Gündem

ABD Başkanı Donald Trump neden medyaya saldırıyor?

ABD Başkanı Donald Trump kendisiyle ilgili olumlu, rakipleriyle ilgili olumsuz haberler istiyor. "Sahte haber", "halk düşmanı" gibi ifadeler ve medyaya karşı tutumu özünde bu amaca yönelik. BBC Kuzey Amerika Muhabiri Anthony Zurcher ise "Fakat mesele yaln

31 Temmuz 2018 15:05

ABD Başkanı Donald Trump geçen medyaya ilk defa "halk düşmanı" dediğinde yer yerinden oynadı. Arizona'nın Cumhuriyetçi Senatörü Jeff Flake bunun "Beyaz Saray tarafından basın özgürlüğüne yapılan eşi benzeri olmayan, mesnetsiz saldırıların bir örneği" olduğunu söylemişti.

Trump bu ifadeyi ikinci, üçüncü ve dördüncü defa kullandığında artık kimse tepki göstermiyordu. Bu başkanın eşsiz yeteneği de bu: Bir zamanlar kabul edilemez olan bir fikri alıp onu yeni normal haline getirmek.

Bu ifadeler artık manşetlere çıkmasa da gazeteciler bunları bir kenara yazıyor. Birkaç hafta önce Maryland'de bir haber merkezine pompalı tüfekle düzenlenen saldırıda beş kişinin öldürülmesi bu mesleğin oturmuş Batı demokrasilerinde bile tehlikede olduğunu gösteriyor.

Amerikan New York Times gazetesinin (NYT) yayıncısı Arthur Gregg Sulzberger, Trump ile 11 gün önceki gizli buluşmasında bu konuya dikkat çekmek istemişti. Anlaşılan Sulzberger'in mesajı yerini bulmamış.

Trump, bu gizli görüşmeyi hafta sonu kamuoyuna duyurdu ve Pazar günü attığı tweette medyayı "Amerikan halkının düşmanı" olarak tanımlamasının sorumlusunun medyanın kendisi olduğunu söyledi.

Öyleyse Trump'a göre bu söylem kendisinin değil medyanın sorunu.

Burada ironi ise Trump'ın, kendisinin Rusya ile ilişkisini soruşturan Robert Mueller'in soruşturmasında anonim kaynaklara başvurmasını eleştirirken NYT haberini temel alması.

Trump'ın eleştirdiği bu gelişmeyi NYT ortaya çıkarmıştı.

Öte yandan NYT Trump yönetimiyle ilgili, anonim kaynaklarla konuşarak haber yaptığında Trump bunu "sahte haber" olarak etiketliyor.

İşin özü aslında bu.

Başkan Trump kendisiyle ilgili olumlu, rakipleriyle ilgili olumsuz haberler istiyor. "Sahte haber", "halk düşmanı" gibi ifadeler ve medyaya karşı tutumu özünde bu amaca yönelik.

Sporda buna "hakemi etki altına almaya çalışmak" deniyor. Politikada da fikir aynı, fakat kumar daha büyük.

Fakat mesele yalnızca bundan ibaret değil: Trump sadece hakemin kendisini tutmasını istemiyor, hakemin varlığını kökten sorguluyor. Ve bu işe yarıyor, en azından en büyük destekçileri arasında.

CBS News anketine göre "sıkı destekçileri" Trump'ın kendilerine doğru bilgi aktardığına inanıyor. Bu grupta aynı şeyi ana akım medya için söyleyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 11. Yüzde 63 ise arkadaşları ve ailelerinin paylaştığı bilgilere güveniyor.

Trump'ın medyayla girdiği ağız dalaşı tabanının olumsuz haberlerden etkilenmemesine yol açtı.

Şimdi esas soru bu tabanın 6 Kasım 2018'deki Kongre ara seçimlerinde ve 2020'deki başkanlık seçimlerinde Trump'a zafer getirmeye yetip yetmeyeceği.

Bu iyi bir başlangıç noktası ve Donald Trump'ın, Sulzberger'den gelen uyarılara rağmen mevcut istikametinde ısrar etmesini açıklayabilir.