Gündem

"Yaptırımların modası artık geçiyor"

Alman gazetelerinde AB’nin Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımları uzatma kararına ilişkin yorumlar ağırlıkta. Yorumlarda AB - Rusya ilişkilerinin geleceği irdeleniyor.

22 Haziran 2016 00:12


AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımları uzatma kararına ilişkin Münster merkezli Westfälische Nachrichten gazetesinin yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Kremlin’deki adamı bazı kolaylıklar sağlayarak mükafatlandırmak için zaman henüz erken. AB de Rusya’ya uyguladığı yaptırımları haklı olarak uzatma kararı aldı. Gerçi Ukrayna anlaşmazlığında umut ışığı beliriyor ama Minsk Anlaşması’ndaki tüm iyi niyetli hedeflere henüz ulaşılmış değil. Buna rağmen Rusya ile diyalog önemli. Başbakan Merkel de ağır kriz dönemlerde bile Rusya Devlet Başkanı Putin ile bağlantılarını koparmadı. Şimdilerde ise koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin genel başkanı Sigmar Gabriel Rusya ile yakınlaşma çabası içinde. Bu tavır yanlış değil, ama Almanya’daki seçim kampanyalarının malzemesi haline de dönüştürülmemeli!”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un aynı konudaki yorumunda ise şu görüşler yer alıyor:

“Bazı Birlik ülkelerinde yaptırımların faydalı olup olmadığı sorgulanırken, Rusya ile ekonomik ilişkilere devam edilmesini dile getirenler de oluyor. Federal hükümetin Sosyal Demokrat kanadı da bu yöndeki görüşleri, belki de Almanya'daki seçimleri de göz önüne alarak, benimsiyor. Oysa yaptırımların kaldırılması için AB’nin koştuğu şartlar yerine getirilmiş değil! Bu nedenle Sosyal Demokrat Parti lideri Gabriel Moskova’yı ziyaret etse de etmese de AB bu yaptırımların uzaltılmasına karar vermiş durumda. Kendini savunma yeteneği ve diyaloğa her zaman hazır olmak, bu iki faktör Batı ülkelerinin standart repertuvarını oluşturuyor ve birbiriyle bağlantılı. Ve bu ikili önlem paketi sayesinde her Avrupalı güvenlik politikaları açısından güvence altında. Ancak Rusya’nın Doğu Avrupa’ya karşı takındığı tavır göz önünde bulundurulduğunda, Batı’nın katı tavrının Rusya ile iyi ilişkileri engellediğini söylemek pervasız bir ifade!”

Magdeburg kentinde çıkan Volksstimme gazetesi de yorumunda konuya iki tarafın çıkarları açısından bakıyor:

“AB, Rusya’ya uyguladığı yaptırımları uzatmak istiyor. Ama bu, sonuncu yaptırım olacak gibi, çünkü yaptırım uygulamasının artık modası geçiyor. Gerçi Minsk Barış Anlaşması yerinde sayıyor ve Kırım da Rusya’nın elinde kalmaya devam ediyor. Ancak ortaya çıkan ekonomik ve siyasi zarar -her iki taraf için de- yaptırımların etkisinden çok daha büyük! Almanya’da yaptırımlar konusundaki görüş birliği çözülüyor. Ekonomi çevreleri için yaptırımlar zaten öteden beri olumsuz. Şimdilerde ise Sosyal Demokrat Parti yeni bir Rusya politikası geliştiriyor. Bu partinin lideri ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel Moskova’yı ziyaret edecek. Gabriel, Moskova’ya karşı daha açık politikalar konusunda Hristiyan Demokrat Birlik partisini (CDU) ve onun lideri Başbakan Merkel’ı ikna etmek durumunda. Eğer Sosyal Demokratların girişimiyle Rusya da bu konuda hareketlenecek olursa, o takdirde hükümet kanadının tavrında bir değişim olabilir.”

Alman Anayasa Mahkemesi, Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) ağır borç yükü altındaki Euro Bölgesi ülkelerini iflastan kurtarmak için başlattığı sınırsız devlet tahvili alım programına onay verdi. Karar gerekçesinde bu konuda Avrupa Adalet Divanı tarafından belirlenen kurallara uyulması şartı da getirildi. Reutlinger General-Anzeiger gazetesi, mahkeme kararını siyasi sonuçları açısından yorumluyor:

“Alman Anayasa Mahkemesi yargıçları aldıkları karar ile Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) bundan sonraki tavırlarını titizlikle izlemeyi vaat etmiş oldular. Ama malî düzenlemelere riayet edilip edilmediği konusu aslında Avrupa hükümetlerinin en temel görevlerinden biri. Kriterleri bizzat kendisi çiğneyen bir ülkenin parmağı ile diğerlerini işaret etmeye hakkı yok. Sonuçta Avrupa Merkez Bankası (AMB) inisiyatif üstlenmek zorunda bırakıldı, çünkü hükümetler -kendilerinden hesap sorulmaksızın- sınırlarını rahatça aşabildiler.”