Gündem

ABD Başkanı Donald Trump'ın elinin altında gerçekten bir 'nükleer düğme' var mı?

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un hafta başında yaptığı "nükleer silah düğmesinin" masasında olduğunu söyledi. ABD Başkanı Donald Trump ise bu açıklamaya Twitter üzerinden kendi düğmesinin daha büyük olduğunu söyleyerek yanıt verdi. Peki Trump gerçekten böyle

29 Nisan 2018 20:30

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, hafta başında yaptığı açıklamada nükleer silah düğmesinin masasında olduğunu söyledi. ABD Başkanı Donald Trump ise bu açıklamaya, Twitter üzerinden kendi düğmesinin daha büyük olduğunu söyleyerek yanıt verdi.

Peki gerçekten böyle bir düğme var mı?

Nükleer silahları ateşlemek, tahmin edilebileceği gibi, televizyon kanalı değiştirmekten daha zor.

Ancak esas şaşırtıcı olan bu karmaşık sürecin futbol topu ve bisküvilerden oluşması.

"Nükleer düğme" terimi oldukça bilinen bir kısaltma olsa da, cevap açık:

Trump'ın elinin altında bastığı anda bir bombanın fırlatılmasını sağlayan bir nükleer düğme bulunmuyor.

Geçen yıl 20 Ocak'ta, deri bir evrak çantası taşıyan askeri bir görevli ABD'de başkanlık görevini devreden Barack Obama ile birlikte Donald Trump'ın yemin törenine gitti.

Trump'ın yemin etmesiyle birlikte, görevli ve evrak çantası da yeni başkanın yanına geçti.

Evrak çantası "nükleer futbol topu" olarak biliniyor. "Futbol topu", ABD nükleer silahlarını ateşlemek için gerekli bilgileri içinde barındırıyor ve teorik olarak başkanın yanından hiç ayrılmıyor.

Ağustos ayında CNN Televizyonu'na konuşan bir uzman, Trump golf oynadığında, futbol topu da bir araç içinde golf sahasında onunla birlikte dolaştırıldığını söyledi.

Gizlice nükleer futbol topunu görenlerin, hayal kırıklığına uğraması muhtemel.

Zira bu çantanın için ne bir düğme var, ne de Kıyamet Günü'ne doğru geri sayım yapan bir sayaç.

Onun yerine, iletişim kurmaya yarayan bazı cihazlar ve savaş planlarının yer aldığı kitaplar var.

Planlar, hızlı karar alma süreci için tasarlanmış.

Beyaz Saray Askeri Ofisi'nin eski müdürü Bill Gulley, 1980'lerde misilleme seçeneklerinin "az pişmiş, orta ve iyi pişmiş" olarak ayrıldığını söylemişti.

"Bisküvi" de başkanın her zaman yanında taşıması gereken, kodlar içeren bir kart.

Futbol topundan farklı.

Eğer başkan bir saldırı emri verecekse, bu kodları kendini orduya tanıtmak için kullanacak.

Göreve geldikten sonra, ABC kanalı, Trump'a bisküviyi elinde bulundurmanın nasıl hissettirdiğini sordu.

Trump "Ne işe yaradığını ve nasıl bir yıkımdan bahsettiğimizi anlattıklarında, insan kendine geliyor" dedi ve "Bir anlamda oldukça ürkütücü" diye ekledi.

Bill Clinton'ın eski yardımcısı Robert 'Buzz' Patterson, Clinton'ın başkanlığı döneminde kodları kaybettiğini söyledi.

Patterson, Clinton'ın bisküviyi pantolonunun cebinde, kredi kartlarına kurdeleyle bağlı bir şekilde sakladığını söyledi.

Patterson'a göre, Monica Lewinsky skandalı ortaya çıktığında, Clinton kodları bir süreliğine göremediğini itiraf etti.

Başka bir üst düzey görevli, General Hugh Shelton ise Clinton'ın bisküviyi "aylarca" kaybettiğini öne sürdü.

ABD'de nükleer saldırıyı yalnızca Başkan başlatabiliyor.

Başkan önce kendini tanıtıyor, sonra da saldırı emrini en üst düzey askeri yetkili olan Genelkurmay Başkanı'na iletiyor.

Emir daha sonra mühürlü doğrulama kodlarıyla Nebraska'daki ABD Stratejik Kumanda Merkezi'ne gidiyor.

Daha sonra onu "sahadaki" ekiplere iletiyorlar. Bu kişiler denizde ya da deniz altında da olabilir.

Ateşleme emri, kodlarla iletiliyor. Bu kodların, ateşleme ekibindeki kilidin kodlarıyla eşleşmesi gerekiyor.

Başkan, ABD ordusunun da başkomutanı. Dolayısıyla ne söylerse yapılmak zorunda.

Ancak muhtemelen bir açık kapı var.

Kasım ayında, son 40 yılda ilk kez, Kongre, başkanın bir nükleer saldırı başlatma yetkisini incelemeye aldı.

İnceleme komitesinin görüşlerine başvurduğu isimlerden biri de ABD Stratejik Kumanda Merkezi'nin 2011-2013 yılları arasındaki komutanı C. Robert Kehler'di.

Kehler, Komiteye, kendisine öğretildiği gibi başkanın emrini ancak yasal olması koşuluyla yerine getireceğini söyledi.

Bazı koşullar altında, "Emri yerine getirmeye hazır değilim" diyebileceğini kaydetti.

Bir senatör sordu:

"Peki sonra ne oluyor?"

Kehler, "Bilmiyorum" diye yanıt verdi.

Bu yanıta komitenin tepkisi ise kahkaha atmak oldu.