Gündem

Adalar Sivil İnsiyatifi'nden 6 Şubat açıklaması: Artık yeter diyoruz!

06 Şubat 2025 19:32

Adalar Sivil İnsiyatifi tarafından sosyal medya hesaplarından 6 Şubat depremlerinin ikinci yılı nedeniyle açıklama yapıldı. Açıklamada, "Şimdilik (!) bir felakete maruz kalmadan ayakta duran kişiler olarak, felaketlerden etkilenen kişilere karşı bir sorumluluğumuz var!" ifadeleri kullanıldı.

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

"Bugün 6 Şubat felaketinin 2. yıldönümü.
Bu büyük acıyı paylaşmaya, hissetmeye çalışıyoruz.

Başkalarının maruz kaldıkları, yaşadıkları felaketleri onlar gibi hissetmemiz mümkün değil, biliyoruz.

Ama bu durum; sorumluluklarımızı da bilmeyeceğimiz anlamına gelmiyor ve öfkemizi dindirmiyor.
Hesap sorulmasını, suçluların ortaya çıkarılmasını ve yüzleşme için daha fazla çaba gösterilmesini gerektiriyor.

Artık yeter diyoruz!

Şimdilik (!) bir felakete maruz kalmadan ayakta duran kişiler olarak, felaketlerden etkilenen kişilere karşı bir sorumluluğumuz var!

Her felaketten sonra gerçekler ortaya çıkıyormuş gibi oluyor.
Sonrasında bu gerçeklerin üzerine perde çekiliyor.
Her defasında bir riya aleminin inşasına girişiliyor.

Buna artık yeter diyoruz. Sorumluların hesap vermesini talep ediyoruz.

17 Ağustos felaketinden bugüne bir çeyrek asır geçti.

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, bu milat” dendi. Ama geçen çeyrek asır içinde yerleşim alanları daha da güvensiz hale geldi. Tam 7 kere de imar affı çıkarıldı.

6 Şubat’ı anmak için televizyon kanallarında tekrarlanan kamu spotunda şu sözler yer alıyor: “Her zorluk karşımıza çıktığında dimdik dururuz, bir oluruz.” Tamam dimdik olalım, bir olalım da bu zorluklar ya da felaketler neden karşımıza çıkıyor?

Ayrıca hayatını kaybedenlerin yakınlarına, acıları yaşayanlara soruluyor mu, onlar da bu zorluklar karşısında dimdik durabiliyorlar mı?

Eğer dimdik ayakta duracak isek, bu milyonlarca insanı bu travmatik durumdan kurtarmak gerekmez mi?

Suçlu kim? Felaketlere davetiye çıkaran, imar afları çıkaran, haksız kazançlar elde etmek için yapılaşma izinleri veren siyasetçiler mi? Yoksa güvenli yapılar yapamayan müteahhitler mi? Yoksa bilimi, akılcılaştırma fırsatlarını, kamu imkanlarını kendi çıkarları için kullanan, karanlık ilişkiler kuran bürokratlar, uzmanlar mı? Kim suçlu?

Televizyon kanallarında halkı suçlayan kişiler de gördük. Eğer halk istemese, siyasetçiler, uzmanlar bu hataları yapmazmış!

Bu kadar yalan, bu kadar riyakarlık biçimine artık yeter diyoruz.

Türkiye’nin çarpık şehirleşme düzeni milyonlarca insanın kendi mezarları olacak binalarda yaşamasına sebep oluyor. Felaketlerin nedeni depremler, fay hatları, binalarmış gibi gösterilerek halk aldatılıyor.
Geleneksel denilen yapılarda yaşayan insanlara bir şey olmadığını ama planlı, imar izinleriyle ve mühendislik, mimarlık hizmetleriyle gerçekleştirilmiş yeni beton yapıların altında insanların ezildikleri görülmez kılınmaya çalışılıyor.

Yüzleşilmeyen felaketlerle kırımların, katliamların hiçbir farkları yok.
Her felakette önce yaşamlar yok oluyor. Arkasından da bu yok oluşun ortaya koyduğu gerçekler yok ediliyor.

Bu nedenle yüzleşme talep ediyoruz. Sorumlular hesap vermedikçe, felaketleri hazırlayan koşullarla yüzleşilmedikçe daha büyük felaketlere doğru yol alıyoruz.

Felaketlerden beslenilmesini, sorumluların hesap vermek yerine büsbütün insanları kendi patronajlarına almalarını, hayatta kalanları kendilerine mecbur bırakmalarını kabul etmiyoruz ve yeni felaketleri hazırlayan büyük bir suç olarak görüyoruz.

Artık yeter diyoruz.

Yüzleşme istiyoruz. Suçluların ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
Gelecek için umutlu olmak istiyoruz. Felaketlerin milyonlarca insanda yarattığı karamsarlığın, acıların, yaşanan travmanın sona ermesini istiyoruz.

Yangınlarda, depremlerde, sel baskınlarında doğal afetler denilerek geçiştirilen tüm olaylarda sorumluların bulunmasını ve ceza almasını bekliyoruz..."