Gündem

6 askerin ifadesi alınacak

’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nda adı geçen 6 subay ifadeye çağırdı.

27 Ekim 2009 02:00
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, ’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’ adlı belgenin orijinalini savcılığa gönderen muvazzaf subayın ihbar mektubunda adı geçen 6 subay ifadeye çağırdı.

Genelkurmay’dan, ihbarcı subayın bahsettiği içeriği silinen 35 bilgisayarı da isteyen İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, talebini “itharlı davet mektubu” ile iletti...  Yaklaşık on gün önce muvazzaf subayın gönderdiği 5 sayfalık ihbar mektubunu alan İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, ilk iş olarak mektupta bulunan ’İrtica ile Mücadele Eylem Planı’ adlı belgeyi Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Islak imzalı belgenin orjinal olduğu yönünde rapor gelince Savcılık, geçtiğimiz Çarşamba günü Genelkurmay Başkanlığı’na bir yazı yazarak, ihbar mektubunda adı geçen 6 subayın ifade vermek üzere İstanbul’a getirilmesini istedi. Ancak dün mesai bitimine kadar 6 subay ifade vermeye gelmeyince İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, bu kez “ihtarlı davet” mektubu gönderdi.
Vatan gazetesinin haberine göre, ihtarlı davet mektubu gönderildikten sonra 6 subayın ifade vermeye gelmemesi durumunda, polis tarafından bulundukları yerde gözaltına alınıp ifade vermeye getirilecekleri öğrenildi. Bu arada aynı mektupta adı geçen 6 er ve erbaşın da ifade vermesi istendi. Önceki gün 1 erbaş gelip ifade verdi. Listede adı geçen diğer er ve erbaşların da gelip ifade vereceği bildirildi.

Genelkurmay da soruşturma başlattı

Genelkurmay Başkanlığı, dün akşam saatlerinde iddialar üzerine bir açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi: 

Çiçek görevden alındı

 
23 Ekim 2009’dan itibaren medyada, ” İrticayla Mücadele Eylem Planı “na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başlamıştır. Söz konusu planın 12 Haziran 2009 tarihinde medyada gündeme getirilmesini müteakip, hemen aynı gün saat 10:50’de Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca soruşturmaya başlanılmıştır. Soruşturma, Anayasal teminatlar altında bağımsız şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Askeri Savcılık tarafından 12 gün sonra sonuçlanmıştır. Soruşturma devam ettiği sırada, Albay Dursun Çiçek, ulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargahı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu’nda geçici olarak görevlendirilmiş, 4 Eylül 2009’da da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına atandırılmıştır.

Genelkurmay Başkanı açıkladı


 Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran’da şu açıklamayı yapmıştır: ” TSK, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır. Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir.

Soruşturma başlandı


Konunun tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, Genelkurmay Askeri Savcılığınca, saat 13:30’da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır. Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir.

Yargısız infazdan kaçınılmalı

Soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır. Gelinen nokta vahimdir. TSK, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir.