmadığı için ona göre bir tedbir kararı talep ediyorsa edebilir veya başka bir şey düşünür. Ama daha sonra süreç o şekilde kalmıyor. Savcı bunu kolluğa havale ediyor. Şikayeti araştırıyor. Delilleri topluyor. Delilleri topladığında bakıyor ki doğru, o zaman da gereğini yapıyor. Yani burada suçlunun himayesi veya bir mağdurun korunmamasıyla değil, tamamıyla delil durumuyla alakalı. Savcı delille bağlı. Çocuklarla ilgili zaten alınması gereken tedbirleri alıyoruz. Savcılarımız, hakimlerimiz, bu konuda emin olun en az buradakiler kadar duyarlı ve hassasiyet gösteriyor. Yani dosyada delil varsa, şüphe bile varsa ona göre davranıyorlar ve genelde aleyhte değerlendiriyorlar. Bu konuda hassasiyetin yüksek olduğunu bilmenizi isterim. Yani bazı olaylar üzerinden hassasiyet yokmuş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor, bu doğru değil."
Bozdağ, HDP'nin kapatılma davasına ilişkin soruya karşılık, yargı sürecinin devam ettiğini, bu konuda kanaat paylaşmayı doğru bulmadığını söyledi.
Davanın ne zaman sonuçlanacağının sorulması üzerine Bozdağ, "Davalı parti temsilcileri savunmalarını yaptıktan sonra, savunmanın yapıldığı gün de karar verebilir, karar için ayrı bir güne de duruşmayı tehir edebilir. Bu tamamen mahkeme başkanının takdirinde. Bu konuda bizim söyleyeceğimiz şey o. Mahkemenin kararı her ne yönde olursa olsun bizim yapmamız gereken o karara saygı duymaktır. Bundan daha fazla söylememiz de yanlış olur." dedi.
"İade talebi dosyaları yeterinden fazla delille dolu"
"Hükümlülerden elektrik, su ve yemek ücreti istendiğine" ilişkin soru üzerine Bozdağ, tutuklu ve hükümlülerin ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılandığını söyledi. Bozdağ, hükümlünün ihtiyaçları dışında kullandığı özel bir takım elektrikli aletler, araç, gereç ve malzemeler bulunduğunu, bunlarla ilgili tahsilat yapıldığını, yakında bir yönetmelik değişikliği yapacaklarını, özel olarak kullanılan araç, gereç ve malzemenin elektrik ücretinin mesken tarifesi üzerinden tutuklu ve hükümlülerden tahsil edileceğini bildirdi.
Almanya'daki darbe girişiminin ardından Türkiye'ye sığınan olup olmadığının ve darbecilerden Türkiye'ye sığınan olursa iade edilip edilmeyeceğinin sorulduğu Bozdağ, Türkiye'ye henüz kimsenin gelmediğini belirterek, "Onlar kaçacakları yeri iyi biliyorlardır. Ama bize gelirse bakacağız, değerlendireceğiz. Ben şu kadarını söyleyebilirim, böyle bir konu söz konusu olduğunda bize nasıl davranıyorlarsa biz de onlara öyle davranıyoruz. Bizim yaklaşımımız şu; kim bize nasıl davranıyorsa Türkiye'den aynı davranışı görecektir. Bize kapılarını kapatana biz de kapılarımızı kapatıyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının iade taleplerine yönelik soru üzerine Bozdağ, bazı ülkelerde siyasi iradenin, bu kişileri verme taraftarı olmadığı için topu yargıya attığını aktararak, şöyle devam etti:
"Biz Amerika'ya şunu söyledik, FETÖ başta olmak üzere diğerlerinin dosyalarını siz gönderin yargıya. Amerikan yönetiminin bu konuda Türkiye'ye karşı tutumu aramızdaki ikili anlaşmalara da aykırı ve dayanaksız bir tutum. Türkiye çok haklı. Gönderdiği dosyalar yeterinden fazla delille dolu. Buna rağmen iade yapılmıyor. Yani burada çok açık bir şekilde ülkelerin bu konuda himayesi var. Biz bunu görüyoruz. Ona göre de politikalarımızı üretiyoruz. Israrlı şekilde Türkiye bunların iadesini sağlamaya devam edecektir. Onlar reddetti diye biz vazgeçmedik, vazgeçmeyiz."
