Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin bombalandığı yolundaki yanlış haber gerekçe gösterilerek , 6-7 Eylül 1955'te başlatılan Rumlara yönelik tahrip ve yağma hareketiyle ilgili olarak HDP milletvekili Mithat Sancar'ın İçişleri Bakanlığı’nın yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesine bir yıldır yanıt verilmiyor.
Dönemin İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk’ün yanıtlaması istemiyle Meclis’e sunulan yazılı soru önergesinde, 6-7 Eylül olaylarında devletin ve istihbaratın payı olup olmadığı, Türkiye’yi bu olaylar sonrasında kaç kişinin terk ettiği, gayrimüslimlerin zararının tazmini için kaç dava açıldığı, pogromun resmi olarak tanınarak mağdurlarından özür dilenmesinin bu tür katliamları engellemesi açısından önemli olup olmadığı gibi sorular sorulmuştu.
Agos'ta yer alan habere göre; yazılı soru önergesinin, Meclis'e sunulmasının üzerinden bir sene geçmesine rağmen İçişleri Bakanlığı tarafından cevaplandırılmış değil. Meclisin resmi internet sitesinde bulunan 'yazılı ve sözlü soru önergeleri' bölümüne, Sancar’ın soru önergesinin eklenmediği de görülüyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’ne göre, yazılı soruların Başbakanlığa veya ait olduğu bakanlığa gönderildiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde cevaplandırılması gerekiyor. Yazılı sorular, dikkat çekme yazısının gönderildiği tarihten itibaren on gün içinde de cevaplandırılmazsa, önergenin süresi içinde cevaplandırılmadığı gelen kâğıtlar listesinde ilan ediliyor. Hükümet, yazılı sorunun cevabını, gereken bilgilerin derlenebilmesi için Başkanlığa bilgi vermek suretiyle bir ayı geçmemek üzere geciktirebiliyor.
Mithat Sancar’ın soru önergesinde şu sorulara yer verilmişti:
1. 6-7 Eylülde saldırgan grupların örgütlenmesinde devlet ve istihbaratın payı nedir?
2. Yaşanan vahim olayların ardından kaç kişi Türkiye'yi terk etmiştir? Terk edenlerden geri dönen olmuş mudur?
3. 6-7 Eylül pogromunda iş yerleri, evleri, ibadethaneleri zarar gören gayrimüslimlerin bu zararlarının tazmini için kaç dava açılmıştır? Bu davalar ne yönde sonuçlanmıştır? Elde edilen sonuçların, yaraları sarmak için yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
4. Bugün Türkiye'de yaşamaya devam eden gayrimüslim vatandaşların korunması, kültürlerinin, eğitim haklarının, dillerinin ve dinlerinin muhafazası için ne gibi önlemler alınmaktadır?
5. Türkiye'yi terk etmeye zorlanan gayrimüslimlerin geride bıraktıkları taşınmaz malların hukuki ve fiili durumları nedir?
6. 6-7 Eylül pogromuyla ilgili resmi bir özür dileme girişiminde bulunmayı düşünüyor musunuz? Düşünmüyorsanız neden?
7. Toplumsal bellekte derin yaralar açan bu gibi hadiselerin, devlet tarafından kabul edilerek bu konuda özür dilenmesinin, geçmişle yüzleşme ve toplumsal yarılmaların giderilmesi hususlarında önemli etkisi olduğu görüşüne katılıyor musunuz?
8. Bu tür acı olaylara dair resmi bir girişimde bulunulmamasının, mevcut çatışmayı toplumun tümüne yayarak sürekli kıldığı, azınlıklara yönelik ayrımcılık ve şiddet eylemlerini tetiklediği ve hatta teşvik ettiği, dünyadaki benzer örneklerle kanıtlanmıştır. Trabzon'daki Santa Maria Kilisesi'nin Katolik rahibi Andrea Santoro'nun 5 Şubat 2006'da silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, 18 Nisan 2007'de, Malatya'daki Zirve Kitabevi'ne yapılan baskında biri Alman ikisi Türk üç Hıristiyanın boğazları kesilerek öldürülmesi, Hrant Dink cinayeti gibi vakalar bu devamlılığı göstermekteyken, 6-7 Eylül olaylarının resmi olarak tanınarak mağdurlarından özür dilenmesinin bu tür katliamları engellemesi açısından önemli olduğunu düşünüyor musunuz?