Avrupa Birliği'nin (AB) Brüksel'deki liderler zirvesinde, göçmen başvurularının değerlendirilmesi için ortak merkezlerin kurulmasına karar verildi.
Liderlerin 9 saat süren müzakereler sonunda imzaladığı ortak metinde, bu merkezler kapsamında yeniden yük paylaşımı ve yerleştirme gibi adımların ülkelerin gönüllülüğü esasında yapılacağı kaydedildi. Anlaşma, göçmenlerin içinde bulunduğu gemilerin hangi ülkeye gideceğine yönelik aylar süren diplomatik çekişmelerin ardından geldi.
Avrupa Konseyi, AB sınırlarına yasa dışı girenklerin sayısının, 2015'ten bu yana yüzde 96 azaldığını açıklamıştı. Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre, Avrupa'ya bu yıl şimdiye kadar 56 bin göçmen ulaştı.
Zirvede varılan anlaşmayla ilgili olarak merak edilenleri derledik.
Ortak merkezler nerede kurulacak?
Hangi üye ülkelerin göçmenleri kabul edeceğine ya da göçmen merkezleri kuracağına ilişkin detay verilmedi. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu merkezlerin göçmenlerin AB'ye ilk ulaştıkları ülkelerde olacağını söyledi.
Göçmen hapishaneleri mi kuruluyor?
BBC Brüksel Muhabiri Adam Fleming, bazı kişilerin, bu merkezlerin başvuruları kabul edilmeyen göçmenleri geri göndermeyi kolaylaştıracağını söylediklerini aktardı. Bazı kişiler ise bu merkezleri çoktan "hapishane" olarak nitelendiriyor.
Başvuruları reddedilenlere ne olacak?
Anlaşma kapsamında başvuruları kabul edilen göçmenler, onları kabul etmeye gönüllü olan bir ülkeye yerleştirilecekler. Başvuruları reddedilenlerin ise "geri gönderilmeleri" planlanıyor.
Böylece Avrupa'ya gelen göçmen akınının sınırlandırılması amaçlanıyor. Sahil güvenlik yetkilileri, Cuma günü Libya açıklarında göçmenleri taşıyan bir teknenin batması sonucu 100'e yakın kişinin boğularak hayatını kaybettiğini, 14 kişinin ise kurtarıldığını açıklamıştı.
Anlaşma başka ne öngörüyor?
Diğer bir önemli taahhüt, dış sınırların güçlendirilmesi ve Türkiye ile Kuzey Afrika ülkelerine yönelik finansmanın artırılması yönünde.
Afrika ile yapılacak bir ortaklık da gündemde. Kuzey Afrika ülkelerine teşvikler önerilerek, AB'ye sığınmak isteyen göçmen ve mültecileri, statüleri belirlenene kadar buralardaki merkezlerde tutulmaları öngörülüyor.
Bu kapsamda, Türkiye'ye Suriyeli mülteciler için vadedilen yardım paketinin ikinci dilimi olan 3 milyar Euro verilecek. Afrika'daki göç projelerine ise 500 milyon Euro aktarılacak.
AB bir yandan içeride göçmen politikasını sıkılaştırırken, diğer yandan sınırları dışında bir çözüm bulmaya çalışarak denge arayışına girmiş görünüyor.
Anlaşma kapsamında, Afrika kıtasına yatırımlar artırılarak büyük çaplı sosyo-ekonomik dönüşümün sağlanması, böylece insanların daha iyi bir yaşam için ülkelerinden ayrılmak zorunda kalmamaları da amaçlanıyor.
Anlaşmayla ilgili kim, ne dedi?
Çoğunluğu Afrika'dan olmak üzere binlerce göçmenin giriş noktası olan İtalya, zirve sonunda göçmen akınını sınırlayacak bir karar alınmaması halinde, zirvenin sonuç bildirgesinin tamamını veto etmekle tehdit etmişti.
İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, anlaşmanın açıklanmasının ardından "Artık İtalya yalnız değil. Memnunuz" dedi. Diğer liderlerse daha temkinli açıklamalarda bulundu.
Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, "Göç konusundaki anlaşmamız söz konusu olduğunda, bir başarıdan söz etmek için çok erken. Avrupa Konseyi'nde bir anlaşmaya varmayı başardık, ancak anlaşmayı uygulamaya başladığımızda sahada bizi bekleyenleri düşünecek olursak bu, işin en kolay kısmı" ifadelerini kullandı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel de dikkatli bir ton kullandı ve "Farklı fikirler arasında köprü kurmanın da dahil olduğu yapmamız gereken çok fazla şey olsa da, bugünden sonra gerçekten birlikte çalışabileceğimiz konusunda umutluyum" diye konuştu.
Almanya daha sonra, Yunanistan ve İspanya'dan giriş yapacak göçmenlerin bu ülkelere geri gönderilmeleri konusunda da anlaşıldığını duyurdu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu yeni merkezlerin Fransa yerine göçmenlerin özellikle giriş yaptıkları Malta, İtalya, İspanya ya da Yunanistan gibi ülkelerde kurulacağını söyledi.
'Vişegrad Dörtlüsü' anlaşma için ne dedi?
"Vişegrad Dörtlüsü" olarak adlandırılan Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya, AB'nin zorunlu kotaları kaldırma kararını sevinçle karşıladı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban alınan kararın "Vişegrad Dörtlüsü" için büyük bir zafer olduğu kanaatinde.
Viktor Orban, Brüksel zirvesinde kotaların kaldırıldığını, sınır önlemlerinin sıkılaştırılması konusunda mutabakata varıldığını ve ortak göçmen merkezleri kurulması kararı alındığını vurgulayarak bunların yıllardır Vişegrad ülkeleri tarafından dile getirilen önlemler olduğunun altını çizdi.
Göçmenlere karşı yıllardır sert önlemler alınmasını talep eden Orban, "Macaristan 'Macarların ülkesi' olarak kalacak. Buna kimsenin karışamayacağı böylece kabul edilmiş oldu" dedi.
Polonya Başbakanı Mateus Morawiecki de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, AB üyesi ülkeler tarafından göçmen kabulünün gönüllülük esasları doğrultusunda gerçekleşecek olmasının, ülkesi açısından çok büyük bir kazanım olduğunu söyledi. Çek Cumhuriyeti Başbakanı Andrej Babic ise karardan dolayı ülkesinin duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Öte yandan Libya'nın güçlü ismi Halife Hafter'e bağlı güçler, göçü durdurmak için ülkenin güneyinde herhangi bir yabancı gücü kabul etmeyeceklerini açıkladı.