Kobani'den sınav için gittiği Halep dönüşünde IŞİD tarafından kaçırılan 200 çocuktan biri olan 15 yaşındaki Niyaz, yaşadıklarını, “Sürekli kafa kesme videosu izlettikleri için psikolojisi bozulan arkadaşların içine cin kaçtığını söylüyorlardı. Onları Kuran okuyarak düzeltmeye çalışıyorlardı” sözleriyle anlattı. Radikal’den İdris Emen’e konuşan Niyaz, IŞİD esaretini, "IŞİD bize sürekli kafa kesme görüntüleri izletip, ‘bunlar kafir, ölmeyi hak ediyorlar’ diyordu. Dört arkadaşımız bu videoları izlerken psikolojik sorunlar yaşadı. IŞİD üyeleri arkadaşlarımızı Kuran ayetleri okuyarak tedavi etmeye çalıştı. Kaçma girişiminde bulunan arkadaşlarımıza işkence ettiler. Onları araba lastiğinin içine koyup bağladılar. Günlerce lastik içinde bağlı kaldılar" sözleriyle anlatıyor.
‘5 ay esir kaldık’
Liseye giriş sınavı için Halep’e gittiklerini ve sınavdan sonra Kobani’ye dönerken yolda kaçırıldıklarını söyleyen Niyaz Şaban yaşadıklarını şöyle anlattı: "8. sınıfa gidiyordum. Liseye başlamam için sınava girip kazanmam lazımdı. Ancak sınav yerim Halep’teydi. Öğretmenlerimizle beraber yaklaşık 400 kişi 15 Mayıs’ta Kobani’den Halep’e gitmek için yola çıktık. IŞİD üyeleri yolumuzu kesti. Sınava gittiğimizi söyledik. Bize, ‘Halep’ten dönerseniz sizi tutuklarız’ dediler. Yaklaşık 10 gün Halep’te kaldık. 29 Mayıs’ta Halep’ten konvoy halinde yola çıktık. Kobani’ye 70 kilometre uzaklıkta Mumbuc köyünde IŞİD yolumuzu kesti. Bize arabadan inmemizi söylediler. O sırada arkamızda kalan dolmuşlar Halep’e kaçtı. En büyüğümüz 17 yaşındaydı. IŞİD üyeleri kızları ve erkekleri birbirinden ayırdı. Kızları serbest bıraktı. Geriye kalan 150 erkek öğrenciyi bir camiye götürdü. Saat gecenin 11.00’ine geliyordu. Bize, "Yolda çatışma var. Bu saatte Kobani’ye gidemezsiniz. Yarın sizi serbest bırakacağız" dediler. O gece bir camide kaldık. Ertesi gün bizi bir okula götürdüler. Okulda bize YPG’nin elinde yaklaşık 100 IŞİD üyesinin olduğunu ve bizi takas için kullanacaklarını söylediler. Yaklaşık 5 ay o okulda kaldık."
‘Kafa kesme videolarını izletiyorlardı'
"15 kişi aynı odada kalıyorduk. Başlarda bize çok az yemek veriyorlardı. Ancak sonraları bize düzenli yemek vermeye başladılar. Okulun kapısında IŞİD üyeleri sürekli nöbet tutuyorlardı. Arada bir okulun bahçesine çıkıp oyun oynamamıza izin veriyorlardı. Ancak bazı arkadaşlarımız kaçmaya çalışınca artık bahçeye çıkmamıza izin vermediler. Her gün birileri gelip bize namaz kılmayı öğretiyordu. Bize kendileriyle ilgili dersler vermeye başladılar. ‘Müslümanların yaşadığı ülkeler şeriatla yönetilmiyor. Onlar Kuran’a göre değil anayasalara göre yönetiliyor. Ancak bizler Kuran’a göre yaşıyoruz. Gerçek Müslümanlar biziz’ diyorlardı. Bazı derslerde bize zorla kafa kesme videoları izletiyorlardı. Videolarda insanlara işkence ettiklerini görüyorduk. ‘Bunları neden yapıyorsunuz?’ diye sorduğumuzda, ‘Bunlar kafir ölmeyi hak ediyorlar’ diyorlardı. O videoları izlerken dört arkadaşımızın psikolojisi bozuldu. Onlara cin çarptığını söylediler. Kuran ayetleri okuyarak onları tedavi etmeye çalıştılar.’’