"Hakimi kurul değiştiriyor"
"Özellikle kamuoyunun yakından takip ettiği davalarda muhalefetin 'hakimlerin değiştirilmesi suretiyle yargıya müdahale edildiği' yönünde eleştirileri var. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?" sorusuna karşılık Bozdağ, Adalet Bakanının hakim tayin etme yetkisi bulunmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"İstanbul'da, yani somutlaştıralım bu olayı, hakimi kim değiştirmiş? Adalet Bakanı mı değiştirmiş? Hakimi kurul değiştiriyor. Defalarca söylüyoruz. HSK Birinci Dairesi değiştirir bunu. Bizim bir alakamız yok. Bu hakimi Sayın İmamoğlu ve avukatları reddettiler. Savundukları hakimi, bize karşı adil değil, bize karşı tarafsız değil, dolayısıyla bu hakimin bizim davamıza bakmasını, karar vermesini doğru bulmuyoruz diye hakimi reddettiler. Üç defa reddettiler. Ret kararı reddedilince bir de itiraza götürdüler. Şimdi reddettikleri, 'Tarafsız değil' dedikleri hakimi göklere çıkarıyorlar. Ondan sonra yerine gelen hakim karar verdiğinde ona da yapmadıkları hakareti, yapmadıkları saygısızlığı bırakmıyorlar. Bu hakimi de reddettiler. Ne yapacağız? CHP Genel Merkezinden hakim mi bulacağız? Böyle şey mi olur? Yani hakimler bu milletin hakimleridir. Kararı verirken bu milletin hakimleri Anayasa'ya, kanuna ve hukuka bağlı, vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Burada hukuka uygun davrandı, kanunları uyguladı diye linç edilen bir hakimi görüyoruz. Yani böyle bir şey olmaz. Bunu biz kabul edemeyiz. Bak şimdi ne yaptılar? Üç duruşma, hatırlarsanız karardan önce, bundan önceki duruşmada binlerce insanı illerden taşıdılar. Billboardları döşediler. Ondan önceki duruşmada da aynı şeyleri yaptılar. Son duruşmada da aynı şeyler, yani her duruşmada yargıyı etkilemek için uğraş veren bir yaklaşımı görüyoruz. Her duruşma öncesi İstanbul Adliyesi'nin önünde binlerce insan toplandı, daha doğrusu topladılar. Sadece İstanbul'dan değil, civar illerden. Son üç duruşmanın üçü de böyle. Karar çıktı, çıkacak şeklinde her defasında hazırlıklı ve billboardları da döşeyerek hakimlere, savcılara karşı da saygısız bir dil kullanarak bunu yaptılar. Bu hoş bir şey değil."
"Halk mağduru destekler ama mağdura yatanı desteklemez"
Yargı üzerinden siyaset yürütmenin doğru olmadığını dile getiren Bozdağ, "Hepimizin bu konularda dikkatli olması lazım. Siyaseti bu işe bulaştırmak isteyenler, bu işin üzerinden siyasi rant peşinde koşanlar... Yani ben daha önce de söyledim, halk mağduru destekler, mağdura destek olur ama mağdura yatanı desteklemez. Bunlar mağdura yatıyorlar ama mağdura yatmayı da beceremediler." dedi.
Bozdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutumunu da eleştirerek, şunları söyledi:
"Şöyle bir bakın o fotoğrafa, yani böyle kucaklaşma, hiçbir mağdur fotoğrafı ona benziyor mu? Ben sunuculuk yapan bir mağdur görmedim. Siz gördüyseniz söyleyin, birisi mağdur olmuş da mağduriyetiyle ilgili toplantı yapılıyor, bir sürü insan, sunucu mağdur olan. Siyasi istismar yapıyorlar. Halk bunu gördü, senaryoyu gördü, senaristi gördü, oyuncuları gördü. Bekledikleri siyasi rantın orada olmadığını düşünüyorum. Bunu daha fazla uzatmaya gerek yok."
