ABD'nin eski Ankara Büyükelçilerinden Eric Edelman, Politico dergisinde eski Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın ulusal güvenlik danışmanlığını yapan Jake Sullivan ile birlikte kaleme aldığı makalede, Beyaz Saray yönetiminin Türkiye'ye daha sert bir tutum takınması gerektiğini söylediler.
"Türkiye kontrolden çıktı ve ABD'nin bunu söyleme zamanı geldi" başlıklı makalede Türkiye'nin Suriye'de başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı'nın ardından "daha önce akla gelmeyecek" Türk ve Amerikan askerleri arasında doğrudan çatışma ihtimalinin kaygı verecek derecede yakınlaştığı vurgulanıyor.
Türkiye'nin "kuzeybatı Suriye'de ABD destekli Kürt güçlerine karşı giriştiği operasyonun yeterince istikrarsızlaştırıcı" olduğu savunulurken, "Ancak asıl risk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birçok kez tekrarladığı vaadini gerçekleştirip, daha doğuya Kürtlerin kontrolündeki, ABD'nin devriye gezdiği Menbiç'e doğru bastırırsa gelecek. Bir çatışmayı önlemenin tek yolu, ABD'li siyasetçilerin şimdi, işler daha da kötüleşmeden Türkiye'ye karşı net ve sert bir tutum takınması" deniliyor. Yazı şöyle devam ediyor;
"Menbiç'teki ABD güçlerini tehdit etmek - Erdoğan onları 'gömmeye' zorlanacağını söyledi. 'Bize Menbiç'e gelme diyorlar' Türkiye 'Menbiç'e gelecek' dedi- zaten Erdoğan'ın büyüyen otoriterliği, Rusya'yla flörtü ve Suriye'de çatışan çıkarlar nedeniyle baskı altında olan onlarca yıllık ABD-Türkiye ittifakına geri dönüşü olmayacak şekilde zarar verebilir. ABD'nin bunun hoş görülmeyeceğini net bir şekilde söylemesi ve bunu caydırıcı bir duruşla desteklemesi, ABD-Türkiye arasında doğrudan çatışmayı önlemek ve gelecekte işlevsel bir ilişki umudunu korumak için gerekli. Ancak şimdiye dek karışık Amerikan mesajlarının kakafonisi ve uzun süredir devam eden Türkiye'ye yumuşak davranma eğilimi Erdoğan'ı Washington'ın bu ilişkiyi kaybetmek için çok önemli diye gördüğü konusunda ikna etti. Bu durum sadece onun risk alma iştahını ve dolayısıyla çatışma potansiyelini arttırır. Ankara'ya Menbiç'e saldırmanın çok ağır sonuçları olacağı ve Wahington'ın gerekeni yapmaya hazır olduğu anlatılmalı"
Makalede Türkiye'nin Erdoğan döneminde, "İran'a yönelik Amerikan ambargolarını en büyük delme operasyonunu yaptığı, medyasının Suriye'deki gizli ABD üslerinin yerlerini yayınladığı, uydurma suçlamalarla Amerikalı bir papazı, bir NASA çalışanı, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın iki Türk personelini düzmece suçlamalarla gözaltına alıp, fiilen Erdoğan'ın rehineleri olarak tuttuğu" iddia ediliyor.
"Geçen bahar aylarında Erdoğan'ın otoriter kanunsuzluğu, Washinton'da korumalarının protestoculara saldırmasıyla Amerikan kıyılarına da geldi" denilirken, "Türkiye'nin Rusya'dan NATO sistemleriyle uyumsuz son teknoloji bir hava ve füze savunma sistemi aldığı ve ABD'nin Suriye'deki ortaklarına saldırdığı" vurgulanıyor.
Ayrıca bu ikisinin "ülkenin ABD emperyalizmine karşı kahramanca direnişi" olarak sunulduğu savunuluyor.
Mevcut Beyaz Saray yönetiminin ABD'nin aldığı tutumu yansıtmaktaki kabiliyetsizliğinin durumu daha kötüleştirdiği iddia edilirken, yönetime Türkiye'yle ilişkilerde şu adımları atması öneriliyor;
"Washington Türkiye'nin ABD askerlerinin bulunduğu mevzilere saldırmasının ortaya çıkartacağı sonuçları net bir şekilde ifade etmeli. Bu, son bir kaç yıldır Rusya-Türkiye ilişkilerini karakterize eden sert ve karşılıklı bir yaklaşımla yapılmalı. En azından Türk savunma sanayi, mali sektör ve yolsuzluklara bulaşmış yetkililerini hedefleyen ambargolar konulmalı. Washintgon'ın amacı Ankara'yla sırf çatışmak için çatışmak, ya da Erdoğan'a 'kızgın' olduğu için çatışma çıkartmak olmamalı. Amaç yapıcı bir yaklaşım için koşulları ve kuralları oluşturmak olmalı. Kürt ve ABD'li güçlere saldıran Suriye yanlısı güçlere geçtiğimiz günlerde yapılan Amerikan saldırıları Türkiye'ye Amerika'nın kendisini ve ortaklık yaptığı güçleri korumak için kararlığını göstermek için kullanılabilir. Ancak sadece Türkiye'nin lider kadrosuyla doğrudan ve net bir diyalogla ifade edildiğinde."