‘Araba lastiğinin içine koyup bağlıyorlardı'
‘’Kürtçe konuşmamız yasaktı. Bize Kobani’ye saldırdıkları takdirde bir haftada alabileceklerini söylüyorlardı. Sonra da Kobani’ye saldırdılar. Çok kötü bir durumdaydık. Büyük olan altı arkadaşımız kaçmaya çalıştı. Birini yakaladılar. Sonra da 13 kişi daha kaçmaya çalıştı. Onlardan da üçünü yakaladılar. Kaçmaya çalışanlara işkence ediyorlardı. Onları araba lastiklerinin içine koyup bağlıyorlardı. Günlerce onun içinde kalıyorlardı. Sürekli dayak yiyorduk. Bazı çocukların vücudu dayaktan mosmor olmuştu. YPG’nin Kobani’de verdiği direnişin IŞİD’in imajını zedelediğini söylüyorlardı. ABD bombardımanları olmasaydı Kobani’yi alabileceklerini söylüyorlardı. Hastalandığımızda bizi hastaneye götürüyorlardı. Hastanede kadın IŞİD üyeleriyle tanıştık. Onlar da Avrupa’dan gelip IŞİD’e katıldıklarını söylüyorlardı."
"Bir gün bir grup IŞİD üyesi yanımıza gelip bizi takas edeceklerini söyledi. Bizi arabalara binip bir yere götürdüler. Ancak takas gerçekleşmedi. Tekrar Mumbuc’a geldik. Birkaç gün sonra bir IŞİD komutanı geldi ve bize, ‘ABD bizim kaldığımız binaları vuruyor. Burayı da vurabilir. Bizimle kalıp cihat için savaşın. Ancak isteyen olursa serbest bırakırız’ dedi. Serbest kalmak istediğimizi söyleyince, ‘Sizi serbest bırakacağız. Ancak gidin ve ailenizi İslam’a davet edin. İstediğiniz zaman sınırı geçip bize katılabilirsiniz’ dediler. 29 Ekim’de bizi serbest bıraktılar. Mumbuc’ta teyzemin evi vardı. Bir gece orada kaldım. Daha sonra akrabalarımla beraber Kilis’e geçtim. Kaçakçılarla beraber Türkiye ’ye giriş yaptık. Arkadaşlarımın bir kısmı Antep’te, bir kısmı Urfa’da bir kısmı da İstanbul’da kalıyor.
Esir olduğu dönemde oğlunun kurtarılması için YPG ile görüştüklerini söyleyen baba Şaban Bek ise yaşadıklarını şöyle aktardı: "Oğlum kaçırıldığı zaman Kobani’deydim. Onu görmeye gidemezdim çünkü beni de esir alabilirlerdi. Annesi Niyaz’ı görmek için Mumbuc’a gitti. Ona, ‘bir daha buraya gelirsen oğlunu gözünün önünde keseriz’ demişler. Çocukları kaçırılan aileler olarak YPG güçleriyle görüştük. Onlar da çocukların kurtulması için takas yapmayı kabul ettiler. İki kez takasın yapılacağı bölgeye gittik. Ancak takas gerçekleşmedi. 29 Eylül’de de Kobani’den buraya geldik. Oğlum serbest kaldığı için çok mutluyum. IŞİD tehlikesi ortadan kalkmadığı sürece Kobani’ye dönmeyi düşünmüyoruz."