Dünya

ABD'de Afrikalı olmak: Nereden geldiğinizin önemi yok, sadece derinizin rengini görüyorlar

04 Haziran 2020 23:19

Larry Madowo

Geçen yaz New York City'deki ilk haftamda, Yukarı Batı Yakası'nda oturan bir arkadaşım akşam yemeğine davet etmişti.

Yemeğe götürmek için meyve aldım ve elimde poşetle oturduğu binaya gittim.

Binanın ön bürosundaki görevli beni binanın arkasındaki avluya yönlendirdi. Binada oturanların çöp poşetlerinden geçip asansöre bindim. Asansörün ne kadar pis olduğunu görünce şaşırmıştım.

Asansörle yukarı kata çıktığımda kapıyı açan arkadaşım beni bu kapıda görünce çok utanmıştı, yüzünün rengi attı.

Özür dileyerek, "Binanın ırkçı görevlisi seni kurye sanmış ve seni yük asansörüne yönlendirmiş" dedi.

Güney Afrika'da, İngiltere'de karmaşık ırksal hiyerarşilerin olduğu ortamlarda çalıştım ve tüm dünyayı dolaştım. Ama yine de, bir kapı görevlisinin, arkadaşım gibi başarılı bir beyaz kadın ve kocasının akşam yemeğine siyah arkadaşlarını davet etmiş olabileceklerini düşünememesi beni incitti.

Bu yaşadığım küçük çaplı saldırı bana önceden yapılan bir uyarı gibiydi. Amerika birçokları için fırsatlar ülkesi olabilir ama beni hala derimin rengine indirgiyor ve beni değersiz görüyor.

Benim siyah Afrikalıların yoğunlukta olduğu bir ulustan gelmiş olmam fark etmiyor. Burada benim gibi görünenler, kendilerini sürekli dışlayan, silen ve cezalandıran bir sistemle insanlıkları için müzakere etmek zorunda kalıyorlar.

Kenya'da kalabalığın arasında kaybolabiliyorum. Ama Amerika'da siyah olduğum için sürekli hedef alınıyorum.

ABD'de yatırım bankacısı Amy Cooper'ın, Harvard mezunu bir siyahın parkta köpeğine tasma takmasını istediği için polisi arayıp "Siyah saldırgan biri beni tehdit ediyor" demesinden bir gün sonra George Floyd, beyaz bir polisin dizini boynuna sıkıştırması sonucu öldü.

Çok üzülmüştüm.

'Hepimiz aynıyız'

Ülke genelinde Floyd ve polis tarafından öldürülen tüm siyahlar için adalet çağrılarıyla protesto gösterileri düzenlenirken ben nefesimi tutuyordum.

Tanımadığım biri için nasıl yas tutabilirdim? Amerika'ya 'yeni gelmiş' bir Afrikalı olarak yaşamadığım acıyı nasıl sahiplenebilirdim?

Daha sonra California, Long Beach'teki protestolarda çekilen bir video gördüm. Tabiiyet konusunda net bir mesaj vardı.

Protestoculardan biri "Amerika'daki Afrikalıların, Afrika kökenli Amerikalılara destek olmalarının en iyi yolu bize arka çıkmaları ve hepimizin aynı olduğunu anlamaları" diyordu.

Mshale adlı ABD'deki Afrikalı göçmenler için çıkarılan gazetenin yayıncısı Tom Gitaa'ya, memleketi Minneapolis'te başlayan protestolar, isyanlar, yağmalamalar hakkında ne düşündüğünü sordum.

Şu yanıtı verdi:

"Birçoğumuz Afrika'da bu tip sivil hak sorunlarıyla büyümedi o yüzden bazen yaşadıklarını anlayamayabiliyoruz.

"Ama Afrika kökenli Amerikalıların yıllardır yaşadığı polis şiddeti, iş yerinde ayrımcılık gibi şeylerin aynılarını biz de yaşıyoruz."

Gitaa, Doğu Afrika'dan ABD'ye 30 yıl önce göç etti. Amerika'da doğan 24 yaşındaki kızı da sokaklardaki protestocular arasında.

Afrikalılar ile siyah Amerikalılar arasında her zaman gerilim olmuştur.

Arkadaşım Karen Attiah ile iki yıl önce 'Black Panther' (Siyah Panter) süper kahraman filmi vizyona girdiğinde bu konuyu The Washington Post gazetesine yazmıştık.

Arkadaşım, gazetenin Küresel Yorum sayfalarının editörü. Afrikalı bir göçmenin kızı, ABD'de doğdu ama ailesinin köklerine sıkı sıkıya bağlı.

Karen, ailesinin artık, ırk ve özellikle beyazların yaptığı ırkçılıkla ilgili daha önce hiç duymadıkları kaygıları dile getirdiğini söylüyor:

"Göçmen olduğumuz için siyah Amerikalılara mesafeli durmamız gerektiğini düşünüyordum, çünkü farklıydık.

