Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun öncülüğünde, partinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası başlatılan "adalet yürüşü" ile ilgili olarak yaptığı açıklamaları yorumladı. Selvi, "Yürüyüşü itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu’nun adalet arayışı için değil, FETÖ’nün MİT TIR’ları kumpası için yürüdüğünü işliyor. Erdoğan, 'Ne adalet için yürümesi, FETÖ için yürüyor' derse şaşırmayın" ifadesini kullandı.
Erdoğan, yürüyüşle ilgili olarak şunları söylemişti:
“Hukukta, yasalarla ilgili birçok alanda adım atmak isteyenler, Anayasa’nın 138. maddesini hiçbir zaman unutmasınlar. Bu maddeyi onlara hatırlatıyorum ve onun için herkes konumunu iyi bilsin ve o konumunda, oradan bir güç alarak, bir yerlere baskı yapma yoluna da gitmesin. Çünkü o onlara hiçbir şey kazandırmaz, tam aksine kaybettirir."
Abdulkadir Selvi'nin "2019 seçim hesapları" başlığıyla yayımlanan (21 Haziran 2017) yazısı şöyle:
MHP’li muhaliflerin büyük bir umutla beklediği olağanüstü kurultayla ilgili karar çıktı.
Mahkeme, muhaliflerin talebini reddetti.
Meral Akşener tepkisini, “Adaletin ruhuna el Fatiha” tweet’ini atarak gösterdi.
Peki MHP’li muhalifler bundan sonra ne yapacak?
Meral Akşener de Kılıçdaroğlu gibi yollara mı düşecek, yoksa yeni bir parti mi kuracak?
Akşener cephesi
Mahkemenin ret kararıyla birlikte muhaliflerin umudu bitti. 20 Haziran kararıyla birlikte yeni parti ihtimali iyice güçlendi. Referandum sonuçları da gösterdi ki, MHP tabanında Meral Akşener’in ciddi bir karşılığı var. Bahçeli’ye rağmen MHP’nin ancak yüzde 38’i evet verdi. MHP’nin üçte ikisi hayır oyu kullandı.
Artık yeni partinin kurulup kurulmaması değil, ne zaman kurulacağı tartışılıyor. Akşener de, “Zamanı gelmiş bir düşünceyi önlemeye ne yargının ne de kimsenin gücü yeter” diyerek yeni partinin sinyalini verdi. Kısa bir süre önce de “Fikirlerine çok önem verdiğim yaklaşık 2 bin kişi ile yaptığım istişarelerden çıkan sonuç yeni bir parti kurulmasıdır” demişti. Artık ok yaydan çıktı.
Akşener cephesinde iki görüş var.
Biri, partinin hemen kurulması yönünde.
İkincisi ise, partinin 2018 yılı içinde kurulması, 2019 seçimlerine taze bir umut olarak girilmesi şeklinde. Bu arayışların odak noktasında ise Meral Akşener yer alıyor. Meral Hanım vereceği kararla siyasi kaderini tayin edecek. Akşener ikinci teze yakın duruyor.
2019 senaryoları
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüş, mahkemenin MHP kararı, Meral Akşener’in parti kurması, tüm bunlar 2019’a dönük hesaplarla ilgili.
Hedef, Erdoğan’ı bir daha cumhurbaşkanı seçtirmemek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun farkında. 2019 seçimlerinin startını 16 Nisan akşamı vermişti. Referandum sonuçları nedeniyle tebrik edenlere, “Asıl önemli olan 2019” demişti.
16 Nisan referandum sonuçları 2019 için çok önemli ipuçları taşıyor.
1- Artık yüzde 10’luk seçim barajı geride kaldı. Yeni barajımız yüzde 50 artı 1 oldu.
2- Yüzde 70 sağ, yüzde 30 sol dengesi ömrünü doldurdu. Yeni denge yüzde 51-49 oldu.
3- Yüzde 51’le 49 arasında ciddi bir fark kalmadı. Yüzde 49 muhalefeti umutlandırırken, yüzde 51 iktidarı dikkatli olmaya sevk etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “İki turlu seçim sistemini nereden çıkardık. İlk turda en fazla oyu alan kazansaydı” dediği söyleniyor. Yeni sistemde kimsenin lüksü yok. Herkes kazanabilir, herkes kaybedebilir. Çünkü sonucu yüzde 1’ler tayin edecek. 16 Nisan’dan sonra yeni bir Türkiye ve yeni bir siyasi akıl var. Muhalefet, Erdoğan’a karşı güçbirliği yapmaya hazırlanıyor. Erdoğan ise, MHP ile işbirliğini devam ettirip, AK Parti’yi yukarıya taşımaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne yönelik sert tepkinin altında yatan sebep bu olabilir mi? Birkaç nokta üzerinde duruluyor.
1- Anamuhalefet liderinin “Adalet”arayışı amacıyla başlattığı yürüyüşün yurtdışında Türkiye’yi zor durumda bırakmasından endişe ediliyor. Yürüyüşün bir aşamasından sonra yabancıların ilgisinin artması bekleniyor.
2- Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü yeni bir Gezi sürecini tetikler mi? Sorusuna cevap aranıyor. Yürüyüşe toplumsal bir desteğin olmaması bu yöndeki kaygıları gideriyor. Ama uzun yürüyüşün sonunda nasıl bir tablo oluşacağı bilinmediği için dikkatle takip ediliyor.
Kılıçdaroğlu’nun gezisinin motivasyon kaynağını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eleştirileri oluşturuyor. Peki o zaman Cumhurbaşkanı neden bu kadar sert tepki gösteriyor? Elbette ki Gezi’nin motivasyon kaynağı olmak için yapmıyor. Tam aksine yürüyüşü itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu’nun adalet arayışı için değil, FETÖ’nün MİT TIR’ları kumpası için yürüdüğünü işliyor. Erdoğan, “Ne adalet için yürümesi, FETÖ için yürüyor” derse şaşırmayın.
Siyasette fay hatları oynadı, artık tüm yollar Roma’ya değil, 2019 ’a çıkıyor.