Gündem

Abdülkadir Selvi: Gül ve Erdoğan son Ergenekon dalgasından rahatsız

Albdülkadir Selvi, Ergenekon davası kapsamında yapılan son operasyondan Gül'ün ve Erdoğan'ın rahatsız olduklarını yazdı.

31 Mart 2011 03:00

T24  - Yeni Şafak Gazetesi Ankara Haber Müdürü Abdülkadir Selvi, Ergenekon Davası kapsamında yapılan son operasyonda gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanması, Ahmet Şık'ın taslak halindeki "İmamın Ordusu" adlı kitabın toplatılması ve Radikal gazetesine yapılan baskından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın rahatsız olduğunu yazdı.


Yeni Şafak Gazetesi Ankara Haber Müdürü Abdülkadir Selvi'nin Yeni Şafak gazetesinde "Öz operasyonunun perde arkası" başlığıyla yayımlanan (31 Mart 2011) yazısı şöyle:


Öz operasyonunun perde arkası

Türkiye'nin darbecileri kulağından tutup, yargının karşısına çıkarma sürecindeki en önemli isimlerden biri Savcı Zekeriya Öz.

Ergenekon operasyonunu yapma cesaretini gösteren yürekli bir savcı o.

HSYK tarafından Ergenekon savcılığından alınarak, İstanbul Başsavcı vekilliğine getirilmesi elbette ki tartışma konusu olacak.

Çünkü o sıradan bir isim değil.

İtalya'da Gladio operasyonunu gerçekleştiren savcı Felice Casson neyse Türkiye'de Zekeriya Öz o.

İtalya'da Temiz Eller operasyonunu yürüten savcı Di Pietro neyse Zekeriya Öz de işte o.

Ergenekon operasyonu öncesinde yaşananların perde arkasına bakınca, Zekeriya Öz'ün önemi daha iyi anlaşılır. Ankara'da Vatansever Çetesi operasyonları yapılırken büyük yapılanmanın İstanbul'da olduğu tespit edilmişti. Ancak geçmişte çetelere elini uzatanların kolu koparıldığı için önünde Sacit Kayasu ve Ferhat Sarıkaya örneği duran savcılar bu işten uzak durdu.

Ne zaman ki Zekeriya Öz diye yürekli bir savcı çıktı ortaya, işte o zaman Ergenekon operasyonunun düğmesine basıldı.

O nedenle Zekeriya Öz'le ilgili karar çıkınca, bunun Ergenekon sürecine olan etkisi merak konusu oldu. Susurluk davası hakim Sedat Karagül'den alındıktan sonra yeni atanan Metin Çetinbaş 15 günde davayı bitirip, daha sonra Ergenekon sanıklarından Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı olarak çıkmıştı karşımıza.

Kimi kaynaklar, Ergenekon operasyonunun artık aynı hızla devam edemeyeceğini savunuyor. Ergenekon operasyonu bu işten zarar gördü diyenler var. Hatta daha ileri gidip, "Ergenekoncuların zaferi" olarak gören de var. Bu kadar uç noktalara varan yorumlara katılmıyorum ama süreci dikkatli bir şekilde izlemek gerektiğine de inanıyorum. Bir güvencem de eski değil yeni teşkil edilen HSYK'nın bu kararı alması.

Darbecilere akıl öğreten, çetelere yol gösteren, yasakların mucidi militarist hukukçularımız oldu bizim.

Hukukçuların eliyle hukuk katledildi bu ülkede. İlk kez demokrat hukukçularımız oluyor.

O nedenle Zekeriya Öz cezalandırılacak değil, ödüllendirilecek bir adam. Darbelerle mücadele adına alınan mesafede yürekli bir hukukçu olarak onun payı büyük.

Olayın perde arkasına bakabildiğim ölçüde ulaşabildiğim bilgi, operasyonunun düğmesine geçen hafta basıldığı yönünde. HSYK tarafından özel yetkili 5 savcının atanmasıyla birlikte işin altyapısı hazırlanmış oldu.

Peki kahramanlar bir süre sonra sorun haline gelebilir mi? Zekeriya Öz konusunda bunu hissetmedim. Ancak bazı sorunlar da yok değildi.

Cumhurbaşkanı Gül'le Gabon'dan dönüyorduk. Cumhurbaşkanı ile soru-cevap yapmak istedik. Çünkü hem gidişte hem dönüşte konuşmak gibi bir geleneğimiz vardı. Ancak Cumhurbaşkanı'nın istemediği bildirildi.

Merak edip, araştırınca Ahmet Şık'ın kitabından dolayı Radikal Gazetesi'nin basılarak, bilgisayarlardan kitabın silinmesinden dolayı rahatsız olduğu sonucuna ulaştık.

Aynı şekilde kendisi de bir düşünce suçlusu olan başbakan Erdoğan'ın yazılmamış bir kitaptan dolayı yayınevinin basılıp, gazetelerin bilgisayarından kitabın kopyalarının silindiği gibi bir görüntüden hoşnut olmadığı kulağımıza geliyordu.

Ben filmi biraz daha geriye sarmak istiyorum.

Balyoz operasyonu sırasında bazı rahatsızlıkların farkına varmıştım.

163 Balyoz sanığının tutuklanması kararı bir dalgalanmaya yol açmıştı. Genelkurmay Başkanı Koşaner ile Başbakan Erdoğan Dolmabahçe'de bir araya gelmişlerdi.

Orada, Balyoz Darbe Planlarının hazırlanmasında birinci derecede görev alanlarla, görevi gereği plan seminerinde bulunanların ayrılması gibi bir kanaat oluşmuştu. Hükümet cephesindeki bu kanaati o günkü notlarımda da yansıtmıştım.

Benzer bir rahatsızlık 2010 yılı Yüksek Askeri Şura toplantısının ikinci gününe denk gelen ve aralarında muvazzaf subayların da bulunduğu 102 Balyoz darbe sanığının tutuklanması kararıydı.

Başbakan Erdoğan sıkı bir şekilde direksiyonu tutmasa bir kazaya neden olabilirdi. Sarsıntı Başbakan Erdoğan'ı "Bir Korgenerali ordu komutanı olarak atayabilir miyiz" arayışına kadar sürüklemişti.

YAŞ krizi Başbakan Erdoğan'ın kararlı tutumu sayesinde az hasarla atlatıldı. Atila Işık'ın istifası ve emekliye sevk edilmesi beklenen bir generalin kuvvet komutanı olması ile sonuçlandı. Bir "ince ayar" yapıldı. Ancak bu "Öz gitti Ergenekon bitti" ile sonuçlanmamalı. Türkiye Ergenekon operasyonlarının açtığı yoldan sivilleşmesini sürdürüyor, asker rejim içinde olması gereken noktaya çekiliyor.

Ergenekon biterse, bundan sadece Öz değil, demokrasi zarar görür.

Özel yetkili Başsavcı Vekili görevini üstlenen Fikret Seçen de Gölcük'teki donanma Komutanlığı'na girecek kadar yürekli bir savcı.

Ergenekon süreci büyük ölçüde ona ve dosyaya bakacak savcılara emanet. Ayrıca Ergenekon'un bir savcının özel uğraşı değil, kurumsal bir mücadele olduğunu göstermenin zamanı.