Maçka’daki evinin bulunduğu sokakta 38 yıl önce bugün karanlık bir suikasta kurban giden Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü ve Başyazarı Abdi İpekçi, Zincirlikuyu'daki mezarı başında anıldı.
Anma törenine Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Oktay Ekşi, Doğan Heper, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç, CHP Miletvekili Barış Yarkadaş, Milliyet Gazetesi Haber Müdürü Pınar Aktaş ve meslekten isimler katıldı.
"Manevi huzurunda hürmetle eğiliyorum"
Demirören Ailesi ve Karacan Ailesi'nin çelenk gönderdiği anma töreninde dualar okundu. Ardından kısa bir açıklama yapan gazeteci - yazar Doğan Heper, "Ben kendisinin manevi huzurunda hürmetle eğiliyorum ve 'görevim bitmedi' diyorum. Onun ilkeleri ve onun gazetecilikteki prensiplerini bugün de uygulamak için can veriyorum. Hatta veren arkadaşlarım sayesinde de bu meslek ilerliyor, yaşıyor, bundan sonrada yaşayacaktır eğer Abdi İpekçi gibi gazeteciler çoğalırsa” dedi.
"Talan edilmiş hayat hakikatinin bir an önce iade edilmesi gerekiyor"
Nükhet İpekçi, anma törenine katılanlara teşekkür ederek, “Annemin ve kardeşimin saygı ve selamlarını iletiyorum size" dedi. Nükhet İpekçi sözlerini şöyle sürdürdü:
"En ağır kayıplı yıldayız. Bütün canı alınanları saygıyla anıyorum. Ailelerine kuvvetler diliyorum. Düşmanlaştırılmış bir insan eliyle kendilerinden kopartılan o en sevdikleri kişi, 10- 20- 30- 40 yıl... sonra da hiç tükenmeyecek bir acıyla anacaklar biliyorum. O 40 yıl sonraki zamanlarda kim bilir hangi evet, hangi hayır tartışılıyor olacak. Ama kayıplar hep kayıp halleriyle kalacak. Bunu çok çok iyi biliyorum. En kararlı, en tutkulu, en taraftar, en muhalif yanlarımızı sadece yaşatabilmek için kullanalım diyebileceğimiz zamanlar olacak mı? Hiç bilmiyorum. Yoksa birbirimizi ya yandaş ya da hain diye işaretlemeye mahkum ederek mi yaşayacağız. 38 yıl sonra bugün hala bağımsız yargı, toplumsal barış, gerçek demokrasi, sağlam devlet adına Abdi İpekçi'nin can hakkı hakikatinin resmi bir ifadesi resmi bir kaydı gerekiyor, hepimiz için gerekiyor. Tanıdığım, bildiğim Abdi İpekçi'nin ise bu kadar fazla çarpıtma ve yanlış, yalan, iftira, bütün bunlardan sonra talan edilmiş hayat hakikatinin bir an önce iade edilmesi gerekiyor."
Nükhet İpekçi “Babamın kanlı gömleğiyle yaşıyorum” demişti
"O gazetecinin ötesinde bir insandı"
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ise "Ben Abdi İpekçi ekolüyüm. Onun yanında bu mesleğe başladım. O gazetecinin ötesinde bir insandı. Yaşanan son 30 yılını Türk basının ilerlemesi için, evrensel kurallara kavuşması için çalışan dorukta, efsane bir insandı. Abdi bey genç kuşaklara hep şunu söyledi 'ilkeli olacaksınız, çifte kontrolü mutlaka mesleğinize uygulayacaksınız ve bu mesleği yaşatabilmek için bir selamı bile kabul etmeyeceksiniz'" şeklinde konuştu.
Anma töreninin ardından kızı İpekçi ile törene katılanlar Abdi İpekçi'nin mezarına çiçek bıraktı.
