Ermeni soykırımı tasarısının Almanya Federal Meclisi Bundestag’da kabul edilmesi Ankara-Berlin hattında gerilime neden oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'bütün ilişkiler zedelenir' sözlerinin ardından Türkiye, Almanya Büyükelçisi'ni Ankara'ya çağırdı. Peki bu kriz önlenebilir miydi? 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski başdanışmanı Ahmet Sever, 2009 yılında başlatılan diyalog süreci devam ettirilmediği ve protokol imzalanmadığı için bugün Almanya gibi ülkelerin ‘soykırım var’ diyebildiğine dikkat çekti.
RS FM’de Yavuz Oğhan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Birdebunudinle’ programında konuşan Sever’in sözleri şöyle:
"Abdullah Gül’ün hamlesi tarihi bir hamleydi. O dönemde tarihi bir fırsat kaçırıldı. Türkiye o döneme kadar uyguladığı politikalardan başka bir politika uyguladı. Abdullah Gül’ün Erivan’a gitmesi, bu süreci başlatması büyük bir siyasi riskti. O dönem herkes Abdullah Gül’e karşı çıktı. Karşı çıkanlar iki neden öne sürüyordu. Birincisi güvenlik gerekçesi diğeri ise Dağlık Karabağ sorunundan dolayı Azerbaycan’la ilişkilerin zarar görebileceği ihtimaliydi. Ama Gül ileriyi görerek 'Bu süreci başlatacağım' dedi. Bunun Azerbaycan’la olan ilişkilere de olumlu yansıyacağını düşünüyordu"
“Türkiye’nin gözü başka yerdeydi”
Ahmet Sever'e göre, ezber bozan o yöntem Türkiye'yi dünyanın gözünde başka bir yere taşıdı:
"Bu girişim Türkiye’yi dünyanın gözünde başka bir yere oturttu ve dünyadan da destek gelmeye başladı. Garip bir şekilde statüko kendini gösterdi. Diplomaside tehdit şantaj bir yere kadar etki yapar sonra geri teper."
Sever, "Eğer o protokoller imzalansaydı ne olacaktı” sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Ermenistan sınırı açılacaktı, ilişkiler normalleşecekti. Ekonomi devreye girecekti. Ekonomi siyaseti de etkilediği için iklim çok farklı olacaktı. Tarihçilerden oluşan bir komisyon kurulacak bu olaylar konuşulacaktı. Almanya gibi ülkeler soykırım var diyemeyecekti. Bu sürecin bozulmasına imkan vermemek için diğer ülkeler böyle yaptırımlar uygulamayacaktı. Türkiye’nin o dönem imajı ve algısı çok farklıydı. Türkiye’yi hayranlıkla izliyor, destek veriyorlardı."