Gündem

"Türkiye önemli bir NATO müttefiki"

Alman İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'yi İslamcı gruplar için 'merkezi eylem platformu' olarak niteleyen gizli belgesi, Alman basınında geniş yer tutmayı sürdürüyor.

18 Ağustos 2016 01:24


Alman İçişleri Bakanlığı'nın Sol Parti'nin bir soru önergesine verdiği yanıtın 'gizli' ibareli bölümünün basına yansımasının ardından Türkiye ile ilgili tartışmalar sürüyor. Belgede, "Ankara'nın özellikle de 2011 yılından beri adım adım İslamileşen iç ve dış politikasının sonucu olarak Türkiye, Orta ve Yakındoğu bölgesindeki İslamcı örgütlerin merkezi eylem platformu haline gelmiştir" ifadesi kullanılmıştı.

Türk Dışişleri Bakanlığı, "Almanya kamu yayın kuruluşu ARD kanalında Federal İstihbarat Servisi'nin raporuna atıfla yapılan haber Türkiye'yi yıpratmak isteyen bir zihniyetin göstergesidir" açıklaması yaparken, Alman Dışişleri Bakanlığı, 'medyada yer alan genelleştirici iddialara katılmadığını' açıkladı ve 'Türkiye'nin, NATO'da ve Suriye krizinin çözümünde önemli bir partner olmaya devam edeceğini' vurguladı.

Alman İçişleri Bakanlığı, belgenin hazırlanma sürecine, konuyla asıl yetkili kurum olan Dışişleri Bakanlığı'nın dâhil edilmediğini kabul etmiş, bunun bir hatadan kaynaklandığı açıklaması yapmıştı.

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumu şöyle:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar partisinin Müslüman Kardeşler'e ideolojik yakınlığı, Suriye'deki İslamcı asi grupları desteklediği, Hamas liderlerinin Ankara'da konuk edildiği zaten biliniyordu. Türk iç ve dış politikasındaki İslamcılaşmaya yönelik gözlem de sansasyonal bir durum değil. Bu tür gözlemler yıllardır gazetelerde yer alıyor… Türkiye'nin Ortadoğu'daki İslamcı gruplar için bir eylem platformu olduğu değerlendirmesi ise endişe verici. Ancak Türkiye, Suriye savaşının etkilerini doğrudan hisseden bir cephe ülkesi ki bu da kısmen Suriye'deki kendi bağlantılarının bir sonucu. Sonuçta Türkiye hala Batı'nın en önemli kurumu olan NATO'nun bir üyesi."

Stuttgarter Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Türkiye'nin 'Orta ve Yakındoğu'da İslamcı grupların merkezi eylem platformu' haline geldiğinin Alman hükümetinin de dikkatinden kaçmadığını artık tüm dünya biliyor. Ancak bu gerçek karşısında dişlerini sıkıp susan sadece Berlin değil. Bu kınanabilir. Ama kendini tutup geride durmak için de iyi nedenler var. Bir yanda Türkiye Suriye'nin komşusu, NATO müttefiki ve sığınmacıları kabul eden ana ülke olarak belirleyici rol oynuyor. Diğer yanda Batı haklı olarak, Türkiye ile yakın ilişkiler yoluyla İslamcılara karşı savaşta önemli bilgilere ulaşabilmeyi umuyordu."

Ludwigshafen kentinde yayımlanan Rheinpfalz gazetesinin yorumu ise şöyle:

"Salt doktrinler üzerinden konuşan nutukçuların talep ettiği gibi şimdi Türkiye ile bütün köprüleri atmak saçmalık. Türkiye geçmişte olduğu gibi şimdi de Avrupa Birliği'nin komşusudur ve komşu ülkeleri kendiniz seçemezsiniz. Onlarla iyi geçinmek zorundasınız. Bu nedenle diyalog kanallarının açık tutulması gerekir. Kaldı ki, Türkiye önemli bir NATO müttefiki. Alman hükümeti kendisinin ve AB'nin çıkarları uyarınca Ankara ile diyalogu sürdürmelidir. Ama şu da açık ki, üyelik müzakereleri konusundaki tüm tartışmalar bir yana, Türkiye AB üyesi olamaz."

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi ise konuyu Türkiye ile AB arasındaki mülteci mutabakatı açısından ele alıyor:

"Dış politika düzenli olarak yeni durum değerlendirmeleri yapma özgürlüğüne sahiptir. Hatta bunu yapmak zorundadır da. Türkiye, sığınmacı dramında altı ay önce olduğu kadar vazgeçilmez değil. Avrupa mülteci mutabakatını düşüncesizce feshetmemeli. Ama yeni bir sığınmacı akını durumunda alternatifleri de mevcut. Artık şantaja açık durumda değiliz. Moskova'yı saldırganlıktan caydırmak için NATO'nun tanklar göndermesi gerekmiyor. Ama Moskova'nın kuşku yaratan alaycılığının sürmesi durumunda, yaptırımların genişletilmesini düşünme hakkına sahibiz."