Basın konseyi açıklama yaptı
Basın Konseyi'de Abdi İpekçinin 38. ölüm yıldönümü ile ilgili açıklama yaptı. Açıklamada şu konulara değinildi:
"Bir suikast sonucu katledilen Türk medyasının onurlu üyesi, sağduyunun sesi, demokrasinin ve gazetecilik ilkelerinin yılmaz savunucusu Abdi İpekçi’yi, ölümünün 38. yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz. O, Türk halkının doğru haberi alabilmesi için bu uğurda canı pahasına mesleğini yapan efsane gazeteciydi. Abdi İpekçi gazeteciliği, doğru, ilkeli, güvenilir habercilik demektir. Abdi İpekçi gazeteciliği çağdaş haber yazma yöntemleri, çifte kontrol, evrensel gazetecilik kurallarının işletilmesi demektir. 1 Şubat 1979’da bir tetikçinin kurşunlarıyla hayattan koparılsa da, onurlu kalemi ve ilkeli duruşu daima genç gazetecilere örnek olmuştur, olmaya devam edecektir. Işıklarda uyusun"
Suikastin perde arkasında neler yaşandı?
T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın "ABDİ BEY, katilleriniz serbest, gazeteciler tutuklu ülkenizde!" başlıklı yazısında suikastten sonra yaşananları (1 Şubat 2012) şöyle özetlemişti:
- İpekçi’nin öldürülmesinde tetikçi olarak görev alan ve o sırada 20 yaşında bir Ülkücü olan Mehmet Ali Ağca, 1 Şubat 1979’da işlediği cinayetten yaklaşık beş ay sonra, 25 Haziran 1979’da yakalandı. Ağca bütün dünyayı şaşırtan bir kararla 12 Ocak 2006'da tahliye edildi! “Yanlışlıkla” tahliye edilen ilk Ülkücü katil Ağca değildi! Yapılan itirazın ardından “yanlışlık” yapıldığı kararına varıldı ve serbest bırakılan Ağca 8 gün sonra cezaevine döndü ve 18 Ocak 2010'da tahliye edildi.
- Dönemin Sıkıyönetim Askeri Savcısı Ahmet Koç'un 2010’da NTV’de Can Dündar’ın sorularını yanıtlarken yaptığı açıklamaya göre, polis yakalandıktan sonra katilin evini aramak için iki hafta bekledi, üzerinden çıkan adres ve telefonları tam 1,5 ay boyunca araştırmadı!
- Bu arada Sıkıyönetim Komutanlığı, polisin istediği ek sorgu süresini vermemişti. Dönemin İstanbul Sıkıyönetim Komutanı emekli orgeneral Necdet Üruğ , yine 2010’da NTV’de Can Dündar’ın sorularını yanıtlarken yaptığı açıklamada, polisin ek süre istediği zamana kadar verilen süreyi zaten değerlendirmediğinin görüldüğünü öne sürdü. Üruğ, “polisteki ideolojik kamplaşma tetikçinin kaçınrılmasına neden olabilir” düşüncesiyle emniyetin sorgu için talep ettiği ek süreyi vermediklerini açıkladı.
- Tetikçi Ağca “polisin elinden kaçmasın” diye götürüldüğü Maltepe Askeri Cezaevi’nden, yakalandıktan tam 128 gün sonra, 25 Kasım 1979’da asker yardımıyla kaçırıldı! O sırada Maltepe Cezaevi’nde askerliğini yapan er Bünyamin Yılmaz, CNN Türk’te Rıdvan Akar’a, “Ağca’yı kaçırmam için bana emir verildi. Oral Çelik'in verdiği para ve silahları cezaevinde Ağca'ya teslim ettim. Onu asker elbisesi giydirerek kaçırdım” dedi.
Abdi İpekçi kimdir?
1929 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesini bitirdi. Bir süre Hukuk Fakültesine devam etti. Kırmızı-Beyaz ve Şut adlı spor dergilerinde yazı ve karikatürleri yayınlandı. Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres gibi çeşitli gazetelerde spor muhabiri, sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Ali Naci Karacan'ın çıkardığı Milliyet Gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Bir müddet sonra da genel yayın müdürü oldu. 1961 senesinden 1 Şubat 1979 tarihine kadar aynı gazetenin başyazarlığını da yürüten Abdi İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekilliği ve Uluslararası Basın Enstitüsü'nün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı Genel Sekreterliği gibi görevlerde bulundu. “Afrika, İhtilalin içyüzü, Liderler Diyor ki, Dünyanın Dört Bucağından” isimli kitapları var. 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul’daki evinin yakınlarında öldürüldü. Abdi İpekçi o günlerde Milliyet Gazetesindeki Genel Yayın Müdürlüğünün yanı sıra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nda Başkan Vekili olarak görev yapmaktaydı.