ABD’nin 1974’te Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesine ihtimal vermediği, Yunan darbesi sırasında Kıbrıs’tan kaçan Makarios’un adaya dönerse "Türklerin kör maşası" haline gelmesinden korktuğu ortaya çıktı.
Radikal'den Yorgo Kırbaki'nin haberine göre Yunan Albaylar Cuntası’nın 15 Temmuz’da Kıbrıs’a darbesinden iki gün sonra ve Türkiye’nin 20 Temmuz’daki müdahalesinden üç gün önce Beyaz Saray’da yapılan toplantının tutanakları 36 yıl sonra açıklandı:
Dışişleri Bakanı Henry Kissinger: (Akdeniz’de asker yığıldığı istihbaratı hakkında) Türkler bu şekilde neyi başarabilir?
CIA Başkanı William Colby: (Kuzey Kıbrıs’ı göstererek) Şu bölgeyi ele geçirmeyi düşünüyorlar.
Kissinger: Türklere, Yunanlıların adadaki asker sayısını arttırmadığını haber salalım.
Savunma Bakanlığı’ndan Bill Clements: Neden bilmiyorum, ama Türklerin müdahale edeceğini sanmıyorum.
Colby: Ben de müdahaleden kaçınmaya çalıştıklarını sanıyorum. Önce diplomatik yolu deneyecekler..
Kissinger: Türkler Makarios’un adaya dönmesini niçin istiyor, anlayamıyorum..
Colby: Türkler Makarios-Samson ikileminde, elbette Makarios’u tercih ediyor
Kissinger: Samson rejimi Türkler için de facto enosis anlamına gelir. Samson’a yakın durmak işimize gelmiyor. Ama Makarios dönerse Doğu blokuna yaklaşacak. Makarios’un Türklerin kör maşası haline gelmesine izin veremeyiz.
Colby: Beyler, Makarios’tan başka alternatifimiz yok.
Tarihi açıklamalar gün gün arşivlerde
Kıbrıs harekatıyla ilgili açıklanan ABD arşivlerindeki belgelerle ilgili 24 Aralık 2007 tarihli ntvmsnbc haberinde Kıbrıs krizi döneminde, tarihlerine göre şu ilginç gelişmeler ve açıklamalar yer almıştı:
15 Temmuz 1974: Kıbrıs’taki Rum darbesinin hemen ardından ABD’nin Atina Büyükelçisi Joseph Tasca, Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta, “Darbeyi (Yunan cuntası lideri Dimitrios) Yoannides’in yaptırdığı açık” ifadesini kullandı.
Rum darbeci Sampson: Goril tipli gangster
16 Temmuz 1974: Yine ABD’nin Atina büyükelçiliği tarafından bakanlığa gönderilen telgrafa göre, Kissinger tarafından Atina’nın niyetini öğrenmesi için görevlendirilen Tasca, Yoannides ile görüştüğünde cunta lideri küplere bindi, masayı yumrukladı, yere bardaklar atıp kırdı, “15 Temmuz’da Kıbrıs, komünistlerin eline düşmekten kurtarıldı” diye bağırdı ve bu konuyu Türkiye ile hiç görüşmediğini söyledi.
17 Temmuz 1974: Tasca, bakanlığına gönderdiği değerlendirmede, Rum darbesinin elebaşısı Nikos Sampson’u, “goril tipli bir gangster” olarak nitelendirdi.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi: Türkiye 1-2 gün içinde müdahele edebilir
ABD’nin Ankara Büyükelçisi William Macomber, bakanlığına gönderdiği telgrafta, Ada’daki Türklerin durumunun bariz şekilde kötüleştiğini ve Ankara’nın birkaç gün içinde müdahale edebileceğini yazdı.
Kissinger, Başkan Nixon ile telefon görüşmesinde, aslında “komünistlere ve Doğu Bloku’na dayanan” Makarios’un devrilmesinin “pek fena olmadığını” belirterek, “Kıbrıs’ı ne Makarios, ne de o adam (Sampson) yönetmeli” dedi. Nixon da Kissinger’a, çözüm yönünde “ne uygunsa onu yapması” talimatını verdi.
18 Temmuz 1974: ABD Dışişleri Bakanlığı’nca yapılan değerlendirmede, birinci önceliğin, olası bir Türk müdahalesini ve Kıbrıs’ta iç savaşı engellemek olduğu vurgulandı.
‘Türkler iyi savaşır, güçlüdür'
20 Temmuz 1974: Türkiye’nin 1’inci Barış Harekatı’nı başlatmasının hemen ardından Savunma Bakanı James Schlesinger, telefonda görüştüği Kissinger’a, “Türkler, artık Ada’nın bir bölümünü ele geçirmeden durmaz” dedi. Kissinger ise yanıt olarak, “Hayır. Türkler, Sampson olmadan statükoya dönmeyi kabul edeceklerini söylüyor. Eğer Türkler Ada’nın bir parçasını isterse ‘çifte enosis’ için çalışmalıyız” diye konuştu.
