Gündem

6 Şubat'ın ikinci yılı | CHP'li Ağbaba: Cezasızlık kültürü devam ediyor!

06 Şubat 2025 10:30

6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerinin ikinci yılında 17 kişinin yaşamını yitirdiği Malatya Yeşilyurt İlçesinde bulunan Hayat Sitesi önünde, anma programı gerçekleştirildi. Anma programında konuşan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Depremin aslında bize öğrettiği veya yüzümüze çarptığı en önemli şeylerden birisi maalesef sorumluların ceza almaması hem Malatya'da hem de depremi yaşadığımız bir çok ilde, bir tane yerel yönetici, bir tane siyasetçi, bir tane bürokrat ne bir ceza aldı, ne de yargılandı" ifadesini kullandı.

“Sessiz Çığlık”, “6 Şubat 2023 Acının Yıldönümü”, “Ranta değil insana yatırım”, “Deprem değil ihmal öldürür”, “Deprem kader değildir” pankart ve dövizlerinin yanı sıra Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şubesince açılan, Hayat Sitesinde yaşamını yitiren CHP Malatya İl Kadın Kolları Başkanı Güllü Tunçer ve eşi Dr. Ekrem Tunçer’in resimlerinin olduğu pankartın arkasında yapılan açıklamaya; CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, milletvekilleri Ali Gökçek, Ednan Aslan, Aliye Coşar, Süreyya Öneş Derici, Talih Özcan, Serkan Sarı, Şeref Arpacı, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Malatya İl Başkanı Barış Yıldız, KESK Yürütme Kurulu Üyesi Adil Bahadır Berdicioğlu, KESK bileşenleri, siyasi parti il, ilçe başkan ve yöneticileri, sivil toplum örgütü temsilcileri katılım sağladı.

T24 deprem bölgesinde - Depremin ikinci yılında Adıyaman: "Her şey düzelir de hiçbir şey eskisi gibi olmaz"

Saat 04.17’de açılan “Sessiz Çığlık” pankartı önünde mumlar yakılarak, saygı duruşunda bulunuldu., karanfiller bırakıldı.

"Çok öfkeliyiz…"

Anma programında konuşan KESK Yürütme Kurulu Üyesi Adil Bahadır Berdicioğlu, şunları söyledi:

“Acımız da öfkemiz de çok büyük. Yitirdiğimiz on binlerce canımızı sevgi saygı ve özlemle anıyoruz. Evet öfkeliyiz. Çok öfkeliyiz. Aklını mantığını bilime dayamayan bir iktidar yüzünden on binlerce canımız bugün mezarlarından yatıyor. Evet öfkeliyiz bu ülkeyi inşaat ekonomisine dayandıran rant ekonomisine dayandıran daha fazla nasıl kar edebilir diyen bir anlayış yüzünden on binlerce canımız yatıyor. Evet öfkeliyiz iki yıl geçti daha ilk gün yaraları saracağız diyenler bugün geldiğimiz noktada vergileri artıranlar, 2 trilyon bütçeden pay aktaracağız diyenler, bugün yaraların sarılmadığı bir ortamda, daha fazla nasıl zenginleşirim derdine düşmüşlerdir. Evet öfkeliyiz daha bir tas çorba beklerken çadır satışlarını duyduk. Ceset torbalarının satışlarını duyduk. Bunlar yüzünden çok öfkeliyiz. Evet öfkeliyiz insanlar yakınlarını ararken interneti daraltmalar, cep telefonunu kısıtlayanlar yüzünden çok öfkeliyiz. Evet öfkeliyiz öfkemiz bitmiyor hala aynı ekonomik düzen aynı cezasızlık devam ediyor.” 

"Çok zor günlerdi"

Depremin ilk gününde Malatya’ya gelerek Güzelbahçe Konteyner Kenti kuran, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, şunları kaydetti:

"Evet o günleri Allah bir daha getirmesin. Çok zor günlerdi. Bu topraklar benim de toprağımdı, yapılması gereken ne ise yapmamız gerektiğini düşünüyorduk. Bir çorba katkımız olduysa ne mutlu bize. Ama şu karşıdan baktığımız zaman kadın kolları başkanımıza ben iki ay önce İzmir'de oturmuştuk ama bugün karşımda. Nasip oldu mezarına da, cenazesine de o gün gelmiştik. Malatya’ya elimizden gelen neyse yapmaya devam edeceğiz. İnşallah bir daha böyle bir şey yaşamayız."

