Dünya

AB'nin mülteci çıkmazı

Brüksel’de bir araya gelen AB içişleri bakanları, sığınmacı krizi konusunda kesin kararlar alamadı. DW'den Bernd Riegert, AB’nin dayanışma karşıtı politikasının bir an önce değişmesi gerektiği görüşünde.

15 Eylül 2015 16:19


Lüksemburg dönem başkanlığı, AB içindeki derin çatlağı olası bir uzlaşma belgesiyle güçlükle kapattı. İçişleri bakanları ,büyüyen sığınmacı krizine hızlı, dayanışma içeren bir ortak yanıttan çok uzakta. Yeni gelenlerin AB ülkelerine mantıklı bir şekilde dağıtılması yönündeki karar ekim ayına ertelendi. Çoğu Doğu Avrupalı ve aynı zamanda İngiltere duvar örüyor.

Sadece tek bir “siyasi uzlaşı“ yani sığınmacı, yardımseverler ya da sınırı koruyan görevliler üzerinde gerçekte bir etkisi olmayacak değersiz sözler söz konusu. İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, “Bu bize yetmez“ ifadeleriyle durumu ortaya koydu. Alman sınırlarının daha sert şekilde korunması aracılığıyla Avrupalı partnerleri üzerinde oluşturmak istediği baskı açıkça görünüyor ki işe yaramadı. AB ülkelerinin çoğunluğu dağılımı savunsa da şu ana kadar neredeyse hiç sığınmacı kabul etmemiş ülkeler zorunlu kotadan bahsetmek istemiyor.

Çözüm yok

Yunanistan, İtalya ve Macaristan'dan gelen 160 bin kadar sığınmacının iki yıla yayılmış dağılımı, Balkan rotası boyunca yer alan sınırlardan Almanya'ya kadar var olan dramatik durumu değiştirmeyecek. Yüz binlerce insanı barındırma sorununa Brüksel'de hiçbir yanıt yoktu. Bakanların AB'nin dış sınırlarının korunması gerektiği yönündeki sürekli tekrar edilen talebi şu anlama geliyor: İçeri daha az sığınmacı ya da iltica arayan insanı salın. Oysa dış sınırların kapanması -Yunanistan ve İtalya açıklarında- denizde muazzam bir masrafa bağlı.

Sığınmacı ve iltica başvurusunda bulunanların “hotspot” adı verilen büyük ve hızlı kabul merkezlerine seyahat etmelerine izin verilmesi fikri ise sadece bir illüzyon. Bu bağlamda İtalya'nın Katanya bölgesinde oluşturulması amaçlanan pilot proje sadece plan aşamasında. Yunanistan somut planlamaya başlayacağını bildirdi. Dış sınırların güvence altına alınması başarının anahtarıysa, o zaman yabancı düşmanı Macar Viktor Orban, dikenli teller çekerek doğruyu mu yapıyor yoksa?

Önce Schengen sonra da Birlik mi düşecek?

Almanya'nın sürpriz biçimde getirdiği sınır kontrolleri Brüksel'de eleştirilmedi. Tam aksine, daha fazla ülke sıraya girdi. Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Hollanda sınır kontrollerini kaldıran Schengen Anlaşması'na istisnai düzenlemeler getirilmesi çağrısında bulundu. Sığınmacılar ve iltica arayanlar için Avrupa'da ilerlemek şimdi daha da zor olacak. Macaristan, Sırbistan ve Avusturya arasında oradan oraya savrulacaklar. Onlar yaslı insanlar. İnsan kaçakçıları ise ellerini ovuşturacak. Çünkü kaçış ne kadar zor olursa fiyat da o kadar yüksek olacak.

AB'nin aklına insanları orada tutmak için Türkiye'deki BM Suriye mülteci kampını maddi olarak güçlendirme fikri daha yeni geldi. BM yıllardır alarm zillerini çalıp elinde kumbarayla dünyayı dolaşsa da artık çok geç.

Bu içişleri bakanları toplantısından sonra da Avrupa mülteci politikasında gerçek anlamda hiçbir ilerleme olmadığı acı bir gerçek olarak ortada duruyor. Lüksemburg'dan dönem başkanı Jean Asselborn da durumu şöyle özetledi: Eğer Avrupa şimdi bir araya gelmezse, bu Avrupa'yı parçalayacaktır.