CIA başkanı Colby, Kissinger’a, “Artık amaç, Yunanistan’ı savaşa sokmamak olmalı” dedi.
21 Temmuz 1974: Nixon, Kissinger’a, “Rumlar galiba pek savaşmıyor” dedi. Kissinger da “Türkler iyi savaşır, güçlüdür” diye konuştu. ABD Dışişleri Bakanı, Yunanistan’ın savaşa girmemesi durumunda, sorunun fazla büyümeyeceğini, savaş çıkması durumunda ise ABD’nin iki ülkeye de silah vermeyi durdurması gerektiğini ve böylece iki ülkenin uzun süre çarpışamayacağını savundu.
Ecevit'ten Kissinger'a: Türkiye ateşkese hazır
Başbakan Bülent Ecevit, telefonla görüştüğü Kissinger’a, Türkiye’nin ateşkese hazır olduğunu söyledi. Kissinger da “ertesi gün Yunanistan’da darbe olacağını ve Türk-Yunan savaşı tehlikesinin hala sürdüğünü” anlattı.
22 Temmuz 1974: Yunanistan’da cunta devrildi ve yönetime, sürgünde yaşayan deneyimli politikacı Konstantin Karamanlis geldi. 23 Temmuz’da da ateşkes ilan edildi.
23 Temmuz 1974: Kissinger, kurmaylarına, “Makarios’un geri gelmesi çıkarlarımıza uymaz. Türkleri çıkarmak için SSCB’ye başvurabilir” dedi.
Bu arada Watergate skandalından dolayı ABD’de Nixon istifa etti, yerine Ford başkan olarak göreve başladı.
'İngilizlerin Türkiye'yi tehdidi aptalca'
9 Ağustos 1974: Kissinger, yeni Başkan Ford’a, “İngilizler, Yunanistan’a tam destek veriyor ve Türklere karşı askeri eylem tehdidinde bulunuyor. Bu hayatta duyduğum en aptalca şeylerden biri” dedi.
15 Ağustos 1974: Türkiye’nin 2’nci Barış Harekatı başladı. Kissinger, kurmaylarına, “Türklerden uzaklaşmamamız gerek. Türkler, bir sonraki Ortadoğu savaşında sorun çıkarabilir” dedi.
Ecevit, Kissinger’a, ertesi gün New York saatiye 12:00’de ateşkes ilan edileceğini bildirdi.
Yunanistan’ın yeni lideri Karamanlis, telefonla görüştüğü Kissinger’dan Türkleri Kıbrıs’tan çıkarmalarını istedi.
Kissinger, kurmaylarına, “Yunanlıların tarafına kaymamalıyız. Amerikan karşıtı olan bu ülkeyi (Yunanistan’ı) profesyonel şekilde desteklememeliyiz. Biz, askeri gücümüzü bir NATO müttefikine karşı kullanmayız” dedi.
19 Ağustos 1974: ABD’nin Lefkoşa büyükelçiliği önündeki bir Rum gösterisi sırasında ABD Büyükelçisi Rodger Davies, dışarıdan açılan ateş sonucu öldürüldü.
'Türkiye'ye silah ambargosu engellemedi'
2 Ekim 1974: Kissinger, New York’ta görüştüğü sürgündeki Rum lideri Başpiskopos Makarios’a, Başkan Ford yönetiminin, Türkiye’ye karşı silah ambargosu ilan edilmesine karşı olduğunu bildirdi.
13 Kasım 1974: Makarios, Kissinger’a, “Kıbrıs’taki Türk askerlerinin sayısının azaltılması aslında bizim lehimize değil. Fazla asker, Türkiye’nın ekonomik problemlerini daha da artırdığı için daha iyi” dedi. Kissinger, “Bunu televizyon kameraları önünde de söyler misiniz?” diye sorunca Makarios, “Hayır” dedi.
7 Ocak 1975: ABD’nin Ankara Büyükelçisi William Macomber, Başkan Ford’un başkanlık ettiği bir toplantıda, ABD Kongresi’nin Türkiye’ye silah ambargosu ilan edilmesine yönelik adımlarından dolayı Türklerin çok kızgın olduğunu iletti. Kissinger, “Bunun (ambargonun) bedelini yıllarca ödeyeceğiz” diye konuştu.
1 Şubat 1975: Kissinger, silah ambargosu yanlısı ve Türkiye karşıtı Kongre üyelerine hitaben, “Bu adım, bir dış politika felaketi olur” dedi. Ancak Rum asıllı Kongre üyesi John Sarbanes, ambargonun 5 Şubat’ta uygulamaya girmesinde kararlı olduklarını anlattı.