TIKLAYIN - 6 Şubat'ın ikinci yılı: 53 binden fazla insan öldü, birçok davada iyi hâl indirimi uygulandı, 'olası kast'tan sadece bir müteahhit ceza aldı!

"Depremin bize öğrettiği en önemli şey: Cezasızlık "

Depremde bir tane yerel yönetici, bir tane siyasetçi, bir tane bürokratın ceza almadığını belirten CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, şunları söyledi:

"Ben de sözlerime depremde kaybettiğimiz on binlerce insanı anarak başlamak istiyorum. Hepsine rahmet diliyorum. Kalanlara sabır diliyorum. Depremin aslında bize öğrettiği veya yüzümüze çarptığı en önemli şeylerden birisi maalesef sorumluların ceza almaması hem Malatya'da hem de depremi yaşadığımız birçok ilde, bir tane yerel yönetici, bir tane siyasetçi, bir tane bürokrat ne bir ceza aldı, ne de yargılandı. Haksızca imar uygulamaları yapanlar, hele herkesin bildiği yeni yerleşim yerlerindeki şehrin çökmesine yol açanlar, orayı imara açanlar. Bir tane genel yönetici, bir tane bürokrat maalesef ne yargılandı ne de ceza aldı.

“Malatya’da hayat normalmiş, deprem yaşanmamış gibi mesaj vermeye çalıştılar”

Aslında bu cezasızlık kültürü devam ettiği sürece, bu felaketleri yaşamaya devam edeceğimizi biliyoruz. Malatya, tabii belki o müthiş sloganın sesini duyan var mı? Slogan aslında bütünleşti. Maalesef dört ilimizde büyük bir deprem yaşadık. Malatya’da yaşanan en çok yıkım olan illerden biri oldu. En çok yıkım olan şehir Malatya, ikinci şehir Malatya, Hatay’dan sonra. Ama Malatya’nın maalesef buradaki sorumsuz siyasetçiler, sadece yukarıdakilere yaranmaya çalışan yöneticiler, Malatya’nın sesini kısmaya çalıştılar. Sanki Malatya’da hayat normalmiş gibi, bir deprem yaşanmamış gibi bir Türkiye’ye mesaj vermeye çalıştılar. Malatya’nın sesi onlar tarafından duyulmadı, ama biz hep birlikte duyurmaya çalıştık. Herkes bilsin ki, depremden en çok etkilenen, en çok yıkım olan, Hatay’dan sonra ikinci şehir Malatya. Şehir merkezi ve ilçelerimiz başta olmak üzere, binalarımız, tarihi kültürlerimiz bitmiş durumda. Ve bu sesi duyurmaya çalıştık.

“Asker verilen emri neticesinde sokağa çıkarılmadı”

Depremin üçüncü yılına giriyoruz. Ben Ankara’dan geldiğimde, ilk geldiğim enkaz burasıydı. Maalesef kimsenin olmadığı, askerin verilen emri neticesinde sokağa çıkarılmadığı bir ortamda, geldiğimizde üç-beş tane gönüllü dışında hiç kimse yoktu. Kent merkezine kadar gittiğimizde maalesef kimse yoktu. Günlerce insanlar kurtulmayı beklediler. Belki soğukta öldüler. İkinci depremi bizzat burada yaşadık. Herhalde enkazın altında kalmakla, il başkanımız Barış’la beraber bir otuz saniyede falan kurtulduk.

