Gündem

'Abdullah Öcalan Hakan Fidan'a güveniyor'

Abdullah Öcalan'ın İmralı Günleri kitabının yazarı Cengiz Kapmaz, PKK-MİT görüşmesinin perde arkasını anlattı..

23 Eylül 2011 03:00
T24 - "Öcalan'ın İmralı Günleri'" kitabının yazarı Cengiz Kapmaz, PKK-MİT-Öcalan görüşmesinin perde arkasını anlattı. MİT Müsteşarı'nın üstlendiği barış misyonunun birilerini ürküttüğünü belirten Kapmaz, 'Fidan olmazsa Öcalan bunu süreci bozma nedeni sayar. Çünkü aralarında karşılıklı dostane ilişki oluşmuş' diyor.

Akşam gazetesinden Burcu Bulut imzalı habere göre, eylemsizlik süreci nasıl oldu da yerini silahlara bıraktı?' sorusu üzerine tezler üretilirken MİT-PKK görüşmesi kayıtlarının internete düşmesi bomba etkisi yaptı. 'Öcalan'ın İmralı Günleri' adlı kitabın yazarı gazeteci Cengiz Kapmaz, görüşmelerin seyrini, görüşmeler durursa neler olacağını, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Öcalan için neden çok önemli olduğunu anlattı.

Kapmaz'ın Akşam gazetesinden Burcu Bulut'un sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

- Öcalan'la görüşmeler iyi giderken ne oldu da her şey tepe taklak oldu?

Temel sebep PKK'de güvensizlik oluşması, devletin de PKK'de oluşan güvensizliği giderecek önlemleri geliştirmemesi. Devletin bu güvensizliği Öcalan ile PKK arasında çelişkiye doğru evirme gayreti de sürecin bozulmasında etkili oldu.  Siz İmralı'ya gidip Öcalan'la görüşmeler gerçekleştiriyorsunuz, bazı sözler veriyorsunuz ama sözlerinizin gereğini yapmıyorsunuz. Stratejik barış fenomeni olarak Öcalan'ı görüyorsunuz ama Öcalan'ın süreç üzerinde hakimiyetini sağlayacak mekanizmalar getirmiyorsunuz.

- Görüşmeleri PKK nasıl karşıladı?

Öcalan, kendisiyle görüşen devlet heyetinin çözüm yönünde samimi çabaları olduğunu defalarca dile getirdi. Ama tarafların samimiyetlerine kendi camialarını inandıramadıkları kaydını da düşmek gerekir. Mesela PKK, İmralı'da yapılan görüşmelerin oyalama olduğunu ifade etti. Bu da 'Örgüt Öcalan'ı dinlemiyor' diye değerlendirildi. Oysa PKK ile Öcalan arasında görüş değil algı farklılığı vardı. Öcalan, hükümeti ikna edebileceğine inanıyor, örgüt ise hükümetin çözüme niyetli olmadığını düşünüyordu.


'Görüşmeler kurumsallaştı'

- Heyetin durumu için ne diyeceksiniz?

Bu görüşmelerin koordinatörü MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dır. Sayın Emre Taner döneminde de bu görüşmeler vardı ama Taner dönemindeki görüşmeler bu kadar profesyonel değildi. Görüşmeler 2010 yılından itibaren kurumsallaşmaya başladı. İmralı'da, 2010'dan bu yana Öcalan ile 12 kez görüşüldü. Ama somut bir noktaya gelinemedi. Bu konuda oluşturulan birinci tez 'Süreç çöktü fatura Öcalan'a kesildi' şeklinde. Ama bu tezin doğru olmadığı kanaatindeyim. İyi biliyorum ki Öcalan'la heyet arasında çok dostane ilişkiler vardı. Birbirlerini anlıyorlardı ve empati kurabiliyorlardı. İkinci tez ise şudur. Devlet görüşmeleri yaptırmayarak örgütü perspektifsiz bırakmak istemiş olabilir. Bu doğru olabilir. Çünkü PKK açısından Öcalan çok önemli bir siyasi fenomendir. PKK demek Öcalan demektir! Ama unutulan bir şey var: Örgüt de artık Öcalan'ın öğretileriyle birlikte kurumsallaştı. Dolayısıyla örgütü perspektifsiz bırakarak örgütte kaosa yol açarız beklentisinin masa başında geliştirilen bir tez olduğunu düşünüyorum.