"Ama şimdi anlıyoruz ki, bir polis sizin derinizin rengini gördüğünde Gana'dan mısınız, Nijerya'dan mısınız ya da Zimbabve'den misiniz, ABD'nin Atlanta eyaleti veya Dallas'tan mısınız diye sormuyor. Sadece siyah olduğunuzu görüyorlar."

Aktris Lupita Nyong'o ve komedyen Trevor Noah gibi Afrikalı ünlüler sahip oldukları güçlü platformları adalet arayışı ve protestolara yönelik eleştirilerdeki iki yüzlülüğü eleştirmek için kullanıyor.

Afrika Birliği de yayımladığı açıklamayla Floyd'un öldürülmesini kınadı ve ABD hükümetine 'her türlü ayrımcılığın tamamen bertaraf edilmesi' çağrısında bulundu. Afrika Birliği bu tarz açıklamaları ender yapıyor.

ABD'de ilk köle Afrikalılar 401 yıl önce o zamanlar Britanya sömürgesi altında olan Virginia'dan geldi.

Bazı göçmen aileler geçen yıl 'Geri Dönüş Yılı' kapsamında atalarının 400 yıl önce salındığı Afrika'ya yolculuk etti.

Öne çıkan etkinliklerden biri geçen yıl Aralık ayında Gana'da, Abdülkerim Abdullah'ın düzenlediği Afrochella Festivali'ydi.

Abdülkerim'i aradığımda yaşadığı New York City, Bronx semtinde tüm gece süren protesto gösterilerinin yorgunluğu vardı sesinde. "Birçok Afrikalı, bunun onların da mücadelesi olduğunu anlamıyor. Nerede olursa olsun siyahlara yönelik adaletsizlik, her yerde adaletsizliktir. Destek çıkmalı, dayanışma halinde hep beraber mücadele etmeliyiz" dedi.

ABD'deki Afrikalılar da 'Siyahların Hayatları Değerlidir' (Black Lives Matter) aktivistleriyle birlikte yürüdü. Beyaz ırkçılığa karşı protestoları destekledi, toplumsal adaletsizlikle mücadele eden kuruluşlara bağışta bulundu ve siyah toplum içinde fikir birliği olduğunu göstermek için kendi etkinliklerini düzenledi.

Teksak'taki Dallas City Belediye Binası'nda düzenlenen bir etkinlikte, Jada Walker gözyaşları içinde "Beyaz olmayanlar, özellikle siyah erkekler bu gezegende en kötü muameleyi gören, en değersiz görülen ve hep en yanlış anlaşılanlar olmuştur" diyordu.

Geleceğe dair kaygılar

Jada, özel eğitime muhtaç iki yaşındaki yeğenin geleceği için kaygılı:

"Babası gibi boyu iki metre olduğunda polis ona nasıl davranacak? İletişim kuramıyor ama ya peşinde oldukları birine benzetirlerse?"

Amerikan polisinin siyahlara yönelik şiddet sicilinin kabarık olması nedeniyle aileler her zaman tedirginlik yaşıyor.

Ohio'da Somali doğumlu lise öğretmeni Ifrah Udgoon 13 yaşındaki oğlu için endişeleniyor.

Udgoon, Güney Afrika'nın Mail & Guardian gazetesine şunları yazmıştı:

"Şimdi öyle değilse bile her geçen gün, insanların gözünde 'şirin delikanlı'dan tehdit oluşturan bir bireye dönüşecek. Masumiyeti yüreğimi burkuyor."

Udgoon, diğer Afrika göçmenleri gibi kendisini bir mücadelenin içinde bulmuş: "Burada hep minnettar olmam bekleniyor. Ama ruhumu şeytana mı sattım?"

Abdullah, düzenlediği Afrochella festivalini, birçok zorlu engellerle mücadele eden diasporadaki siyahları bir araya getirmek için bir platform olarak kullanıyor.

"Düzenli olarak Hatiti'deki, Benin'deki, St. Vincent ve Granadin Adaları'ndaki arkadaşlarımla temas halindeyim. Çünkü ayrımcılığın milliyeti yok. Sistematik ırkçılık hepimizi etkiliyor" diyor Abdullah ve şöyle devam ediyor:

"Uzun bir zaman bunun adaletsizlik olduğunun farkına varamadım. Ta ki adını koyana kadar. Hep kenara çekiliyordum, durduruluyordum, sürekli kimlik kontrolü yapılıyordu ve profilim ırkımla belirleniyordu. Bu mücadele benim mücadelem."

Bu, yalnızca onun gibi Afrika kökenli Amerikalıların mücadelesi değil, bu, Amerika'da güvenli bir şekilde 'siyah olabilme hakkı'.

Arkadaşım Karen'in sesli mesajını yeniden oynattım... Çünkü çok güçlü bir sonu vardı:

"Şimdi ortada görülen siyah karşıtlığı ve bu, birçok mücadelenin birbiriyle bağlantılı olduğu bilincini de artırıyor, aynı mücadeleler değil ama hepsi birbirleriyle bağlantılı."