Gündem

Abdulkadir Selvi: Suriye’deki anlaşmaya Ankara nasıl bakıyor?

“Ahmed Şara ile Mazlum Abdi arasında yapılan anlaşma Ankara için sürpriz olmamış”

12 Mart 2025 07:38

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, SDG ile HTŞ arasında anlaşma imzalanmasının Ankara’da nasıl yankı bulduğuyla ilgili edindiği kulisleri aktardı. Ankara'nın anlaşmadan haberdar olduğunu belirten Selvi, “Yıl sonuna kadar sürecin tamamlanması öngörülüyor. Ama Ankara, sürecin hızlanacağı görüşünde” dedi. “PKK- YPG’lilerden anlaşmayı kabul etmeyenler ve Suriyeli olmayanlar belli bir takvim dahilinde Suriye’yi terk edip, Kandil’e geçecekler” diyen Selvi, “Artık yeni bir Suriye var. Suriye’de PKK-YPG’nin silah bırakmasıyla birlikte Kandil’in de silah bırakması konusunda daha da umutlu olabiliriz” diye yazdı.

“Türk askeri Suriye’de kalmaya devam edecek” diyen Selvi, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadele konseptinde değişen bir şey olmayacak” diye ekledi.

"SDG-PKK-YPG silahları bırakıp, siyasi mücadelede yerini alacak"

Selvi, şu öngörüleri aktardı:

“Yeni Suriye Anayasası ile Suriyelilerin tamamı eşit haklara sahip olacak. Suriye başkanlık sistemiyle yönetilen üniter bir devlet olarak kurulacak. SDG-PKK-YPG silahları bırakıp, siyasi mücadelede yerini alacak.  Suriye devletine entegre olduktan sonra siyasi parti kurarak ya da mevcut bir siyasi partiyle demokratik sistem içinde yerini alabilecek.”

"4’üncü madde ile 7’nci madde birlikte değerlendirilmesi isteniyor"

Öte yandan Selvi, anlaşmanın 4. maddesinde yer alan, “Suriye devletinin yönetimine entegre edilecek” ibaresi için, “PKK silahlarını bırakmadan Suriye resmi ordusunun içinde yer alacak” okuması yapanlara karşın; Ankara’nın tam aksine, 4’üncü madde ile 7’nci maddede yer alan, “Suriye’deki toplumsal barışı tehdit eden girişimler reddedilecek” maddesinin birlikte değerlendirilmesi istendiğini kaydetti.

Yazının tamamını okumak için tıklayın.


Suriye'de neler oluyor?

Suriye'de 6 Mart'ta güney kentleri Lazkiye ve Tartus'ta "Beşar Esad kalıntısı" olduğu iddia edilen silahlı gruplarla Şam yönetimine bağlı özel birlikler arasında çatışmalar başlamıştı. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) çıkan çatışmalarda 900'ü aşkını sivil olmak üzere yaklaşık 1500 kişi hayatını kaybetti. Çatışmalar boyunca Alevi köyleri Şam'a bağlı birlikler tarafından basıldı ve sosyal medyada yayımlanan videolarda Alevi sivillere yönelik şiddet, işkence ve cinayet görüntüleri yayıldı. 

6 Mart'ta Suriye'nin kıyı bölgesinde "Esad kalıntısı" olduğu ileri sürülen grupların Şam'a bağlı güçlere saldırdığının açıklanmasıyla Suriye'de yeni bir şiddet sarmalı başladı. Geçici hükûmet, "Esad hükûmetinin kalıntıları tarafından gerçekleştirildiğini" iddia ettiği saldırıları "ölümcül, iyi planlanmış ve önceden tasarlanmış" diye nitelendirdi ve bunun Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgeye takviye birlikler yığdı.

7 Mart öğleden sonra Alevi kasaba ve köylerinde Alevilere yönelik saldırılarda çok sayıda sivilin öldürüldüğüne dair haberler gelmeye başladı. 

Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Muhammed Colani, pazar günü yaptığı konuşmada "Esad hükümetinin kalıntılarının, dış taraflarca desteklendiğini ve Suriye'yi bölmek amacıyla çekişme yaratmaya ve Suriye'yi yeniden iç savaşa sürüklemeye çalıştıklarını" iddia etti. Colani ayrıca bir araştırma komitesi kurulacağını ve şiddet olaylarıyla ilgili bulguların kamuoyu ile paylaşılacağını açıkladı. Ayrıca "iç barışı korumayı amaçlayan bir komite kurulacağını" ve "bu komitenin kıyı halkıyla iletişim kurmak ve korunmalarını garanti altına almak için ihtiyaç duydukları desteği sağlamakla görevlendirileceğini" de duyurdu.

Alevilere yönelik katliam, Şam'a yönelik uluslararası tepkileri de beraberinde getirdi. ABD, Suriyeli yetkilileri Suriye'de insanları öldüren “radikal İslamcı teröristlerden” hesap sormaya çağırdı ve Suriye'nin dini ve etnik azınlıklarının yanında olduğunu söyledi.

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, X'te yayınlanan yazısında Alevilere karşı işlenen vahşetin Colani'nin bir cihatçı olarak “gerçek yüzünü” ortaya koyduğunu gösterdiğini söyledi.

Ancak Şam'ın müttefikleri olan Suudi Arabistan ve Türkiye, geçen hafta şiddet tırmanırken yönetime destek verdiklerinin sinyalini verdi. Riyad, Suriye'de “yasadışı gruplar tarafından işlenen suçları” ve güvenlik güçlerini hedef almalarını kınadı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise sükûnet çağrısında bulundu ve olaylardan yabancı unsurların suçlu olduğunu söyledi.