Gündem

Adalet Akademisi'nden “bağımsız hâkim ve savcı” çıkar mı?

Adalet Akademisi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden kurulması yargı bağımsızlığı tartışması yarattı

05 Mayıs 2019 07:30

DW Türkçe - Hilal Köylü

Türkiye'de hakim ve savcılar başta olmak üzere yargı alanında çalışanlara eğitim verecek Türkiye Adalet Akademisi'nin  Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden kurulması, yargı bağımsızlığı açısından bazı soru işaretleri yarattı. Kamu tüzel kişiliğinde, bilimsel, idari ve mali özerkliğe sahip akademinin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulmuş olması hukukçular tarafından hem "anayasaya aykırı” bulunuyor, hem de “yargının bütünüyle cumhurbaşkanının eline teslim edilmesi” olarak görülüyor.

Hakim ve savcıları eğitmek, yargıda bağımsız kararların hakim olmasını sağlamak amacıyla 31 Temmuz 2003'te kurulan Türkiye Adalet Akademisi, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin hemen ardından “Gülen yapılanmasının hizmetinde” olarak gösterilmişti. Akademi bu yüzden, Temmuz 2018’de Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılmıştı. Akademinin kapatılmasının ardından aynı KHK ile Hakim ve Savcı Eğitim Merkezi kurulmuştu. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Adalet Akademisi'nin yeniden kurulmasının yanı sıra bu merkez de kapatıldı.

Kaboğlu: Akademi yasa ile kurulmalıydı

Anayasa hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu, akademinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulmuş olmasının anayasaya aykırılık oluşturduğu görüşünü dile getirenlerin başında geliyor. DW Türkçe'ye konuşan Kaboğlu, neden böyle düşündüğünü “Akademi yasa ile kurulmalıydı. Yetki sorunu ötesinde, böyle bir akademi, kendisine verilen görevlerin gereği olarak özerk bir yapıda bir kuruluş olarak öngörülmeliydi” sözleriyle dile getiriyor. Kaboğlu, sözlerini “Oysa akademinin, başkanlık merkezli, Adalet Bakanlığı’na bağlı bir idari-siyasal birim olarak öngörüldüğünü anlıyoruz. Bu açıdan hukuk devletinin gerekleri doğrultusunda hakim ve savcı adaylarına üst düzeyde hukuki ve bilimsel bir formasyon verme hedefini gölgeleyici zaafları beraberinde getiriyor” diye sürdürüyor.

TOBB Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Olgun Değirmenci de, yargı bağımsızlığının bir ülkede sağlanması için hakim ve savcıların seçilmeleri ile eğitilmelerinin tam bağımsız organ tarafından sağlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Değirmenci, “Cumhurbaşkanına bağlı, özerk kurum olur mu” sorusunu yanıtlarken, mevcut sistemde cumhurbaşkanının hem devletin hem de yürütmenin başı olduğunu hatırlatıyor ve “Adalet Akademisi sözkonusu olduğunda biz demek ki cumhurbaşkanını devletin başı olarak algılayacağız. Eğer onu sadece devletin başı değil de yürütmenin de başı olarak algılayan bir akademi olursa o akademinin anlamı olmaz” diyor.

“Tam özerklik sağlanacak”

“Akademi tam bağımsız çalışacak mı, bütünüyle özerk olacak mı” sorularına Adalet Bakanlığı ne yanıt veriyor? DW’ye bilgi veren bakanlık yetkilileri “Akademinin kuruluşu, önümüzdeki sürece ait yargı reformlarının bir parçası. Elbette özerk olacak. Elbette, kimsenin güdümünde olmayacak. Yargının kalitesini, standardını yükseltmek istiyoruz. Akademinin denetimini de adalet müfettişleri yapacak” mesajı veriyor.

Merkezi Ankara'da olacak akademi, başkanlık ve danışma kurulundan oluşacak, Adalet Bakanlığı’na bağlı çalışacak. Akademi, hakim ve savcı adayları ile hakim ve savcılara yönelik eğitim programları düzenleyecek. İstekler doğrultusunda noterler ve avukatlar ile eğitim ve öğretim hizmetlerinden faydalanması uygun görülen kişilere yönelik de eğitim verebilecek. Akademi, hukuk ve adalet alanını ilgilendiren konularda uzmanlık ve sertifika programları ile kurs, seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler de düzenleyebilecek.

Akademinin danışma kurulu akademisyenler ve hakimlerden oluşacak. Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri ve öğretim görevlileri ile araştırma görevlileri de akademide öğretim elemanı olarak görevlendirilebilecek. Yargıtay ve Danıştay üyesi, hakim ve savcılar, avukatlar, noterler de akademide ders verebilecek.

“Ülkede kuvvetler ayrılığı yok”

Bir dönem İstanbul Barosu başkanlığı da yapmış, avukat Turgut Kazan da akademinin "tam bağımsız çalışıp” bir yandan da, "tam bağımsız hakim, savcı” yetiştirmesinin mümkün olmadığını savunuyor. Avukat Kazan, "Türkiye’de kuvvetler ayrılığı olmadığı için, tüm yargı birimleri gibi akademi de  Cumhurbaşkanı Erdoğan için çalışır” diyor.

Kazan, "Eskiden Gülencilerin yuvasıydı, şimdi de AKP’nin yuvası olacak akademi. Akademi yetiştirse yetiştirse saraya gönülden bağlı hukukçular yetiştirir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruk atanı sorgulayan yargıç Ensar Vakfı şube başkanı, eski istihbarat daire başkanı Sabri Uzun’u tutuklayan yargıç AKP'li bir savcıysa, gerisini düşünmeye bile gerek yoktur” değerlendirmesinde bulunuyor.

 “Her şeye rağmen hukuk devleti”

AKP'nin hukukçu kurmaylarından eski vekil, avukat Ahmet İyimaya ise Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaşadığı sorunları zaman içinde atlatacağını ve yargıda tam bağımsızlığın sağlanacağına inanıyor. İyimaya “Darbe değil, işgal girişimiydi. Adalet Akademisi de işlevini Gülencilerin işgaliyle kaybetmişti. Kapatılmadan tasfiye de edilebilirdi ancak siyaset kurumu kapatmayı tercih etti. Türkiye’nin her şeye rağmen bir hukuk devleti olduğunu unutmayalım” diyor. İyimaya, Türk Adalet Akademisi’nin hukukta eksiği hissedilen hakim ve savcı kalitesini zaman içinde sağlamazsa zaten hemen farkedileceğini söylüyor ve “Bu yüzden, tam bağımsız olacaktır. Akademiye zaman vermek gerekir” diye konuşuyor.