Hannoverische Allgemeine Zeitung gazetesi sığınmacı krizinde Almanya'nın karşı karşıya olduğu zorlu duruma ilişkin bir yorum dikkat çekiyor:
„Angela Merkel'in cesur çıkışı ‚biz bunu başarırız'ın biraz daha tedirgin ‘biz bunu daha fazla taşıyamayacağız'a dönüşmesi için dört hafta yeterli oldu. Sığınmacı akınının gerilemeyeceğinden duyulan endişe, mülteci yurtlarındaki dramatik görüntülere eşlik ediyor. Yemek dağıtımı sırasında çıkan kavgalar, cinsel tacizler, farklı inanç mensuplarına yönelik tehditler… İçişleri Bakanı De Maiziere'nin Berlin'de yeni bir tonda konuşması bir tesadüf değil: Anayasanın din özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği ve düşüncü özgürlüğü gibi temel güvenceleri müzakereye açık değildir. Ancak bu ilkelerin günlük hayatta da uygulanması gerekiyor. Fakat şunu da açık açık söylemek gerekiyor: Bu hafta sonu da mülteci yurdu olarak planlanan binalar ateşe verildi ve bu hoşgörülemeyecek bir durum. Devlet her iki taraftan da baskı altında. Merkel sözüne sadık kalmak zorunda. “Biz bunu başarırız” sözüne uygun davranması gerekiyor.”
Saarbrücker Zeitung'da da Almanya Başbakanı Merkel'in sığınmacı krizindeki tutumu değerlendiriliyor:
“Artık CDU içinde de Merkel'in çizgisinden sapmalar var; Merkel'in birkaç ay önce olduğu gibi dokunulmaz olmadığı görülüyor. SPD bile şu ana kadar sarsılmaz bir görüntü çizen Başbakan'a karşı şansını kullanıyor ve sığınmacı politikasında parti içinde dahi tartışmalı olan söylemler kullanıyor. Bu durum Merkel için oldukça tehlikeli. Merkel şimdi savunmaya çekilmek zorunda. Bu zorunlu olarak bir politika değişikliği anlamına gelmiyor. Fakat bu tartışmayı daha fazla uzatmaması gerekiyor. Artık kendisini şimdiye kadar olduğundan da net şekilde ifade etmeli ve ringe bu şekilde çıkmalı.”
Freie Presse gazetesi, Afganistan sorunun Batı'yı daha uzun yıllar meşgul edeceği görüşüne yer veriyor:
“NATO ülkeleri 2014'ün sonunda Hindikuş'tan ayrıldıklarında, çok sayıda asker çekilmek için henüz erken olduğu uyarısında bulunmuştu. Gerçekten de Taliban geçen aylarda pek çok cephede toprakları yeniden kontrolüne geçirmeyi başardı. Diğer yandan uluslararası birliklerin görev süresini yıllara yayılacak şekilde uzatmak da doğru olmazdı. Bu hafta NATO uzmanları ve savunma bakanları, Afganistan'ın geleceği konusunda istişarelerde bulunacak. Hâlihazırda yaşananlara karşılık vermekte zorlanan orduya yardım yapılması kararı alınabilir. Fakat aslında en iyisi Afganistan'a barışçıl bir geleceğe taşıyacak olan bir konsept olur. Böyle bir şey ise şu anda ihtimaller dahilinde değil. Afganistan, bizi daha uzun yıllar meşgul edeceğe benziyor.”
Hafta sonu Afganistan Ordusu ile Taliban arasında çatışmaların sürdüğü Kunduz kentinde bir hastane hedef alınmıştı. Saldırıda en az 22 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Kölner Stadt Anzeiger gazetesinde bu saldrının bir 'devletler hukuku ihlali' olduğuna dair bir yoruma yer veriliyor:
“Savaş korkunç bir olgu. Ama insani... Bu yüzden de hatalarla dolu. Yine de Kunduz'da olduğu gibi bir hastanenin bombalanması sadece bir basit bir hata olarak görülemez, bu devletler hukuku ihlali. Hastanede Taliban üyeleri olduğu ve bu nedenle saldırıların planlı olabileceğine dair spekülasyonlar var. Biz sadece bu olayın titizce soruşturulmasını umabiliriz. Sivil bir dünya gücünün pilotlarının bile bile, bilinçli bir şekilde böyle bir hukuksuzluk yapması tam bir felaket olur.”