İSTANBUL, (DHA) - DÜNYA Gıda Günü’nde yöresel ürünlerin unutulmasının gıda güvencesini ve kırsal kalkınmayı olumsuz etkilediğine dikkat çeken Okan Üniversitesi Gastronomi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök, \"Yöresel ürünlerimiz yok oluyor\" dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre günümüzde 244 milyon kişi uluslararası, 763 milyon kişi ise kendi ülkeleri içerisinde yaşadığı toprakları terk ederek kırsaldan kentlere göç etti. 16 Ekim Dünya Gıda Günü\'ne ilişkin açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Gök, “Yöresel ürünlerimizin unutulması, onun yerine yurt dışından ithal ettiğimiz ürünlerin ve işlenmiş, bol gıda katkı maddeli doğal olmayan paketli gıdaların egemenlik kurmasına neden oluyor” diyerek sofralardan kırsala ait lezzetlerin uzaklaştığını söyledi.
\"İNSANLAR KIRSALDAN GÖÇ EDİNCE YÖRESEL ÜRÜN BULMAK ÇOK ZORLAŞTI\"
İnsanların kırsaldan göç etmesiyle birlikte yöresel ürün bulmanın zorlaştığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Gök, “Kırsallara ait süt ve süt ürünlerimiz, endemik bitkilerimiz, yöresel mantarlarımız, et ve et ürünlerimiz, tahıl ve bakliyatlarımız zamanla üretilmemeye, dolayısıyla unutulup sofralarımıza girmemeye başladı. Bunları yetiştiren kırsalda yaşayan insanlarımızın sayısı göç nedeniyle azaldığı için artık yöresel ürün bulmak çok zorlaştı. Onların ürettiği ürünler olmazsa yöresel mutfaklarımız da zamanla unutulmaya mahkumdur. Örneğin manda sütünden peynir, yoğurt, tereyağını bulmak neredeyse imkansız hale geldi\" diye konuştu.
“KENDİ YÖRESEL ÜRÜNLERİMİZ YERİNE KİNOA VE CHİA GİBİ YABANCI ÜRÜNLER MENÜYE EKLENİYOR”
Kıymeti bilinmeyen yöresel ürünlerin başka ülkeler tarafından sahiplenildiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Gök, \"Buna örnek olarak firiği verebiliriz. Şehirlerde çoğumuz bilmeyiz bu besleyici ve lezzetli ürünü.Hiç bir restoranın menüsünde neredeyse yoktur. Çünkü pek çok aşçımız kinoa, chia ve diğer yabancı yöresel ürünleri menüsüne eklemekle meşgul. Kendi yöresel lezzetlerinin menüye konması için zaman harcamaya değer bulmuyor ya da araştırılmadığı için bilmiyor.Önüne hazır gelen, tanıtımı çok iyi yapılan ürünleri tercih ediyor. Sonuç olarak kırsalda üretilmeyen, mutfaklarda talep görmeyen yöresel ürünler tükenmeye ya da başka ülkeler tarafından keşfedilen besinler bizlere pazarlanarak ülkemizde var olmaya mahkum kalıyor\" açıklamalarında bulundu.
Anadolu topraklarından çıkan firiğin lif miktarı, kahverengi pirinçten dört kat fazla olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Gök şunları söyledi:
\"Firik ülkemizde Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaygın olarak yüzyıllardır kullanılır. Hatay bölgesinde, Gordion’da bulunan Tümülüs kazılarında Firikli aşın izlerine rastlandığı belirtiliyor. Firik yüksek lif oranı ve düşük karbonhidrat oranıyla çok besleyici prebiyotik bir yöresel ürünümüzdür. Sahip olduğu lif miktarı kahverengi pirinçten dört kat daha fazladır.
Yöresel yemek kültürümüzün bir parçası olan firik, dünyada bazı ülkeler tarafından keşfedildikten sonra tüketimi artmaya başladı. Firik lezzetli olmasının yanında dünyanın en besleyici tahılları arasında ilk sıralarda yer almaya aday oldu.
Popülaritesi gün geçtikçe artan firik buğdayın olgunlaşıp kurumadan önceki safhasında buğday başakları henüz yeşilken tarlada yakılarak kurutulmasıyla elde edilen bir üründür. İsli ve fındığımsı aromalı firik çok lezzetlidir. Bazen isli bulgur olarak anılır. Pilavlık bulgurla karıştırılarak etli pilavı, dolması, çorbası ve daha pek çok farklı yemeği yapılan firik, yemeklere lezzet katar.\"
(FOTORĞAFLI)