“Maalesef bir sistemin çöktüğünü hep beraber gördük”

Burada büyük sıkıntılar yaşandı. Maalesef bir sistemin çöktüğünü hep beraber gördük. Bir sistemin nasıl insanları ölüme terk ettiğini hep beraber gördük. Hem Malatya’da hem Türkiye’nin birçok ilinde gördük. 99 depreminde depremi seçim kampanyası yapanlar, adeta devlet enkazın altında kaldı diyenlerin enkazın altında kaldığını gördük. Ama birçok şeyi gördük. Bir sürü olumsuzluk yaşadık. Ama Malatya’da büyük bir dayanışma örneği gördük. Depremin ilk gününde Malatya’da su bulamazken, ekmek bulamazken, Elazığ’dan, Tunceli’den, Ankara’dan ekmek geldiğini gördük. Biraz önce belediye başkanları adına Mustafa Günay konuştu. Onların sayesinde sıcak çorbayı gördük. Bir büyük dayanışmayı da gördüm. Türkiye’nin birçok yerinden, birçok belediyemizden, birçok iş insanından yardım geldi. Onlar bir de bugün burada bir araya geldi. Bir arkadaşımız, 'Ne lazım?' dedi. İş makinesi lazım dedik. Sabahında Çorum’dan bir arkadaş, ismini bilmediğimiz bir arkadaşımız... Onların sayesinde ayakta kaldık. Ve bu büyük dayanışma ile beraber şehrimizi ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Ama hala eski sistem devam ediyor. Hep beraber görevimiz, en son Bolu’da yaşanan yangınla beraber bu sistemin, yani bu insanları öldüren ama ceza almayan bu sistemi hep beraber yıkmak olduğunu düşünüyorum. Şehrin vekili, şehrin halkı, hep beraber yaşamaya devam ediyoruz. Herkes bilsin ki bu şehir sahipsiz değil. Bu şehre sahip çıkmaya devam edeceğiz."

“Gün ağarmadı. Günaydın diyemiyoruz”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe ise konuşmasında şunları söyledi:

"Gün ağarmadı. Günaydın diyemiyoruz. Sadece bu sabah ağarmadı değil, iki yıl önce hayatlarını kaybeden insanlarımızın yakınları için günler üzerlerine hiç ağarmıyor, acıları canlı olarak devam ediyor. Sayısını bile tam olarak bilemediğimiz, 50 binin üzerinde ifade ettiğimiz çok insanımızı kaybetmemiz aslında ne kader ne de takdiri ilahi olarak açıklanamaz.

Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu belli; her tarafımız fay hatları ile dolu. Çok sayıda deprem yaşayıp çok sayıda insanımızı kaybettiğimizin örnekleri çok geçmişte değil. 1999’da İstanbul’da, Gebze’de, Kocaeli’nde yaşananları biliyoruz. Daha önceki yıllarda yaşananları biliyoruz.

Deprem bir doğa olayıdır, ama sonucu insanların yarattığını biliyoruz. Şiddetli depremlerin yaşandığı ülkelerde insanların burnu bile kanamazken, bilimin ve teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde, yeni yapılmış yapıların bile depremde tuzla buz olduğunu görmek, aslında bu ülkenin kimlere emanet edildiğini ve bilimden, fenden, ilimden ne kadar uzaklaşanların bu kararları verdikleri çok somut göstergedir.

“Evet, deprem bir doğa olayıdır, ama sonucunu biz kendimiz oluşturuyoruz”

Evet, deprem bir doğa olayıdır, ama sonucunu biz kendimiz oluşturuyoruz. Verdiğimiz kararlarla, yaptığımız işlerle sonucunu kendimiz yaratıyoruz. Ümit ediyoruz ki, bundan sonra ki bu ümitleri bundan önceki depremlerde sonra da yaptık İstanbul’da mevzuat değiştirdik, ancak buna rağmen hala binalarımızın nasıl yıkıldığını, nasıl çaresizce hayatlarını kaybettiklerini görüyoruz. Diyoruz ki, iki yıl önce yaşadığımız son olsun. Bundan sonra bu acı ve bedellerden çıkardığımız derslerle karar vericilerin vatandaş olarak bizlerin, bundan sonraki depremlerin hasar almadan atlatılmasına imkan versin. Hayatlarını kaybedenler için baş sağlığı diliyorum, acıları ağır. Hepsini saygıyla anıyorum."  (ANKA)