Fidan'ın misyonu ürküttü

- Görüşme kayıtlarının ortaya çıkması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Pek çok şey söylendi, PKK'nin kaseti sızdırdığı, İsrail'in de destek verdiği tezleri de seslendirildi. PKK'nin kaseti sızdırmasına ihtimal vermiyorum. Çünkü PKK diplomasinin mahremiyetini teşhir ederek sorunu çözme kanallarını yok etmek istemez. PKK isteseydi seçimden önce benzer bir atraksiyon yapar ve hükümeti zorda bırakabilirdi.

- MİT Müsteşarı Fidan'ı istemeyenlerin sızdırdığını düşünenler var.

Sayın Fidan'ın barış için üstlendiği misyon bazılarını ürkütüyor. Bu kaset onun göstergesi.  Eğer Sayın Fidan bu görüşmelerden alınırsa ve çekilirse bence Öcalan bunu sürecin bozulma sebebi sayar. Çünkü Öcalan ile Fidan arasında oluşan karşılıklı dostane ilişki var. Eğer siz şu an barış görüşmelerinde karşı tarafa samimi görünen ve güven veren bir insanı yıpratıp, onu bu görüşmelerin aktörü olmaktan çıkarırsanız süreci sabote etmiş olursunuz. İstihbarat örgütlerinin doğasında kandırma, oyalama vardır. İlk defa bir MİT Müsteşarı MİT'in o komplo, ihanet, ayak oyunları geleneğinden gelen biri değil. Yani ilk kez MİT'in tepesine halktan bir çocuk çıktı ve Türkiye farklı şeyler düşünüyor.

- Başbakan 'Hakan Bey'i harcamayız' dedi. Sizce de öyle olur mu?

Öcalan'la entelektüel tartışmaya girecek kadar dersine çalışmış ve konuya hakim olmuş deneyimli bir üst düzey bürokratı bu işin içinden çıkarmak süreci sabote etmek olur. Heyet ile Öcalan arasında üç adet protokol üzerinde konsensüse varıldı. 23 maddeden oluşan üç protokolde şunlar vardı. Bir, bir anayasa komisyonu kurulacak. İki barış konseyi oluşturulacak. Anayasa yapım sürecine paralel olarak bir barış konseyi kurulacak. Ve üçüncüsü de PKK uluslararası güçlerin de ortak onayı veya imzası ile sınır içinde ya da dışında bir yere çekilecek. Protokollerin Türkiye'yi zora sokacak bir maddesi, içeriği de yok.


'Küresel güçler çözümü satın aldı'

- Uluslararası kriz grubu PKK ve devlete sorunu çözmeleri çağrısı yaptı. Bu çağrıyı nasıl değerlendirdiniz?

Küresel güçler Ortadoğu'ya yeni bir nizam vermek istiyorlar. Türkiye'yi de stratejik partner görüyorlar. O yüzden hem Türkiye hem de PKK'den sorunu çözmesini istiyorlar. Açıkçası taraflara küresel çıkarlarımız sizin çatışmanızdan daha değerli ve önemlidir mesajı veriyorlar. Barışı ve çözümü satın almış uluslararası ortama rağmen hiç kimse çözümsüzlüğü ve çatışmayı bir seçenek olarak daha fazla sürdüremez. Görüşmeler artık yapılmaz, yeni bir konsept dahilinde çatışmalar derinleşirse Kürt sorununun Filistinlileşmesi tehlikesi belirebilir.