"Çocukların ihtiyaçları devlet tarafından karşılanacak"
Cezaevinde bulunan çocuklar hakkında konuşan Bozdağ, bu çocukların ihtiyaçlarının büyük kısmının devlet tarafından karşılandığını, bundan sonra ise tamamının karşılanacağını kaydetti.
Aile içi ve kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin bir genelgenin de güncellendiğini anımsatan Bozdağ, iki hususu öne çıkarmak istediklerini dile getirdi.
Bozdağ, şunları kaydetti:
"Birincisi, ihtisaslaşmayı sağlamak amacıyla aile içi ve kadına yönelik şiddet suçları soruşturma bürolarında görevli Cumhuriyet savcılarının zorunlu durumlar dışında farklı işlerde görevlendirilmemesi ve bu amaca aykırı iş bölümü değişikliği yapılmaması. Şimdi bu büroda savcı sadece bu işe bakacak. İstisnai zorunlu hal dışında başka bir büroda bu savcılara görev verilemeyecek. Cumhuriyet başsavcılıklarına doğrudan yapılan şikayet başvurularında mağdurun beyanı bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından alınacak. Yani kolluk, mağdurun beyanını almayacak, savcıya müracaat ettiğinde. Bu da yeni bir gelişme. Ama karakola müracaat ettiğinde tabii karakol sıcağı sıcağına ifade alacak. Ama savcıya müracaatta savcı bizzat kendi ifadesini alacak."
7. Yargı Paketi
Adalet Bakanı Bozdağ, 7. Yargı Paketi'ne ilişkin detayları da paylaştı.
Evde haciz uygulaması için hakim kararı gerekeceğini anımsatan Bozdağ, bunun özel hayatın gizliliği ve evdeki mahremiyetin korunması bakımından son derece önemli olduğuna vurgu yaptı.
Uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili de önemli değişiklikler bulunduğunu aktaran Bozdağ, sentetik katinon, sentetik opioid ve amfetamin ile bunların türevlerinde cezaların artarak, en az 15 yıl olacağını bildirdi. Bozdağ, "Çünkü şu anda Türkiye'de amfetamin maalesef bayağı arttı." dedi.
Bozdağ, denetimli serbestlikte de düzenleme getirileceğini kaydetti. Disipline eden, sürekli kontrol getiren bir sistemin getirileceğini aktaran Bozdağ, uyuşturucu kullananların tedavi için de ayrı cezaevlerinin kurulacağını ve tedavinin zorunlu olacağını anlattı.
Avukatların mesleklerinin ilk beş yılında baro aidatı ödememesine ilişkin düzenleme olacağını belirten Bozdağ, harçlardan adli yardım için aktarılan payın da yüzde 2'den 3'e çıkarılacağını kaydetti.
Bozdağ, yeni avukatlara büro kurmaları için destek verecek yeni bir çalışma yapacaklarını, 7. Yargı Paketi kapsamında arabuluculuğun kapsamının da genişletileceğini aktardı.
Göçmen kaçakçılığıyla mücadelede ceza alt sınırının 3 yıldan 5 yıla çıkarılacağını belirten Bozdağ, kaçakçılıkta kullanılan araç, gereçlere el konulması ve bunun emniyet, jandarma, Sahil Güvenlik ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılmasına da imkan getirileceğini söyledi.
Savunma sanayinde çalışan mühendisler ve teknik elemanların başka ülkelerin hedefi haline geldiğini dile getiren Bozdağ, bu konuda tedbir alınacağını ifade etti.
Bozdağ, Bölge Adliye Mahkemelerinin adının "Adli İstinaf Mahkemesi ve İdari İstinaf Mahkemesi" olarak değiştirileceğini bildirdi.
Ceza infaz kurumu memurlarının görevdeyken hayatını kaybetmeleri halinde de şehit sayılmaları yönünde düzenleme yapılacağını aktaran Bozdağ, "Görev başında bir polisimiz, askerimiz şehit düştüğünde ona devletimiz ne imkanlar veriyorsa cezaevindeki gardiyanlarımıza da görev başında şehit olduğunda aynı imkanları getiriyoruz." dedi.
Bozdağ, 7. Yargı Paketi'nin yarın ya da sonraki gün Meclise sunulabileceğini sözlerine ekledi. (AA)