Amerikan istihbarat kuruluşlarının Dünya Genelinde Tehdit Değerlendirmesi raporunda, Trump yönetiminin umutlarına karşın, Kuzey Kore'nin büyük ihtimalle nükleer silahlarından tamamen vazgeçmeyeceği belirtildi.
Raporda ayrıca İran'ın nükleer silah üretmediği vurgulandı, ancak Çin ve Rusya'dan kaynaklanan siber tehdidin büyüyen bir kaygı olduğu ve her iki ülkenin de 2020'deki başkanlık seçimlerini etkilemeye çalışabileceği söylendi.
Raporu Ulusal İstihbarat Direktörü Dan Coats, diğer istihbarat kuruluşlarının başkanlarıyla birlikte Senato'ya sundu.
Belgede "Kuzey Kore'nin anahtar önemdeki ABD ve uluslararası ödünleri elde etmek için nükleer silahlardan kısmen arınmayı müzakere ederken, silah stoğundan ve üretim kabiliyetlerinden büyük ihtimalle vazgeçmeyeceği" söyleniyor.
Raporda ayrıca "nükleer silahlara sahip olmanın rejimin selameti açısından kritik önemde görüldüğü" kaydediliyor.
Başkan Donald Trump'ın gelecek ay Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile bir görüşme yapması bekleniyor.
İkili geçen Haziran'da da Singapur'da buluşup, Kore Yarımadası'nın nükleer silahlardan arındırılmasını ele almıştı, ancak görüşmeden bu yana bu konuda pek ilerleme kaydedilemedi.
İstihbarat raporunda, "Çin ve Rusya'dan kaynaklanan büyüyen tehdide" dikkat çekiliyor.
Her iki ülkenin de, 2020 başkanlık seçimlerini etkilemeye çalışmak için kullanabilecekleri sofistike siber casusluk kabiliyetleri olduğu vurgulanıyor.
Raporda, İran'ın şu anda nükleer silah üretmediği, ancak ülkenin "bölgesel hırsları ve gelişen askeri kapasitesinin" büyük ihtimalle Amerikan çıkarlarını tehdit edebileceği söyleniyor.
Başkan Trump, geçen yıl İran'la yapılan nükleer anlaşmadan çekilmiş ve Tahran'a yönelik ambargoları sıkılaştırmıştı.
Senato'daki oturumda, CIA Başkanı Gina Haspel de, ABD'nin çekilmesine kanşın, İran'ın 2015'te yapılan nükleer anlaşmaya "teknik olarak uyduğunu" söyledi.
Raporda, Trump yönetiminin aksi yöndeki iddiasına karşın IŞİD'in henüz yenilmediği vurgulanıyor. IŞİD'in büyük ihtimalle yeni bölgeler ele geçirmeyi hedeflemediği söylenirken, IŞİD'in "Sunniler'in kaygılarından, toplumsal istikrarsızlıktan ve uzun vadede Irak ve Suriye'de toprakların ele geçirilmesi için güvenlik güçlerinin zorlanmasından faydalanabileceği" ifade ediliyor.