T24 Dış Haberler
ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail-Hamas savaşına yaklaşımının, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda gerilimi artırdığı bildirildi. Bakan Antony Blinken ve ekibi, Dışişleri Bakanlığı içindeki rahatsızlıkları görmezden gelmekle eleştiriliyor.
The Huffington Post'un haberine göre; Dışişleri Bakanlığı'ndan konuyla ilgili konuşan yetkililer, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve kıdemli danışmanlarının bakanlık içindeki eleştirileri görmezden geldiğini söyledi. Blinken ve ekibinin, uzman tavsiyeleriyle ilgilenmedikleri bildirildi.
"İçeride her düzeyde isyan havası esiyor"
The Huffington Post'a konuşan bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, "Dışişleri Bakanlığı içinde her düzeyde bir isyan havası esiyor" dedi. Gazeteye konuşan iki yetkili, bazı diplomatların Amerikan politikasını eleştiren bir belgeyi hazırladıklarını ve belgenin korumalı iç kanal aracılığıyla ilgililere telgraf olarak iletildiğini söyledi.
Gazete, bu tür "muhalif telgrafların" Dışişleri Bakanlığı içinde önemli tarihi anlarda yaşanan ciddi anlaşmazlıkların ifadeleri olduğunu yazdı. Muhalefet kanalı Vietnam Savaşı sırasında derin iç çatışmaların yaşandığı bir ortamda kuruldu ve diplomatlar o zamandan beri ABD'nin yurtdışında tehlikeli ve kendi kendini yenilgiye uğratan seçimler yaptığı konusunda uyarıda bulunmak için kullanıyor.
Kıdemli yetkili istifa etti
Dışişleri Bakanlığı'nın kıdemli yetkililerinden Josh Paul, Çarşamba günü istifa etti. Muhalefet telgrafı da Paul'un istifasının ardından geldi. Paul, ABD'nin İsrail'in savaş çabalarını desteklemeye yönelik hamlelerini ahlaki olarak destekleyemeyeceğini söyledi.
İstifası ilk olarak Huffington Post tarafından haberleştirilen Paul, "Son 24 saat içinde meslektaşlarımdan çok sayıda destek mesajı aldım... Gerçekten cesaret verici destek sözleri ve aynı şekilde hissettiklerini ve bunun onlar için çok zor olduğunu söyleyen birçok insan var. Beklentim, İsrail'le ilgili her şeyin hassasiyeti nedeniyle kimsenin bana 10 metrelik bir mavna direğiyle dokunmak istemeyeceği yönündeydi" dedi.
"İstifa etmeyi düşünen başkaları da var"
Çarşamba günü, ABD'nin Birleşmiş Milletler misyonu, Hamas da dahil olmak üzere sivillere yönelik tüm şiddeti kınayan ve Gazze'ye insani yardımı onaylayan ve birçok ülke tarafından desteklenen bir Birleşmiş Milletler kararını veto etti. Dışişleri ayrıca Biden'ın yetki verdiği İsrail için ek askeri yardım ve Filistinliler için insani yardımın yönetilmesine de yardımcı olacak.
The Huffington Post'a göre; Dışişleri Bakanlığı çalışanları aynı anda hem hassas bir diplomasi yürütmeye hem Kongre'den gelen İsrail'e büyük destek ve Filistinlilerin yaşamlarına saygı gösterilmesi çağrılarına yanıt vermeye hem de ABD'nin İsrail'in aşırı güç kullanımına kılıf sağladığı izleniminin yarattığı küresel öfkeyi yönetmeye çalışıyor.
Gazeteye konuşan bir ABD'li yetkili, Arap hükümetlerindeki mevkidaşlarının Dışişleri Bakanlığı yetkililerine ABD'nin bölgedeki desteğini bir nesil boyunca kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu söylediğini aktardı.
Yedi ülkeden yetkililerle bir araya geldiği beş günlük Orta Doğu gezisinin ardından Çarşamba günü Washington'a dönen Blinken'in kendi bakanlığındaki gerilimin farkında olup olmadığı belirsizliğini koruyor.
Bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, "Sekreterin bunu görmediği ya da umursamadığı yönünde bir his var" diyerek bu hissin teşkilattaki üst düzey isimlere kadar uzandığını söyledi.
Bir yetkili meslektaşlarını "depresif ve öfkeli" olarak tanımlarken, bir diğeri bazı personellerin istifayı düşündüğünü aktardı. Bu yetkili, bir toplantı sırasında bir meslektaşının "ABD'nin politika açıklamalarının Filistinlilerin yaşamları yerine İsrail'e desteği vurguladığı" görüşü nedeniyle gözyaşlarına boğulduğunu hatırlattı.
İtidalli açıklamalardan kaçınmaları istenmişti
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, diplomatlara, Gazze'ye yönelik bombardıman sırasında şiddetin yatıştırılması çağrısında bulunan terimleri kullanmaktan kaçınmalarını tavsiye eden mesajlar gönderdiği ortaya çıkmıştı.
The Huffington Post'un ulaştığı iç yazışmalara göre; mesajlarda diplomatlara basın materyallerinde "gerilimi azaltma/ateşkes", "şiddete/kan dökülmesine son verme" ve "sükûneti yeniden tesis etme" terimlerini kullanmaktan kaçınmaları söyleniyordu.