Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın tek sanık olarak yargılandığı New York’taki davada ifade veren FETÖ firarisi eski polis memuru Hüseyin Korkmaz'ın mahkemede verdiği "Hayır ben Spark programı kullanmadım ve bunları yazmadım" ifadesini yalanladı.
"Yalanın belgesi olur mu?' Olur" diyen Selvi, Korkmaz'ın ifadesini yalanyayan belgeyi yayımlayarak "ABD’nin tanık kürsüsüne çıkardığı Hüseyin Korkmaz’ın yalancılığını belgesiyle ortaya koyduk. Ama mahkeme Türkiye’den bu belgeyi talep eder mi, orası kendi bilecekleri iş" diye yazdı.
Abdulkadir Selvi, "İşte yalanın belgesi" başlığıyla yayımlanan (18 Aralık 2017) yazısı şöyle:
"Rüşvetin belgesi mi olur p...” sözü “Civangeyt davası”nda tarihe geçmişti.
Henüz “Yalanın belgesi mi olur” diye soran çıkmadı. Ama benzer bir olay Zarrab davasının görüldüğü ABD’de yaşandı.
FBI’ın tanığı olan FETÖ’cü polis Hüseyin Korkmaz’a mahkemede, “Emniyet’e ait Spark programından ‘kabineyi burada toplayacağız’ diye yazdığınız doğru mu?” diye soruldu.
Korkmaz, “Hayır ben Spark programı kullanmadım ve bunları yazmadım”karşılığını verdi.
ABD’de mahkemede tanık koruma programına alınanlarla, “doğru söyleyeceklerine” dair sözleşme yapılıyor. Yalan söyledikleri tespit edildiğinde, tanık koruma programından çıkarılma durumu var. O nedenle sorulara doğru bilgi vermek zorunda. Yalan söylediği tespit edilirse, FBI’dan aldığı 50 bin doları ve savcılığın ev kirasını karşılama ve savcılıktan aldığı 900 doları iade etme durumu söz konusu olabilir.
Hüseyin Korkmaz Türkiye’de 17 ay tutuklu kaldıktan sonra salıverildiğinde, “17-25 Aralık dosyalarında hiç çalışmadım, tek parafım yok. 17-25 Aralık dosyasında değil işlem yapmak, o dosyadan haberim bile yoktu” demişti.
ABD’deki mahkemede ise 17 Aralık operasyonunu yapan polis şefi olduğunu söyledi.
Şimdi size yukarıdaki soruyu bu kez, “p...” sözünü eklemeden sormak istiyorum.
“Yalanın belgesi olur mu?” Olur.
Müfettişlerin tespit ettiği yazışma
Hüseyin Korkmaz, 17 Aralık darbe girişiminin yönetildiği Mali Şube’de komiser yardımcısı olarak görev yapıyordu. 17-25 Aralık sürecinde savcılığın talimatı üzerine Korkmaz’a zimmetli olan bilgisayar mühürlenmiş, savcılık tarafından görevlendirilen müfettişler tarafından incelemeye alınmıştı. Yapılan inceleme sonucunda elde edilen bulgular resmi bir yazı ile soruşturma savcılığına iletilmişti.
Tarih: 11 Aralık 2013. Saat 10.56.
“Kabineyi toplayacağız burada.”
Bitmedi. Devam ediyor.
Yine 11 Aralık 2017 tarihinden.
Ama 1 dakika önce.
Saat 10.55.
Bu kez, “Nefes aldırmayacağız onlara” diye yazıyor.
Yalananın belgesi olur mu? Olur. İşte belge.
Bu belgenin New York’taki mahkeme tarafından dikkate alınması gerekiyor. Buradaki yalan beyana göre, Hüseyin Korkmaz’ın tanıklığı sorgulanmalı.
Mahkeme belki bir köşe yazarının yayınladığı belge yerine resmi kanallardan, mahkemeden müfettiş raporunun aslını ve Korkmaz hakkındaki iddianameyi talep edebilir.
Mahkemede sorulan soru da yanlış.
Spark yaygın olarak kullanılan bir yazışma programı ama Emniyet’in Spark diye resmi olarak kullanılan bir yazışma programı yok.
Spark programını FETÖ’cü polisler bir iç yazışma programı olarak kullanmış. Mali Şube’de görev yaptıkları halde FETÖ’cü olmayan diğer polisleri bu programa dahil etmemişler. Tam anlamıyla bir ByLock değil ama 17-25 Aralık’ta FETÖ’cü polisler, kapalı devre haberleşme sistemi olarak kullanılmış.
Korkmaz dinleme yapmış
Ayrıca Hüseyin Korkmaz Mali Şube’de görev yapıyor ama istihbarat amaçlı dinlemelerin yapıldığı teknik büroda görevli değil. Tahkikat Büro’da çalışıyor. Dinleme yapma yetkisi yok. Dinlemelerinin yapıldığı teknik büro ise farklı bir yerde. Ama Hüseyin Korkmaz, masasındaki bilgisayarından aynı zamanda dinleme yapıyor. Bu da yine müfettişlerin bilgisayarındaki incelemeleri sırasında tespit edip, savcılığa rapor ettikleri bir husus. Dinlemeler, teknik büroda görevli polisler tarafından TİB’den alınan aidiyet numarası ile yapılıyor. Peki Korkmaznasıl dinlemiş? Operasyon, FETÖ operasyonu olunca, Hüseyin Korkmaz’a TİB’den aidiyet numarası alınmış. O da bilgisayarından aynı zamanda dinlemeleri takip etmiş.
ABD’nin tanık kürsüsüne çıkardığı Hüseyin Korkmaz’ın yalancılığını belgesiyle ortaya koyduk. Ama mahkeme Türkiye’den bu belgeyi talep eder mi, orası kendi bilecekleri iş.