Ekonomi

AB ve Türkiye: Eşit olmayan ticari ortaklar

Türkiye’nin en büyük ticari ortağı AB. Birlik'in en önemli ticari ortakları arasındaki Türkiye’nin yeri altıncılığa yükseldi. AB’nin ikili ticaret anlaşmaları Gümrük Birliği sayesindeki bu hızlı gelişmeyi tehdit ediyor.

26 Temmuz 2016 15:09


Bundan tam 20 yıl önce Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında Gümrük Birliği anlaşması yürürlüğe girmişti. İkili ticarette artık gümrük vergisi alınmıyor. Gümrük Birliği küresel finans krizi patlak verene kadar Türk ekonomisindeki hızlı büyümede önemli rol oynamıştı.

Ancak AB'nin üçüncü devletlerle arasındaki serbest ticaret sözleşmelerinden kaynaklanan asimetri dikkate alınmamıştı. Örneğin AB ile ABD arasındaki Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) yürürlüğe girdiği takdirde Amerikan malları Türkiye'ye gümrüksüz ihraç edilebilecek, Türkiye AB üyesi olmadığından ABD'ye satılan Türk mallarından ise gümrük vergisi alınabilecek.

Münih'teki ekonomik araştırma enstitüsü ifo'nun Türkiye uzmanı Erdal Yalçın, “AB ülkeleri ABD'ye gümrüksüz mal satarken, Türk mallarından ABD'de gümrük vergisi alınabileceği için Türkiye AB ülkeleriyle Amerikan pazarındaki rekabette dezavantaja düşecek”, dedi.

Türkiye TTIP'ten endişeli

Erdal Yalçın TTIP yüzünden Türkiye'nin münferit sektörlerdeki ihracatının yüzde 4 ila yüzde 10 arasında azalacağını hesaplamış.

On ile on iki yıla kadar ticari asimetrinin Türkiye'yi 18 ile 20 milyar dolar arasında milli gelir kaybına uğratacağı tahmin ediliyor. Dış ticaret dezavantajının Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla'ya negatif yansıması yüzde 2 dolayında olacak. Türk hükümeti bu nedenle TTIP görüşmeleri başlar başlamaz dezavantajın ortadan kaldırılması için harekete geçti ve hatta Gümrük Birliği'nin iptal edilebileceğini duyurdu.

Bu kadar önemli bir nokta nasıl gözden kaçabilirdi? Erdal Yalçın bunun iki nedeni olduğunu ve ‘Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin tam üyelik yolundaki adımlardan biri olduğu noktasından hareket ettiğini', söyledi.

Türkiye'nin tam üyeliğe kabul edilmesi durumunda AB'nin bütün üçüncü ülkelerle vardığı anlaşmalar Türkiye için de geçerli olacaktı. Yalçın ikinci nedenin, ‘aradan geçen zaman içinde bu kadar çok ikili ticaret anlaşması imzalanacağını kimsenin tahmin edememesi' olduğunu söyledi. Dünya Ticaret Teşkilatı'nın (WTO) kurulmasından sonra ikili anlaşmaların yerini küresel anlaşmalara bırakacağı sanılmıştı.

İki beklenti de yanlış çıktı. Türkiye'nin AB üyeliği gibi WTO çerçevesinde uluslararası ticaret anlaşmasına ne zaman varılacağı da belli değil.

Ek anlaşmalar simetriyi daha da bozuyor

AB ile ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasının yürürlüğe girme ihtimali azalmış olması Türkiye'yi rahatlatır mı? Erdal Yalçın, AB'nin birçok ülke ve ekonomik bölge ile serbest ticaret görüşmeleri yaptığını hatırlatarak, Türkiye aleyhindeki asimetri tehlikesinin geçmediğini söyledi.

Ekonomi uzmanı Yalçın kamuoyunda tartışılmadığı için Japonya ile başlatılan görüşmelerde oldukça ilerleme sağlandığını ve anlaşmanın yürürlüğe girmesinin Türk otomotivciliğine darbe indireceğinden emin olduğunu ifade etti.

İsviçre üyesi olmadığından AB ile arasındaki serbest ticaret anlaşması sayesinde asimetriden etkilenmiyor. TTIP gerçekleştiği takdirde İsviçre mallarına ABD gümrüklerinde uygulanan tarifeyi aynen Amerikan mallarına uygulayabilecek.

Gümrük Birliği'nin serbest ticaret anlaşmasına dönüştürülmesi Türkiye için çıkar yol olabilir mi? Erdal Yalçın serbest ticaret anlaşmasından Türkiye'nin zararlı çıkacağını ve İsviçre'nin aksine Türkiye'deki sektörlerin AB ülkelerinin üretim yapısına entegre olduğunu söyledi.

Gümrük Birliği nedeniyle orijin sertifikasına ihtiyaç kalmadığından öncelikle Alman, Fransız ve İtalyan şirketleri Türkiye'yi ara mal tedarikçisi olarak üretim yapılarına kenetlediler. Serbest ticaret anlaşmasıyla bu avantajın ortadan kalkması şirketlerin idari masraflarının artmasına yol açacak.

‘Gümrük Birliği derinleştirilsin'

İfo Enstitüsü uzmanları çıkış yolunu Gümrük Birliği'nin tarım ve hizmetler sektörlerini da kapsayacak şekilde derinleştirilmesinde görüyorlar. Erdal Yalçın, ‘bu durumda Türkiye'nin AB'ye daha fazla ihracat yapacağını, AB'li tüketicinin fiyat rekabetinden kazançlı çıkacağını, karşılığında da hizmetler sektöründeki Avrupa şirketlerinin 80 milyonluk Türkiye pazarına daha kolay açılabileceğini' söyledi.

Ekonomist Yalçın Türkiye'deki siyasi gelişmelerin AB açısından, Gümrük Birliği'nden kaynaklanan problemlerin çözüme kavuşturulmasının önemini arttırdığını, çünkü Türkiye'nin siyasi ve ekonomik bakımlardan zayıf düşmesinin AB'nin çıkarına olmayacağını sözlerine ekledi.