5 Şubat 1975: Başkan Ford, Kongre kararı uyarınca ambargoyu uygulamaya koydu, ancak dile getirdiği muhalefet şerhinde, Türkiye’nin ABD’nin güvenliği için kilit önem taşıdığını ve bu adımın Ortadoğu’da durumu olumsuz etkileyeceğini belirterek, Kongre’den kararı yeniden gözden geçirmesini istedi.
ABD’nin Kıbrıs harekatı arşivinde şok bilgiler
NTV'den Ümit Enginsoy'un 26 Ocak 2008 tarihli haberinde de Yunanistan’ın Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından,Trakya üzerinden Türkiye’ye saldırmayı planladığı, ABD’nin Kıbrıs arşivlerine göre, Washington'ın barış harekatını ve tarihi önceden bilmesine rağmen önleyemediği ortaya çıkmıştı:
ABD Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs krizini de içeren 1973-76 dönemine ait Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan arşivlerini kamuoyunun bilgisine açtı. Arşivlerde yer alan en ilginç belgelerden biri olan, ABD istihbaratı tarafından hazırlanarak dönemin Merkezi Haberalma Dairesi CIA Başkanı William Colby’ye sunulan “Ocak 1975” tarihli raporda, Kıbrıs krizi, ABD istihbarat kuruluşlarının performansı açısından değerlendiriliyor.
ABD hazırlıksız yakalandı
Raporda, Kıbrıs’ta Yunan cuntası tarafından desteklenen darbenin hazırlıklarının yapıldığı 3-15 Temmuz 1974 tarihleri arasında Amerikan istihbaratının, bu darbenin geleceğini göremediği, dolayısıyla da Kıbrıs’ta o dönem Devlet Başkanı olan Başpiskopos Makarios’un devrilmesinin önlenemediği ve Washington’ın bu duruma tamamen hazırlıksız yakalandığı yazıldı.
Raporda, hazırlıkları 15-20 Temmuz arasında yapılan Türkiye’nin 1’inci Barış Harekatı’nin ise ABD istihbaratı tarafından “günü bile belirlenerek” Dışişleri Bakanlığı’a iletildiği, ancak bu bilginin kendisine ulaşmadığını ileri süren Dışişleri Bakanlığı’nın önlem almaması yüzünden Türkiye’nin müdahalesinin engellenemediği kaydedildi.
ABD’nin nasıl önlediği sansürlendi
Değerlendirme raporunda, 20-25 Temmuz arasında ise Atina’nın, Kıbrıs’a mukabele olarak Türkiye’ye Trakya üzerinden saldırmayı düşündüğü, ancak ABD istihbaratının, bu gelişmeyi ayrıntılarıyla önceden belirlediği anlatıldı. Bu bölümde, ABD’nin ne önlem aldığına ilişkin bölüm ise “gizliliği hala kaldırılmadığı için” sansürlendi.
Raporda, Türkiye’nin 1-15 Ağustos arasında sürdürdüğü 2’nci Barış Harekatı’nın hazırlıklarının ise ABD istihbaratı tarafından tespit edilemediği, dolayısıyla bunun da önlenemediği ifade edildi.
Ford: Krizin sorumlusu Yunanistan
Arşivlerdeki belgelerde de, dönemin Başkanı Gerald Ford’un, Kıbrıs krizinin patlak ermesinden tamamen Yunanistan’daki cunta yönetimini sorumlu tuttuğu da görüldü. Belgelere göre Ford, 20 Ağustos 1974’te dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile yaptığı görüşmede, “Hatırla, bu duruma Yunan hükümeti sebebiyet verdi ve bu, ABD ve dünya tarafından onaylanmadı. Yunanlılar, bunu yaptığında avantajlarını kullanamadı. Türkler ise bunu başardı” dedi.
Bazı belgelerde sansür sürüyor
Toplam 873 sayfadan oluşan arşivlerde, en belirgin konu olarak Kıbrıs krizi yer alırken, yayımlanan belgeler, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in Türk, Yunan, Kıbrıs ve İngiliz liderleriyle ve ABD başkanlarıyla görüşmelerinin metinlerini, Kissinger’in bakanlığının ve diğer Amerikan kurumlarının üst düzey yetkilileriyle toplantılarının tutanaklarını, Ankara, Atina ve Lefkoşa’daki büyükelçiliklerle yapılan yazışmaları ve bazı değerlendirme raporlarını kapsıyor.
Belgelerin büyük çoğunluğu kamuoyunun bilgisine sunulurken, bazı belgelerde bazı cümle ve paragrafların, hala devam eden hassasiyetten dolayı gizlilik derecelerinin kaldırılmadığı ve sansürlendiği görüldü.
70’li yıllardan itibaren dünya siyasetinin gündemine oturan Kıbrıs krizi, ABD’yi büyük ölçüde sarsan Watergate skandalının sonucunda Başkan Richard Nixon’ın istifa ettiği ve yerine yardımcısı Gerald Ford’un geçtiği çok kritik bir döneme rastladı.